Dolar

34,9466

Euro

36,7211

Altın

2.977,22

Bist

10.125,46

Mısır-Türkiye ilişkilerinde patlama!

Mısır Büyükelçisi, Türkiye ile ilişkileri ve Mısır'ı yazdı..

14 Yıl Önce Güncellendi

2012-01-25 10:28:43

Mısır-Türkiye ilişkilerinde patlama!
25 Ocak; Kahire ve Mısır'ın diğer şehirlerinin sokaklarına devrimi destekleyen, durumdan rahatsız yüzlerce genç protestocunun "ekmek, değişim ve sosyal adalet" mottosuyla döküldükleri gün olarak tarihe damgasını vuracaktır.

11 Şubat itibarıyla bir damla olan Mısırlı protestocular, önlenemeyen bir sele dönüşmüştür. Liderlik, milyonların çağrısına kulak vermek zorunda kalmıştı. Başkan Hüsnü Mübarek istifa etti ve halk tarafından desteklenen Silahlı Kuvvetler Yüksek Komisyonu'na görevini devretti. Sadece 18 gün süren, akıllara durgunluk veren dönemden sonra Arap dünyasının en güçlü ve kalabalık ulusu uzun süreden beri ayağında olan prangalardan kurtulmuştur. Hayatını kaybedenlerin de dahil olduğu cesur gençliği sayesinde Mısır, geçen yüzyılın önemli bir bölümünde kaçırdığı özgürlük esintisinin tadını almaya başlamıştır.

Barışçıl Mısır devrimi, bütün dünya tarafından hayranlıkla takip edildi. Tahrir Meydanı, özgürlüğün evrensel bir simgesi haline geldi. Ankara, Türkiye'nin Mısır halkının devrimine desteğini göstermek ve anmak için, Çankaya'daki en güzel parklarından birine "Tahrir Meydanı" ismini vermeye karar verdi.

Bir yıldan az bir sürede, Mısırlılar ülkelerinde bütüncül bir demokrasi oluşturmak için önemli adımlar attılar. Geçtiğimiz mart ayında büyük bir çoğunluk, demokratik dönüşümün önünde engel olarak görülen bir kısım anayasa maddesinin değişimi veya kaldırılması için referandumda olumlu oy kullandı. Bu yeni geçici anayasa beyanı, seçimlerin yargı tarafından denetlenmesinden cumhurbaşkanının yetkilerinin sınırlanması ve görev süresine kadar olan geniş yelpazedeki konuları kapsayan, geniş kapsamlı bir reform oldu. Söz konusu reform, ayrıca, meclis tarafından seçilen 100 üyeli bir komisyonla yeni bir anayasa hazırlanmasını öngörmektedir. Bu yılın temmuz ayının 1'i itibarıyla seçilmiş cumhurbaşkanı, görevine başlayacaktır.

Mısır'ın demokratik dönüşüm sürecinin ikinci köşe taşı milletvekili seçimleri oldu. Bu seçimler, lokal ve uluslararası gözlemciler tarafından, Mısır tarihinin en özgür ve adil seçimleri olarak adlandırıldı ve çok az sayıda düzensizlik bildirildi. Seçimlere tanıklık eden birçok uluslararası sivil toplum örgütünden biri olan, başkanlığını eski ABD Başkanı Jimmy Carter'ın yürüttüğü Carter Center, raporunda "Seçimlere coşkulu bir katılım oldu ve büyük ölçüde barışçıl bir süreçti. Bu durumdan Mısır halkı gurur duymalı." demiştir.

MISIR'DAKİ DEVRİMCİ DEĞİŞİM

Geçerli Mısır seçmeninin yüzde 60'tan fazlası veya 30 milyonu aşkın seçmenin oy kullanmasıyla benzeri görülmemiş bir katılım yaşanmıştır. Seçmenlerin, özgür ve adil seçimlere katılımları kendi başına bir diriliş olarak kabul edilebilir. Müslümanlar ve Hıristiyanlar, gençler ve yaşlılar, erkekler ve kadınlar; hayatın her kesiminden insanlar oy kullanmak için 8 saat gibi uzun süren kuyruklarda beklediler ve pek çoğu hayatlarında ilk kez oy kullandı. Geçiş süreci çalkantısız olmadı. Seçim kampanyaları sırasında kutuplaşma ve bazı siyasi partilerin uzlaşmacılıktan uzak söylemleri oldu. Ancak tüm kazanan partiler şimdi çatışma yerine uzlaşmayı içeren konuşmalar yapmakta; ılımlılık, işbirliği, konsensüs ve kapsayıcılığa vurgu yapmaktadır. Mısır'daki devrimci değişim, bütün muhalif fikirlerin önemseneceğinin ve kulak tıkanan hiçbir ses olmayacağının güçlü bir teminatıdır.

Seçimlerin iki kazananı İslami koalisyonlardır: Biri meclis sandalyelerinin yüzde 46'sını alan Özgürlük ve Adalet Partisi (Müslüman Kardeşler) ve ikincisi sandalyelerin yüzde 25'ini alan "Al Noor" Salafi (radikal) Partisi'dir. Her ikisi de en öncelikli işlerinin kısa zamanda iş olanakları yaratmak, eğitimin ve diğer kamu hizmetlerinin iyileştirilmesi olduğunu belirtiyorlar. Tüm kazanan partiler arasında, ayrıca, halihazırda Mısır'ın taraf olduğu ikili ve çok taraflı anlaşmalar uyarınca oluşan taahhüt ve yükümlülükleri devam ettirme konusunda konsensüs var. Mısır'ın doğru yönde; siyasi istikrar, demokrasi ve hukukun üstünlüğü yönünde daha müreffeh bir ekonomik ortama neden olacak şekilde hareket ettiğine dair pek çok işaretler mevcuttur. Mısır'ın geniş iç piyasası ve çeşitli kaynakları da dünya sahnesinde önemli bir gelişmekte olan ekonomi olma konumunu pekiştirecektir. Hükümetin yolsuzlukla mücadele ve şeffaflığı teşvik konusundaki son girişimleri de ülkedeki yatırım ortamını geliştirecektir.

Şüphesiz, demokratik olarak seçilmiş hükümet, devrimin amaçlarını gerçekleştirebilmek için "sosyal adalet"i sağlamaya çalışacak ve böylece sürdürülebilir bir ekonomik plana katkıda bulunacaktır. Yerel kurumların demokratik gözetimi, Mısır piyasasında da yatırım için "güven" ve "kredibilite"yi çok daha yüksek seviyede sağlayacaktır. Siyasi tarafta ise demokratik Mısır, emirler veya küçük grupların kaprisleri yerine ulusal mutabakata dayalı dış politika hedefleri belirleyecek ve böylece daha sürdürülebilir ve daha etkin politika yapabilecektir. Mısır'daki demokratik hükümet; barışa katkı, terörle mücadele, kitle imha silahlarının yaygınlaşmasını engellemeye çalışma, dinde ılımlılık ve hoşgörü konularında daha cesur ve aktif olacaktır. Arap ve Müslüman dünyasındaki büyük politik ve kültürel etkisi ve yumuşak gücünün diğer unsurları birleşince, Mısır, bölgesel ve küresel barış ve güvenliğe katkısındaki rolünü güçlendirecektir.

Devrim sonrası Mısır-Türkiye ilişkileri patlama yaşamıştır. Cumhurbaşkanı Gül, 2011'in Mart ayında Kahire'ye gelerek, devrim sonrası Mısır'a gelen ilk devlet başkanı olmuştur. Gül'ün ziyaretinin esas amacı, kritik bir dönüşüm sürecinden geçen Mısır'a desteğini göstermekti. Geçtiğimiz eylül ayında Başbakan Erdoğan da Mısır'a tarihî bir ziyaret gerçekleştirerek ikili ilişkilerin gelişmesine katkı sağlamış ve bölgesel iki gücün birçok alanda işbirliğini artırmaları konusunda güçlü bir irade sergilemiştir. Her iki taraf; teknoloji, iletişim, turizm, enerji ve elektrik alanlarında bir düzineden fazla anlaşma imzalamış ve ayrıca, iki taraf arasında bir işbirliği konseyi kurulması için de anlaşılmıştır. Buna ek olarak, Mısır'daki Türk yatırımlarını 5 milyar dolar seviyesine çıkarma ve iki ülke arasındaki ticaret hacminin geçtiğimiz yıl 3,2 milyar dolar olan rakamını 5 milyar dolara çekme konusunda fikir birliğine varmışlardır.

Geçtiğimiz ay, Türk ve Mısır donanmaları "Dostluk Denizi" adında ortak bir tatbikat düzenlediler. Yıllık tatbikatların bu 3. safhasına Türkiye ev sahipliği yaptı. Tatbikatın amacı, Doğu Akdeniz bölgesinde iki büyük ülkenin donanmaları arasındaki karşılıklı işbirliği ve birlikte çalışabilirliği geliştirmekti. Bu işbirliği, her zaman kendi halklarının ve çıkarlarının korunması için tasarlanmıştır. Hiçbir zaman herhangi üçüncü taraflara yönelik olmamıştır.

İki ülke arasında çok önemli birçok işbirliği projesi başlatılmıştır. Türkiye'nin Mersin limanı ile Mısır'ın İskenderiye limanı arasında yakında başlatılacak olan Ro-Ro deniz taşımacılığı projesi de bunlardan biri. Mısır, Türkiye–Körfez ve Afrika arasında karasal bir köprü olma potansiyeline sahiptir. Türk ve Avrupa ürünleri, Mısır üzerinden bu pazarlara daha önceki nakliye masrafı ve zamana kıyasla daha cüzi masrafla ihraç edilebilir. Mısır'da fabrika kuran Türk işletmeleri, Afrika kıtasının önemli bir bölümüne ilave vergi ödemeden ihracat yapma avantajına sahip oldukları gibi, Mısır'daki meslektaşlarının yararlandığı bütün ihracat haklarından yararlanmaktadırlar. Bu bağlamda, Afrika'ya yapılacak Türk ihracatı için Mısır, altın bir köprü görevi görebilir.

Geçtiğimiz aylarda, birçok Mısırlı heyet yeni işbirliği alanları keşfetme, üniversitelerle ortaklaşa tekno ve sanayi park kurulumu, İstanbul gibi Kahire ile birçok konuda benzerlik teşkil eden büyük şehirlerin problemlerini yönetme gibi, geniş bir yelpazedeki Türk deneyiminden faydalanmak adına Türkiye'ye ziyarette bulundular.

Ortadoğu ülkeleri, hızlı ve öngörülemez değişim, ciddi zorluklar ve tehditler ile karşı karşıya. Benzer dış politika hedefleri olan Mısır ve Türkiye'nin bu değişken bölgede barışı desteklemek için el ele olması bekleniyor. İki ülke, toplam nüfusları olan 160 milyon ile Ortadoğu nüfusunun yaklaşık yarısını oluşturuyor. Mısır Devrimi sonrası işbirliğinde oluşan artış ile kendi halklarının, bölgenin ve tüm dünyanın yararı için iki ülkenin beraber yapabileceklerinin sınırı yok.

Abderahman Salaheldin, Mısır Arap Cumhuriyeti Büyükelçisi

Kaynak: Zaman



Haber Ara