İHD ve Mazlumder'in raporu
Şırnak'ın Uludere ilçesi kırsalında yaşanan ve 35 sivilin hayatını kaybettiği olayın ardından bölgeye giden İHD ve MAZLUMDER yetkilileri gözlemlerini ortak rapor halinde kamuoyuyla paylaştı.
14 Yıl Önce Güncellendi
2011-12-30 11:50:22
Şırnak ili Uludere ilçesi Gülyazı (Bujeh) Ve Ortasu (Roboski) köylerinden 38 insanın öldürülmesine ilişkin Mazlum-Der ve İHD önizlenim raporu:
Olayın kamuoyunda duyulması üzerine İHD ve MAZLUMDER olarak Uludere ilçesine hareketle saat 17.00 sularında Uludere’ye varıldığında cenazelerin bir kısmının bulunduğu Uludere Devlet Hastanesine gidilmiştir.
Hastanenin kalabalık, cenazelerin gruplar halinde gelişigüzel odalarda battaniyelere sarılı halde bekletildikleri, ailelerin de cenazelerin başında beklemekte oldukları görülmüştür.
Otopsinin yapılmakta olduğu yerin hastanenin kalorifer kazanı odasının bitişiğinde bodrum katta, salonun bir kısmının çarşaflarla kapatılarak ikiye ayrıldığı ve otopsinin perde arkasında yapılmakta olduğu, otopsi işlemlerine aileleri temsilen Şırnak Barosundan tek bir avukatın bulunmasına izin verildiği, iki savcının işlemleri yürüttüğü, saat 18.30 itibariyle sadece 6 cenazenin otopsi işleminin tamamlandığı tespit edilmiştir.
Otopsi esnasında bekleyen ailelerden konu hakkında bilgi edinilmeye çalışılmıştır.
1.Hastanede 38 cenazenin bulunduğu, olayın 28.12.2011 günü saat 21.30 sularında meydana geldiği,
2.Olayda hayatını kaybedenlerin yaş aralığının 12-28 yaş aralığı olduğu, maktullerin ağırlıkla 12-18 yaş aralığında oldukları,
3.Olayın meydana geldiği yerin Gülyazı-Ortasu köylerine olan uzaklığının 1-1.5 saat olduğu, olayın meydana geldiği yerin Türkiye-Irak sınırının sıfır noktasında meydana geldiği,
4.Olayda hayatını kaybedenlerin sınır ticareti (mazot ve gıda maddeleri) ile uğraştıkları, bunun uzun yıllardan beridir karakolun bilgisi dahilinde yapıldığı, özellikle son bir ayda karakol tarafından kolaylık ve müsamaha tanındığı,
5.Ortasu köyünde Jandarma Karakollunun bulunduğu, Jandarma Karakolunun 10 gün önce boşaltıldığı ve Gülyazı Alayına taşındığı,
6.Olayda sağ kurtulan ve hastanede görüştüğümüz Haci Encü (19 yaşında) özetle şu beyanlarda bulunmuştur:
“28.12.2011 günü Saat 16.00’da 40-50 kişilik bir grupla birlikte mazot ve gıda maddesi getirmek üzere yine bu sayıda katırla beraber sınırın Irak tarafına geçtik. Karakola özellikle bir bilgilendirme yapmadık ancak gidip geldiğimizi zaten biliyorlardı. Amacımız şeker ve mazot getirmekti. Hatta giderken İnsansız Hava Aracının sesini dahi duyduk ancak sürekli gidip geldiğimiz için yolumuza devam ettik. Akşam 19.00’da katırları yükleyerek yola çıktık. Saat 21.00 gibi sınıra yaklaştık. Bizim köyün yaylasına vardık, yayla tam sınırdadır. Orada önce aydınlatma fişeği ve akabinde de top-obüs atışı yapıldı. Biz yükümüzü sınırın diğer tarafında bıraktık. Hemen ardından uçaklar geldi ve bombardıman başladı, biz iki gruptuk, öndeki grup ile arkadaki grup arasında 300-400 metre mesafe vardı, ilk top atışından hemen sonra uçak geldi, askerler bizim yaylayı tuttukları için, bu tarafa geçebileceğimiz başka yol yoktu, bu nedenle gruplar sıkışarak bir araya gelmek zorunda kaldı, sonunda iki büyük grup olduk, ilk uçak bombardımanında sınırın sıfır noktasında bulunan yaklaşık 20 kişilik grup imha oldu, hemen geriye kaçmaya başladık, kayalıklar arasında kalanların üzerine bomba yağmaya başladı, benim de içinde bulunduğum grup 6 kişiydi, bu gruptan 3 kişi kurtulduk, üzerimizde günlük sivil elbiselerimiz vardı, hiç kimsede silah yoktu, olay 1 saat falan sürdü, bir iki kişi 3 katırla beraber küçük bir deredeki suya girdik, bir saat bekledikten sonra bir kayalığın altına sığındık, arkadaşlarımızdan haber alamadık, saat 23.00-23.30 gibi gelen ışıklardan ve seslerden köylülerin geldiğini anladık, köylüler feryat etmeye başlayınca askerler tuttukları yerlerden çekilerek yaylayı da boşalttılar, çok uzun zamandır bu işi yapıyoruz, iki kişi evliydi, diğerleri lise ve ilköğrenim öğrencisiydi, henüz hiç kimse beni ifade vermem için çağırmadı, olaydan sonra hiç asker görmedim, kurtulan diğer 2 kişi ise Davut Encü (22 yaşında) ve Servet Encü (Şırnak Devlet Hastanesinde yaralı) dür.
TESPİTLERİMİZ:
1.Olayda tamamı sivil olan insanların öldürüldüğü ve yaralandığı,
2.Olay esnasında gruba DUR ihtarı yapılmadığı ve uyarılmadıkları, hiçbir surette güvenlik güçlerine ateş açılmadığı, askerlerin de bireysel olarak ateş etmedikleri, olayda uçakların bombardıman yaptıkları ve ölümlerin bu nedenle olduğu,
3.Sivillerin olay yerinde bulunan güvenlik güçlerince tanınan ve bilinen insanlar oldukları, güvenlik güçlerinin sınır ticareti nedeniyle yapılan bu gidiş ve gelişlerden haberdar oldukları,
4.Tarafımızdan görülmemekle beraber görgü tanığının ve köylülerin anlatımından sınır ticareti için aynı güzergahın sürekli kullanıldığı ve güvenlik kuvvetleri dahil herkesçe bilindiği, kullanılan yolun patika yol olmadığı, yolun üstünde maden ocaklarının bulunduğu,
5-Resmi açıklamaları aksine olay yerinin Sinat- Haftanin olarak adlandırılan bölgeye uzak olduğu, saldırıya uğrayan bir grubun Türkiye tarafında olduğu bir grubun da Irak-Türkiye sınırının üstünde olduğu,
6.Olaydan sonra hiçbir resmi kurumun cenazeleri almak için girişimde bulunmadıkları ve askerlerin olay bölgesinden tamamen çekildikleri, cenazelerin köylüler tarafından alınarak kendi imkanları ile Gülyazı köyüne getirildikleri,
7.Hastane koşullarının otopsi işlemine elverişli olmadığı, cenazelerin gelişigüzel odalara bırakıldığı, cenazelerin akrabaları tarafından battaniyelere sarıldıkları, hastane personelinin yetersiz sayıda olduğu hatta gördüğümüz kadarıyla neredeyse yok denecek sayıda olduğu ve cenazelerin aileler tarafından otopsiye ve ambulanslara taşındığı,
8.Cenazelerden otopsi sonucunda elde edilecek delillerin mevcut koşullar nedeniyle usulüne uygun şekilde alınamayacağı, bu nedenle delillerin karartılma ihtimalinin yüksek olduğu,
9.Hastanede heyetimiz tarafından görülen cesetlerin yanmış, iç organlarının dışarıda olduğu, çoğunun kafatasının parçalandığı, vücut bütünlüklerinin parçalanmak suretiyle bozulduğu,
10.Olayda tahrip gücü çok yüksek, yakıcı nitelikte mühimmatın kullanıldığı,
Heyetimiz daha geniş bir rapor ve ayrıntılı bir heyet çalışmasını gerektirecek bu olaya ilişkin olarak yapılanın bir yargısız infaz olduğu, öldürülenlerin sayısı itibariyle toplu bir katliam niteliği taşıdığı sonucuna varmıştır. Bu amaçla ulusal ve uluslar arası sivil toplum örgütlerinin incelemede bulunmak üzere duyarlılık göstermelerini, Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Komitesinin derhal heyet göndermesinin gerektiği, Türk medyasının “resmi kurumların yaptığı açıklamalar dışında” katliama basın etiği çerçevesinde yaklaşması ve kamuoyuna gerçekleri aktarması hususunda duyarlı olması gerektiği sonucuna varılmıştır.
29.12.2011 - 19:30
MAZLUMDER Genel Merkezi
MAZLUMDER Hakkari Şubesi
MAZLUMDER Diyarbakır Şubesi
İHD Genel Merkezi
İHD Siirt Şubesi
İHD Mardin Şubesi
İHD Diyarbakır Şubesi
İHD Hakkari Şubesi
İHD Van Şubesi
SON VİDEO HABER
Haber Ara