"Öcalan'ın hapşırmasına tepki gösteren PKK, kazılara sessiz" (Özel)
Diyarbakır İçkale'deki eski JİTEM karargâhı ve Şırnak'taki taburda yapılan kazılar, faili meçhul cinayetleri yeniden gündeme taşıdı. Ancak bu kazılara gösterilen duyarlılık yetersiz bulunuyor. Kürt siyasetçi İbrahim Güçlü, terör örgütü PKK başta olma
14 Yıl Önce Güncellendi
2012-01-20 12:11:24
Cihan Haber Ajansı muhabirine konuşan Güçlü, 1974 sonrasında resmi rakamlara göre 50-55 bin kişilik bir ölüm listesi bulunduğunu hatırlattı. Kendi gözlemleri ve ailelerle olan temaslarına göre bu rakamın 100 bine yakın olduğunu savunan Güçlü, 1989'dan sonraki infazların hepsinin 'Kemalist devlet' merkezli olduğunu ileri sürdü. Bu infazların belirli örgütlerin taşeron hale getirilerek sürdürüldüğünü anlatan Güçlü, şöyle devam etti: "JİTEM, kontgerilla, daha başka gizli örgütlerle sürdürülmüş. PKK projesiyle de gerçekleştirilmiş infazlar var. Hem kendi dışındaki Kürt örgütlerine, hem kendi bünyesindeki muhalefet unsurlarına, hem Hizbullah ile olan çatışmalarında, hem de Türk soluyla olan örgütlerde. Bütün bunların hepsinin devletin hesabına yazıldığı, devlete hizmet olduğu açıktır. Ama hangi örgütün bu işin yüzde kaçını gerçekleştirdiği konusu, onların becerilerine bağlıdır. Ama şunu iyi biliyorum ki PKK ve Hizbullah infazlarında becerikli olduğu ortaya çıkıyor."
"DAHA ÇOK TOPLU MEZAR ÇIKACAK"
Bölgede daha çok kazılar olacağı ve daha çok toplu mezarlar ortaya çıkacağını iddia eden Güçlü, kazıların yapıldığı yerin zaten JİTEM'in merkezlerinden biri olduğuna dikkat çekti, buranın eski Diyarbakır Kapalı Cezaevi olduğunu hatırlattı. 1970 yılında bu cezaevinde kaldığını anlatan Güçlü, şunları kaydetti: "Orada ortaya çıkması büyük bir pervasızlığı gösteriyor. JİTEM'in merkezi olan yerin etrafında oluyor. Hiç gerek bile görmemişler, öldürdükleri yerde gömmüşler. Toplumsal tepki gösterecek siyasi güç, şuan PKK görünüyor. Fakat PKK bu infazlara rağmen, yani Abdullah Öcalan'ın hapşırmasına büyük tepki duyma konusunda büyük beceri gösteren, AK Parti'nin hükümetten düşürülmesi için elinden gelen her şeyi yapan, kendi dışındaki siyasal düşüncelere karşı gerekirse kitle terörünü yaratabilen, Hizbullah'ın liderlerine karşı neredeyse kitlesel olarak 'linç edin' diyebilen PKK, maalesef bu konuda herhangi bir kitlesel tepki göstermiyor. Bu da benim dediğim teoriyi doğrulamakta; infazların bir merkezden yönetilen ortak ürünler olduğudur. Bunların açığa çıkması demek, aynı zamanda PKK'nın açığa çıkması demektir. Yani JİTEM'in açığa çıkması kadar önemlidir, Hizbullah'ın açığa çıkması anlamındadır. Kendisinin bu konularda açığa çıkmasını galiba istemez, tepki göstermez."
"YÜZ KARASI BİR DURUMLA KARŞI KARŞIYAYIZ"
Bölgede insan hakları konusunda duyarlı dava insanları bulunduğunu dile getiren İbrahim Güçlü, bunların hareket edememesinin başlarının bağlanmış olmasından kaynaklandığını savundu. Güçlü, "İdeolojik bir hareket olması, bir halk hareketi özelliği taşımamasıdır. Dolayısıyla o kitlede yukarıdan direktif gelmediği sürece, PKK'dan, PKK kanalıyla BDP'ye gelmeden bir tepki gösterme durumunda değildir. Denilebilir ki yüz karası bir durumla karşı karşıyayız. Aslında PKK'nın bu konuda sorgulanması gereklidir. PKK'yı destekleyen değişik toplumsal kitlenin PKK'yı sorgulaması gereklidir." diye konuştu.
Güçlü, gelinen noktada PKK ile BDP'nin aynı merkezden yönetildiği ve aynı kulvarda olduğunun ortaya çıktığını belirtti. PKK bir durum belirlemeden BDP'nin bir tepki göstereceğini düşünmediğini vurgulayan Güçlü, bölgedeki sivil toplum kuruluşlarının da aşağı yukarı aynı rotada devam ettiğinin altını çizdi.
SON VİDEO HABER
Haber Ara