Babacan: AB'nin ekonomide örnek alınacak bir tarafı kalmadı
Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, Avrupa Birliği'nin krize düşme sebebini, 'kendi değerlerine inanmamak ve sahip çıkmamak' olarak özetledi. Bu konudaki son örneğin Fransa olduğunu belirten Babacan, buna rağmen Türkiye'nin AB üyeliğinden asla taviz ver
14 Yıl Önce Güncellendi
2011-12-26 11:28:48
Ali Babacan, 160 Türk büyükelçiye AB ekonomisinde neler olduğunu anlatan bir konferans verdi. Babacan, siyasette istikrar sağlayamayan AB'nin ekonomide çarkları döndürmesinin imkansız olduğunu kaydetti. Almanya ve Fransa'nın kurucu ülke olmasına karşı AB'yi zora sokacak düzenlemeleri yapan ülkeler olduğunu belirten Babacan, Fransız Lider Sarkozy'nin ülkesini AB'nin en kötü ekonomisi haline getirdiğini öne sürdü. Babacan, "Ermeni soykırımı iddialarını dile getiren Fransa'dan artık ekonomide de ciddi bir atılım yapmasını beklemiyoruz." dedi. Babacan, Türkiye'nin yapısal çözümleri zamanında yatığını için ekonomisinin güçlendirdiğini açıkladı.
Babacan, büyükelçilere 'AB'deki ekonomik Kriz ve Olası Siyasi Sonuçları ve Türkiye Ekonomisi' konulu bir sunum yaptı. Geçen yılki toplantıda da AB'nin krizden nasıl etkilendiği ile ilgili bir değerlendirme yaptığını aktaran Babacan, AB ülkelerinde riskin giderek arttığını vurguladı. Krizle birlikte, AB'ye girip girmemenin Türkiye için önemli olup olmadığı yönünde yorumların yapıldığına dikkat çeken Bakan Babacan, "Biz 2002 yılında hükümeti kurduğumuzda, Türkiye'nin AB'ye girişiyle ilgili bu soruyu çok tartıştık. Sonuçta AB'nin, Türkiye'ye çok şey kazandıracağına inandık. Bunun üzerine 2004 yılında müzakereler başladı." dedi.
AB'nin bugün yaşadığı problemmin kendi değerlerine uymamasından kaynakladığının altını çizen Bakan Babacan, şöyle konuştu:
"Geçen hafta Fransa AB'nin önemli bir değeri olan 'ifade özgürlüğünü' ayaklar altına aldı. Bunlar hata. Biz AB'yi önemsiyoruz. Önümüzdeki dönemlerde bizi alsınlar veya almasınlar AB'yi önemsemeye devem edeceğiz. Dünyada bir çok ülke kendisini 'demokratik cumhuriyet' olarak tanıtıyor. Ancak uygulamalara bakıldığında bu ülkelerin demokrasi ile herhangi bir bağının olmadığını görüyüruz. Bizde de bir takım insanlar, yarın bir gün çıkıp bu demokrasi fazla oldu. Türkiye'ye diyebilir. Ancak, biz 2023'te ekonomide dünyada saygın bir ülke olduğumuz gibi, hukukta, demokrasi de ve eğitimde temel hak ve özgürlüklerde de dünyada saygın bir ülke olma arzusundayız. Bu açıdan hala AB bizim için önemli."
Konuşmasında AB'nin ekonomide örnek alınacak bir tarafının kalmadığına da değinen Babacan, AB ekonomilerinde neler yaşandığını şöyle aktardı:
"2008 yılında yaşanan ekonomik kriz sonrasında Avrupa, 2010'da bir toparlanma sürecine girdi. Ancak, bu toparlanma uzun sürmedi. Ardından etkisi Avrupa'da daha da derinden hissedilmeye başlandı. Tekrar krizin derin bir şekilde ilerlemesinin sebebi, sorunların kökenine inilmemesindendir. AB'nin yüklendiği ciddi riskler, sürekli devam edecektir. Japonya için haiz olan büyüyememe problemi, AB içinde geçerli olacaktır. AB'deki güven göstergeleri geriye dönmeye başladı.Bu güven göstergeleri herşeyin başı. ABD şirketlerinin elinde 3 trilyon dolar söz konusu. Kullanmaya çekiniyorlar. Vatandaşları da harcama yapmaya çekiniyor. Çarklar dönmüyor. Bu durum AB için de geçerli. İşsizlik, pek çok ülkede yüksek. Bütçeyi korumak için, hem kamudan hem de özel sektörden insanlar çıkarıyorlar. İngiltere'de geçenlerde açıklanan rakamlara baktığımız da 150 bin kişi işten çıkarıldı. Çıkardıkları insanların sayısını da açıklayamıyorlar. Çünkü, bir kaosun olmasında korkuyorlar."
"KIRMIZI IŞIKLARA HERKESİN RİAYET ETMESİ GEREKİYOR"
AB'nin kısa sürede ortak maliyet projesinin oluşturması gerektiğinin altını da çizen Bakan Babacan, "Bir kırmızı ışık koymalısınız. Ciddi yaptırımlar olmalı ki problemler olmasın. Euro bölgesinin dağılmasından bahsediyorlar. Bu kırmızı ışıklar olmasa dağılmalar yaşanır. Bu senaryonun maliyeti AB'nin dağılmasını önlemekten daha fazladır." diye konuştu.
AB'nin kurumsal yapsının da gidererek zayıfladığını anlatan Babacan, "Yapısal sorunlar alıp başını gitti. Bankalar bol bol kredi verirken, vatandaşlar kendi bütçelerinden fazla harcama yaparken, hükümetler çıkıp sorgulama yapmadı. Bankalardaki kırılgan yapıya önlem alınmayınca, bu sorunlar gittikçe büyüdü.Rekabet gücü kalmadı. AB'de katıldığım bir toplantı da,'Gençlerin rekabet edecek kapasite de olmadığını' söylediler. Nüfus yapısı, giderek yaşlanıyor. Sosyal güvenlik yapıları giderek açık veriyor. 2-3 ülkenin dışında AB'de birçok ülke Mastrik Kriterleri'nin üzerinde açık veriyor. Fransa ve Almanya'da bile bütçe açıkları yüzde 80'in üzerinde." ifadelerini kullandı.
"BOL BOL PARA BASOIYORLAR"
AB'nin bu borç yüküne rağmen piyasanın ihtiyaç duyduğu parayı merkez bankalarının bol bol para basarak giderdiğine işaret eden Başbakan Yardımcısı Babacan, AB Merkez Bankası'nın sadece 5 ülkeye 705 milyar euro para bastığını dile getirdi. Hatta Alman Merkez Bankası'nın kendi hazinelerinden tahvil aldığına da dikkat çeken Babacan, "Biz de bu durum yasak. Almanya'nın yaptığı gerçekten vahim bir hata." diye konuştu.
Ali Babacan sunumunda, 2050 yılındaki dünya ekonomisine ilişkin öngörülerini de aktardı. Yapılan araştırmaya göre Türkiye'nin 2050 yılında dünyanın 9. AB'nin ise 2. büyük ekonomisi olacağını belirten Başbakan Yardımcısı, "Almanya'nın genç nüfusu hızlıca azaldığından dolayı, Türkiye'nin gersinde kalacak. İngiltere de durum farklı. Nüfusları azalsa bile, ciddi bir göç alıyorlar. Başbakan Erdoğan'ın bu anlamda 3 çocuk politikası önemli." şeklinde konuştu.
Babacan, Türkiye'nin ekonomide sağladığı başarıların sırrını da şöyle açıkladı:
"2002'de yüzde 16 olan bütçe açığı, 2006'da kalmadı. Bütçe açığını 4 yılda kapattık. Merkez Bankası asla karşılıksız para basmadı. Ciddi para politikaları uyguladı. Bankacılık sektörü, bizim düzenlemelerimizle denetime alındı. Sosyal güvenlik reformlarını tamamladık.Kalkınma, sağlık reformlarımızı tamamladık."
Haber Ara