Bitmeyen davalara son
Adalet Bakanı Sadullah Ergin, 4-5 yıl süren ve bitmeyen davaların, artık tarihe karışacağını belirterek, ''Allah'ın izniyle artık bu sürecin sonunda, 12-14 ayda, temyiz süresi de dahil davalar sona erecek'' dedi.
14 Yıl Önce Güncellendi
2012-01-21 20:21:44
Ergin, Yusuf Binkaya Çok Amaçlı Salonda AK Parti İl Kadın Kollarının 3. Olağan Genel Kurulunda yaptığı konuşmada, Türkiye'nin, AK Parti iktidarındaki 10 yıllık sürede önemli mesafe kat ettiğini söyledi.
Milli gelir ve ihracatın arttığı ülkede, insanların geleceğe güvenle bakmaya başladığını vurgulayan Bakan Ergin, Türkiye'nin ekonomik çalkantılarla boğuştuğu, milletin geleceğe ümitsizce baktığı bir dönemde, AK Partinin kurulduğunu ve 'aydınlığa açık, karanlığa kapalı' sloganıyla yola çıktıklarını ifade etti.
Ergin, bu sürede ülkede, havaalanlarından hastanelere, adalet saraylarından duble yollara, limanlara kadar çok önemli hizmetlere imza atıldığını bildirerek, Türkiye'nin 2011 yılında dünyanın en çok büyüyen ülkesi durumuna geldiğini kaydetti.
AK Partinin, gerçekleştirdiği hizmetlerin yanı sıra egemenliği millete teslim etmesinin de önemini vurgulayan Ergin, şöyle konuştu:
''AK Parti 2002'de iş başına geldiğinde, egemenliği gerçek sahibine teslim edebilmek için kolları sıvadı, var gücüyle çalıştı. Millete rağmen, vesayet uygulamaya çalışanların müdahale kanallarını tıkamaya başladı. Aziz milletimiz, 3 Kasım 2002, 2004, 2007, 2009, 2011 seçimleri ve iki referandumla kendisi için bedel ödeyen, milletinin önünü, yolun açmak için kendisini ortaya koyan bu siyasi harekete hep destek verdi, duacı oldu. O sayededir ki bugün, çocuklarımıza İnşallah sürdürülebilir bir demokrasi armağan etmenin eşiğindeyiz.
İnşallah kalıcı bir demokrasiyi bizden sonraki kuşaklara bırakabilmenin kıvancını, onurunu beraberce yaşayacağız. Bu millete kasteden, milletin iradesini askıya alan müdahale sahipleri, tuzak, komplo kuranlar, müdahale zemini oluşturmak için, milletin birbirini kırmasından hiçbir endişe duymayanlar, akan kanlardan yüreği sızlamayanlar... Hangi birini söyleyeyim. 1955, İstanbul'da 6-7 Eylül olayları, Rum azınlığa karşı yapılan saldırılar ve o halkayla devam eden olaylar sonrasında 1960 darbesi, 1971 öncesi organize edilen öğrenci hareketleri ve 1971 askeri müdahalesi. 1970 ile 1980 arasında katledilen binlerce gencimiz. Vurdurtulan, öldürtülen gençlerimiz... Bu ülkenin evlatları, canları toprağa düştü. Taksim meydanında öldürülen kişilerimiz. Kahramanmaraş'ta, Çorum'da acımasızca toprağa düşürülen canlarımız. Sivas'ta, Başbağlar'da yapılan insanlık dışı muamelelerle toprağa düşürülen insanımız. En son danıştay saldırısıyla yapılan baskınla öldürülen hakimlerimiz.
Bunun faturalarını yıkmak üzere yapılan organizasyonlar. Kime yıkılacak, milletin oylarıyla iş başına gelmiş, milletin yürekten desteklediği siyasi kadroları alaşağı edebilmek için bu ülkenin canlarına kıymaktan çekinmeyen caniler, cinayet şebekeleri, bütün bunlarla Türkiye yoluna devam edemezdi, etmemeliydi zaten. Bunun için bu ülkenin yiğit lideri, bölgemizin ve dünyanın lideri kendini ortaya koydu. Her şeyiyle bütün riski alarak bu ülkede geri döndürülemeyecek demokratik bir hukuk devletini inşa etmek için var gücüyle çalıştı. Yüreklice ortaya çıktı. Tehditlere, şantajlara boyun eğmedi ve onun sayesinde bugün demokratik hizmetlere hızla yürüyoruz. Bu yürüyüş durmayacak.''
Hrant Dink'in öldürülmesi
Hrant Dink'in İstanbul'da alçakça ve canice bir saldırı sonucu ensesinden, arkasından vurularak öldürüldüğünü anımsatan Ergin, konuşmasına şöyle devam etti:
''O tetiği çeken, çektiren ellerin arkasında olanlar, 1955'te İstanbul'daki olayları yapanlarla aynı eller. Bütün müdahale ve darbe öncesinde halkı birbirine düşürmek için toplum mühendisliği faaliyeti ile oluşturulan faili meçhul cinayetleri organize edenlerle aynı eller. Maraş'ta, Çorum'da, Sivas'ta, Başbağlar'da, Taksim'de canlarımızı toprağa düşüren ellerle aynı eller. Bütün bu cinayet şebekeleri, bütün bu alçak saldırılar sonucunda bu ülkede halkın iradesine dayalı, güçlü bir demokrasinin kurulmasına engel olamadılar. Allah'ın izniyle bundan sonra da olamayacaklar.
AK Parti gelir geçer. Diğer siyasi partiler de gelip geçti. Ama egemenlik gerçekten millete teslim edilebilmişse korkmayın, gözünüz arkada kalmasın. Çünkü bu millet yanlışla ittifak etmez. Bu reformların tamamlanması lazım. Demokrasinin asla geriye döndürülemeyecek şekilde güçlendirilmesi lazım. Tüm kurumlarıyla, kural ve kurullarıyla demokrasinin sarsılmaz olması lazım. Bütün mücadelemiz bunun için.''
12 Eylül referandumu
Ergin, 12 Eylül 2010'da milletin tenzihine sundukları yeni bir anayasa değişikliğiyle milletin huzuruna geldiklerini hatırlatarak, referandumla belli organların oluşturduğu özel kurulların yerine, geniş kitlelerin seçimiyle iş başına gelen demokratik kurulların iş başına geldiğini ifade etti.
''Bu ülkede, vesayetin, milletin iradesini ötelemenin, gölgede bırakmanın enstrümanları bir bir ortadan kalktı'' diyen Ergin, şunları kaydetti:
''Bugün, 'yargı Türkiye'de siyasallaştı, siyasallaşıyor' diyenler, dönüp şöyle bir aynaya, yakın tarihimize baksın. Bu ülkede yargıyı kendi arka bahçesi olarak görüp, kullanmak isteyenler, yargı üzerinden iktidar olmaya çalışanlar, yapılacak kurul seçimleri öncesinde, 'tasfiye edici kadrolar bulmamız lazımdır' diyenler, 'tasfiye edici yetmez, militanlarla bu işi yapmamız lazım' diyenler, 'militanlar da yetmez, yok edici bir kadro lazım' diyenler kimlerdir. Kimi yok edeceksin, sen terminatör müsün- Kimi yok edeceksin Yunanlıyı mı dökeceksin denize-
Bu ülkenin insanı, evladı, yurdun dört bir yanından gelmiş görev yapan 12 bin hakim, savcı arasından bir kurul oluşturacak. 12 Eylül 2010'dan bu yana Türk yargı sistemi artık hiçbir ideolojinin arka bahçesi olmadan kendi tabanına, milletine, Türk milletine hizmet edecek yargının kurullarını oluşturmak için seçimlerden çıktı. Bugüne kadar yaptığı hizmetlerle yargıtayda, danıştayda yeni daireler kurulmak suretiyle, yeni üyeler seçilmek suretiyle milletimizin özlediği, beklediği, güven veren adaleti temsil etmek suretiyle altyapıyı inşa etmeye başladı.
4-5 yıl süren ve bitmeyen davalar artık tarihe karışacak. Allah'ın izniyle artık bu sürecin sonunda, 12-14 ayda, temyiz süresi dahil davalar sona erecek. Bu ülke geçmişte ideolojik yapılanmalardan, kalıplardan çok ızdırap çekti. Çok bedel ödedi. Biz tasfiye edici, yok edici, militan bir yapı arzu etmiyoruz. Milletimiz buna layık değil. Bu ülkede yok etmek değil yaşatmak, tasfiye etmek değil kucaklamak, herkese sevgi üretmek ve 74 milyonu kardeşçe yaşatmak isteyen bir AK Parti ve onun gönül erleri var.''
Ülkenin geleceğe dönük bir demokrasiye doğru yürüdüğünü anlatan Ergin, bu yürüyüşün tamamlanması için ülkedeki birlik ve dirliğin bozulmadan yola devam edilmesi gerektiğini ifade etti.
Bakan Ergin'in konuşmasının ardından sandık başına giden delegeler, kongrede tek aday olarak gösterilen AK Parti Hatay Kadın Kolları Başkanı Alev Seçmen'i yeniden başkanlığa getirdi.
Kongreye AK Parti Hatay milletvekilleri Adem Yeşildal, Hacı Bayram Türkoğlu, Orhan Karasayar, Mehmet Öntürk ile İstanbul Milletvekili Belma Satır, Gaziantep Milletvekili Mehmet Erdoğan, Antakya Belediye Başkanı Lütfü Savaş, AK Parti İl Başkanı İsmail Kimyeci, Merkez İlçe Başkanı Kudret Özbakış ve çok sayıda partili katıldı.
AK Parti Hassa kongresi
Hassa ilçesindeki pazar yerinde kurulan çadırda yapılan AK Parti İlçe Kongresine de katılan Bakan Ergin, AK Parti iktidarı döneminde Türkiye'de ve Hatay'da yapılan yatırımlara işaret ederek, hükümetin gerek Hatay ve ilçelerindeki yatırımlara devam edeceğini belirtti.
Hassa-Dörtyol karayolu projesi ile Hassa Ovasının İskenderun Limanı ile buluşturulacağına dikkati çeken Ergin, Hassalılara, ''topraklarınızı kesinlikle satmayın'' uyarısında bulundu.
Konuşması esnasında Gençlik ve Spor Bakanı Suat Kılıç ile telefonla görüşen Bakan Ergin, Kılıç'tan, Hassa'ya spor salonu yapılması sözü aldı.
Ergin'in konuşmasından sonra yapılan seçimlerde, kongrede tek aday gösterilen AK Parti İlçe Başkanı Turgay Demir, yeniden başkanlığa seçildi.
AA
SON VİDEO HABER
Haber Ara