Uludere'ye soruşturma açılmadı
Emre Uslu yazdı...
14 Yıl Önce Güncellendi
2012-01-14 07:53:57
Uludere katliamı olduğu günden bu yana hükümetin tutumu gerçekten soru işaretleri barındırıyor.
Olayın olduğu gece olay yerinde bulunan yetkililerle yaptığım görüşmelerde henüz gün ışıkları doğmadan devletin olayın vahametinin farkında olduğu izlenimi edindim. Başbakan’dan Genelkurmay Başkanına, İçişleri Bakanı’na varıncaya kadar hemen herkes olayın vahametini biliyordu. Zaten medyanın da gece boyunca ve gündüz öğlene kadar haber yapmaması muhtemelen Ankara tarafından uyarılmaları nedeniyleydi. Yerel yetkililerin beklentileri öğlene kadar devlet kademesinden güçlü bir açıklama geleceği, hatta özür dileneceği yönündeydi. Net bir açıklamanın çok şeyi değiştireceğine hemen hemen bütün yerel yetkililer hemfikirdi. Ama ne olduysa o gece Ankara’da bir şeyler oldu. Yerel idarecilerin verdiği bilgilerin aksine Başbakan’a merkezden kurumların farklı bilgiler verdiği kanısındayım ben. Başbakan’ın o gece ve sonrasındaki tutumunu merkezdeki birimlerin onu farklı konularda ikna etmiş olmalarına bağlıyorum bu tutumu. Zira bu tutum yerelde olan bilgi ve talep ile örtüşmüyor.
Olayın başından beri çok tuhaf durumlar söz konusu. Örneğin çetecilik ve karanlık işlere karşı tutumuyla tanındığı söylenen tugay komutanı dört günlük izin alıp Ankara’ya gidince olmuş bu olay. Olay sonrasında tugay komutan vekili valiye yanlış bilgi vermiş. Dahası ölenlerin bazılarının üstünden Öcalan tişörtü çıktı şeklinde yanıltıcı bilgi verilmiş. (Bu arada internette ânında yayılan ölenlerin facebook fotoğrafları diye sunulan ve aslında ölenlerin PKK sempatizanı olduğu propagandası yapan iddiayı hatırlatırım. O iddiayı kim yaydı? Acaba psikolojik harekât amacıyla kurulan internet siteleri yayında ve internet andıcı halen yürürlükte mi? Bu kadar kısa zamanda ve etkili bir kampanya nasıl yapıldı ayrıca araştırılması gereken bir konu.) Daha vahimi köylüler kaçağa gidince İHA da çağrılmış ve köylülerin gidiş ânından itibaren kayıt altına alınmış. Edindiğim bilgilere göre kaçakçılar top atışı yapılınca biraraya toplanmışlar. Bu kaçakçıların “biz kaçakçıyız PKK’lı değiliz” mesajıymış. PKK’lıların top atışları karşısında tutumu böyle olmaz, daha çok dağılarak farklı alanlara yayılıp top atışlarını anlamsız kılmaya çalışırmış.
Kuzey Irak’a operasyon yapılmış
Kamuoyunun bilmediği bir başka bilgi şu: Uludere bombalamasından sonra tugaydan askerlerin Kuzey Irak’a operasyon yaptığı bilgisine ulaştım. Edindiğim bilgilere göre Irak tarafına geçen askerler bölgede PKK’lı olduğu gerekçesiyle bombalamanın yapıldığı alanlara dağılıp PKK’lı aramışlar. Konuştuğum yetkililer bu operasyonun iki nedeni olabileceğini söylüyor. Bunlardan birincisi yerel yetkililerin PKK’lı bulabileceği umuduyla operasyon yapıp eğer bulabilirlerse operasyonla onları ele geçirip böylece bölgede aslında PKK’lı olduğu için bombalamanın yapıldığı tezini işlemek. Böylece gelen eleştirileri hafifletmek. İkinci ihtimal bölgede hakikaten Fehman Hüseyin ve grubunun olduğuna ilişkin istihbaratın güncelliğini halen muhafaza ettiği için operasyon yapılmış olabilir.
Soruşturma yok ‘ön inceleme’ var
Şimdi siz bütün bu tuhaflıklar ortadayken ve bunlar Şırnak’a gelen bakanlara anlatılıp bakanların bunları Başbakan’a anlatmamız lazım dediği de sabitken Ankara’dan ne beklersiniz? Sağlam bir idari soruşturma başlatmasını beklersiniz değil mi? Hayır Ankara’dan “idari soruşturma” yapılması amacıyla müfettişler gönderilmemiş. Müfettişler “ön inceleme/araştırma” yapmak üzere gönderilmiş.
Konuyu bilmeyenler için anlatayım. Soruşturma “soruşturma onay emri” ile başlar ve suç konusu olayın incelenmesi, muhbir veya müştekinin/şikâyetçinin iddia ve ihbarlarının tesbit edilmesi, olayla ilgili tüm delillerin toplanması, gerekiyorsa bilirkişi incelemesi yaptırılması, kendisine suç isnat edilen kişinin savunmasının alınması işlemlerinden sonra ilgili kurullara ceza verilmesi veya verilmemesine ilişkin sunulan kanaati ifade eder.
“Ön inceleme”de ise müfettişler, gerekli bilgi ve belgeleri toplar ve “soruşturma yapılmalı” veya “yapılmamalı” şeklinde bir rapor verir. Yetkili merci bu rapor üzerine soruşturma izni verilmesine veya verilmemesine karar verir. Bu kararlarda gerekçe gösterilmesi zorunludur.
İşte Uludere faciasında şimdi ikinci süreç işliyor. İki mülkiye müfettişi bir de yarbay Ankara’dan gönderildi ve ön inceleme yapıyorlar. İdareyi bilenler bilir en küçük olaylarda bile soruşturma hemen başlatılır. Ancak Uludere faciasında soruşturma henüz başlatılmamış. Muhtemelen faciadan sonra ve siyasi sonuçları olabilecek durumlarda doğrudan soruşturma izni verilirse süreç kontrolden çıkabilir ve siyasi irade zor durumda kalabilir düşüncesi var. Bu nedenle bir ön inceleme ile “nabız yoklaması” yapılıp ve röntgen çekilmeye çalışılıyor. Bu yöntem idareye ek zaman da kazandıracağından siyasi riski olabilecek durumlarda dosyayı kapatmanın en kolay yolu olarak başvurulan bir yöntemdir.
Edindiğim bilgilere göre müfettişler ön inceleme kapsamında 50’den fazla kişinin görüşüne başvurdular. Müfettişlerin kanaati soruşturma açılması yönünde ancak bu Ankara’nın iznine bağlı. Ankara’da ise sürecin seyrini iki farklı görüşten biri belirleyecek. Başbakan’ı, ilk gün açıklama yapıp süreci kontrol altında yapmasını isteyenler mi yoksa, devlet hata yapmadı diye ikna edip “devletçi” pozisyona itenler mi ikna edecek? Benim kanaatim ikincilerin etkin olacağı yönünde. Zira Uludere olayı sadece 34 köylünün kendi bombalarımızla feci bir şekilde öldürülmesi olayı değil.
Her şeye rağmen sürecin az da olsa umut verici tarafı yerel kurumların talebiyle Diyarbakır Özel Yetkili Savcılığı’nın duruma el koyması. Edindiğim izlenin adli yönden savcılığın bu olayın peşini bırakmayacağı ve üstünün kapatılmayacağı yönünde. Tabii siyasi irade destek vermezse, kurumlar savcılıkla bilgi paylaşımı konusunda ayak sürüyebilir. İstihbarat birimleri işin içindeyken bu iş daha da zorlaşacaktır...
SON VİDEO HABER
Haber Ara