Arınç: Elçiye zeval olmaz
Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, 4. Büyükelçiler Konferansı'nda bir araya gelen büyükelçilere, Vilayetler Evi'nde, akşam yemeği verdi. Yemeğe, Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu da katıldı.
14 Yıl Önce Güncellendi
2011-12-26 23:51:07
''Sayın Başbakanımızın selamlarını, sevgilerini ve başarı dileklerini iletmek istiyoruz'' diyen Arınç, elçilerin 4. Büyükelçiler Konferansı kapsamında yoğun çalışmalar yaptığını söyledi.
Arınç, Türkiye'nin hemen yanı başında yaşanan, Ortadoğu coğrafyasındaki siyasi dönüşüm sürecinin ve Yunanistan'dan Portekiz'e uzanarak Avro Bölgesi ve Avrupa Birliği'nin geleceği bakımından ciddi bir sınama teşkil eden ekonomik krizin ayrıntılı bir şekilde tartışıldığını da belirtti.
Biri batıda diğeri güneyde yaşanan ve etkilerinin bir süre daha devam edeceği aşikar olan bu iki kriz hattının ortasında Türkiye'nin günden güne güçlenen ekonomisi, pekişen demokrasisi ve aktif dış politikasıyla, istikrarlı bir güç odağı olarak yükseldiğini vurgulayan Arınç, bu yükselişin en anlamlı tarafının ise diğer ülkelerin veya ekonomilerin üstünden değil, kendi iç dinamikleri ve çok yönlü politikalarının izinde geleceğe yürümesi olduğunu kaydetti.
Türkiye'nin sağlam duruşu ile birlikte artan imkan ve kabiliyetlerinin dış politikada yeni bir güç ve hareket sahası oluşturduğunu belirten Arınç, uluslararası ortamda Türkiye'ye yönelik beklentilerin ciddi bir şekilde arttığını, bunun da büyükelçilerin işini daha da güç ve önemli kıldığını söyledi.
Büyükelçilere ''Artık dünyanın neresinde olursanız olun, Türk diplomatı olmanın artan ağırlığını ve sorumluluğunu hissetmektesiniz'' diye seslenen Arınç, şöyle konuştu:
''Doğrudan taraf olalım veya olmayalım, uluslararası gündeme etki eden her konuda özgün ve yapıcı bir Türkiye perspektifi ortaya koymak durumundasınız. Yaklaşık 10 yıl önce iktidara geldiğimizde bu bizim arzumuz ve hedefimizdi. Bugün ise başkalarının bizden beklediği bir ödev ve hatta yükümlülük haline gelmiştir.
Artık Endonezya'da Türkiye'nin demokrasi anlayışı, Afrika'da kalkınma modeli, ABD'de ise radikalleşmeye karşı modelimiz konuşulmaktadır. Bunları siz bizzat sahadaki kişiler olarak daha yakından görmektesiniz. Bu gördüklerinizi ülkemiz kamuoyuna yansıtmanız da bir başka vazife olarak değerlendirilmelidir. Türk Dışişlerinin kurumsal temsilini, bu topraklara yakışır erdem, bilgi ve çok kültürlü karakterle birleştiren sizler gibi idealist büyükelçilerimizin karşımızda olması bizleri heyecanlandırmaktadır.''
Büyükelçilerin alanında kendini en iyi yetiştirmiş, vasıflı şahsiyetler olduğunu belirten Arınç ''ancak bu kişisel özelliklerinizi kurumsal anlamda da tamamlamanız büyük önem taşımaktadır. İşte biz de hükümet olarak size her konuda gereken desteği vermeyi bir öncelik addediyoruz'' diye konuştu.
-''Terörün yurt içindeki hareket alanını daraltıyoruz''-
Dışişleri Bakanlığı'nın yenilenen teşkilat yasasına değinen Arınç, yeni yasanın Dışişleri Bakanlığına ciddi katkılar sağladığına, çalışma koşullarından personel yapısına kadar birçok alanda iyileştirmeler getirdiğine işaret eden Arınç, bu bağlamda Dışişleri Bakanlığının yurt dışındaki misyon sayısının son yıllarda cumhuriyet tarihindeki en büyük artışı yakaladığını bildirdi.
Ağırlıklı olarak Afrika ülkelerinde gerçekleşen genişlemenin gelecek dönemde de gerektiği ölçüde devam edeceğini belirten Arınç, bunun için gerekli kaynakların seferber edilmesinden kaçınılmayacağını kaydetti.
Dış politikada ihtiyaç duyulan en önemli donanımın bizzat Türkiye'nin muasır medeniyet çizgisindeki yürüyüşü olduğunun altını çizen Arınç, ''Atatürk'ün de dediği gibi dış politikayla iç siyaseti birbirinden ayrı düşünmek mümkün değildir. Türkiye içeride güçlü, huzurlu ve müreffeh olduğu ölçüde, dış politikada da etkin, aktif ve başarılı olabilecektir'' dedi.
Son 10 yılda büyük mesafeler katettiklerini, ancak daha katetmeleri gereken uzun bir yol bulunduğunun bilincinde olduklarını ifade eden Arınç, ''Bu itibarla, gerek ekonomimizi gerekse demokrasimizi daha da güçlendirerek, ülkemizde istikrarı daha da pekiştirerek, sizin elinizi kuvvetlendirmeye devam edeceğiz'' diye konuştu.
Türkiye'yi layık olduğu yeni bir anayasaya kavuşturmanın en öncelikli hedefleri olduğunu vurgulayan Arınç, şöyle devam etti:
''Parlamentodaki tüm siyasi grupların ve toplumumuzun tüm kesimlerinin katılımıyla yeni bir sosyal mutabakat çerçevesinde oluşturacağımız bu anayasanın ülkemizde demokrasiye ilave güç ve canlılık kazandıracağına inanıyorum. Demokrasimizi bu şekilde geliştirmek ve toplumsal huzuru bu yolla daha da güçlendirmek, Türkiye'nin yükselişinin önündeki belki de en önemli engel olan terörizmle mücadelede bize önemli bir üstünlük sağlayacaktır.
Sizler, yıllardır terörle mücadelenin dış boyutunda faaliyet gösteriyor, uluslararası toplumun bu konuda üzerine düşen yükümlülükleri yerine getirmesi için çaba sarf ediyorsunuz. Bu çok önemlidir ve bu yöndeki gayretlerinizi aynı kararlılıkla sürdürmemiz gerekmektedir.
Ancak şunu da kabul etmemiz gerekir ki terörün iç kaynaklarını kurutmadan çareyi sadece dışarıda aramak, bizi bu beladan kurtaramaz. İşte biz de bu anlayışla, terörün yurt içindeki hareket alanını özellikle son aylarda sergilenen doğru stratejilerle daraltıyoruz. Terörizmle mücadele için ise daha fazla demokrasi ve hakların yaygın kullanımı için yeni politikalar geliştiriyoruz.''
-Türkiye'nin ekonomik performansı-
Türkiye'nin ekonomik alandaki performansının da dış politikaya doğrudan etki yaptığını belirten Arınç, yakın geçmişe kadar dışarıdan yardım alan Türkiye'nin bugün yılda bir küsur milyar dolar yardım veren bir ülke haline geldiğini, bunun etkisini en yakından büyükelçiliklerin hissettiğini kaydetti.
Türkiye'nin ekonomisinin itici gücünün sınır tanımayan girişimci ruhu, yorulmak bilmeyen çalışma temposu ve zor şartların üstesinden gelmeyi başaran yaratıcılığıyla özel sektörün ve işadamlarının olduğunu dile getiren Arınç, ekonomik büyüme ve istikrarın ancak gelişen bir özel sektörle mümkün olacağını söyledi.
Büyük bir potansiyele sahip özel sektörün dışarıya açılmasına yardımcı olmanın önemini vurgulayan Arınç, ''Bize ve sizlere düşen işadamlarımızın ve girişimcilerimizin önünü açmak, gerektiğinde onları takip etmektir'' diye konuştu.
Türkiye'deki yatırım ortamının geliştirilmesi için her türlü adımı attıklarını belirten Arınç, şunları kaydetti:
''Krizler, büyümeler, demokratik gelişimler tüm bunların Türkiye perspektifinden uluslararası ortamda okunması da sizlerin bir görevidir. Evet, 'elçiye zeval olmaz', elçi söyleneni, söylemesi gerektiğini muhataplarına çekinmeden, korkmadan, aynıyla iletir. Bu sebeple sizlerin yaşamları, davranışları ve tavırları, Türkiye tavrı, davranışı ve yaşamı olmadır. Bu yaklaşımı hem yabancılar hem de Türk vatandaşlarımız hissetmelidir.
Ülkemizin dışındaki temsilciliklerinin kapısı istisnasız her vatandaşımıza açıktır. Ancak vatandaşlarımızın bu kapıyı çalmakta kimi zaman tatsız eski tecrübelerinden kimi zaman da önyargılardan kaynaklanan çekingenliklerini kırmanız gerekmektedir. Bu sebeple dünyanın neresinde olursa olsun, vatandaşımız devlet desteğini ve şefkatini arkasında hissetmelidir. Vatandaşımızın ve bizim sizlerden beklentimiz budur.''
Arınç, vatandaşların bulundukları ülkelerde asimile olmadan entegre olmaya, toplumun diğer unsurlarıyla ve yönetimle barışık bireyler olmaya teşvik edilmesi gerektiğini sözlerine ekledi.
Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, Fransa Meclisi'nde kabul edilen 1915 olaylarına ilişkin yasa tasarısı konusunda, ''Yönetimlerin dar çıkar hesapları doğrultusunda serbest düşünce ve araştırmaların engellenmeye çalışılması, insanların doğru bildiklerini söyleyebilmelerinin önünün kapatılması ve yüce Türk milletinin alnına kara bir leke sürülmeye çalışılması başlı başına bir haksızlıktır. Bu girişim karşılıksız kalmayacaktır'' dedi.
Konuşmasında, ekonomik krizlerin yaşandığı dönemlerde yabancı düşmanlığı ve ayrımcılığın yükseldiğini, bunun bir örneğinin de günümüz Avrupa'sında görüldüğünü belirten Arınç, geçen Temmuz ayında Norveç'teki terör saldırısında hayatını kaybeden Gizem Doğan ile Almanya'da aşırı sağcı terör örgütü tarafından 2000-2006 yılları arasında katledilen 8 Türk'ün acısını yüreklerinde hissettiklerini söyledi. Arınç, benzer olayların yaşanmaması için her seviyede girişimlerini sürdürdüklerini dile getirdi.
Diğer ülkelerde yaşayan Türk toplumlarının örgütlenme konusunda eksiklikleri olduğunu kaydeden Arınç, Türkiye'nin yurt dışında en fazla vatandaşa, en büyük diasporaya sahip ülkeler arasında yer aldığını, yurt dışındaki Türk toplumunun çoğunluğunun da Avrupa ülkelerinde yaşadığını söyledi.
Diğer ülkelerin diasporaların bulundukları ülkelerdeki karar alma mekanizmalarını nasıl etki ettiklerini, kendi istek ve arzuları doğrultusunda bu ülkelerin parlamentolarını, milletvekillerini nasıl yönlendirdiklerini gördüklerini anlatan Arınç, bunun son örneğini 1915 olaylarına ilişkin olarak Fransa'da ele alınan yasa tasarısında gördüklerini söyledi.
Arınç, şöyle devam etti:
''Yönetimlerin dar çıkar hesapları doğrultusunda serbest düşünce ve araştırmaların engellenmeye çalışılması, insanların doğru bildiklerini söyleyebilmelerinin önünün kapatılması ve yüce Türk milletinin alnına kara bir leke sürülmeye çalışılması başlı başına bir haksızlıktır. Bu girişim karşılıksız kalmayacaktır.
Türkiye tarihi ile yüzleşmeye her zaman hazırdır. Sizin de bildiğiniz üzere biz tarihte her ne olmuşsa gelin bunu birlikte araştıralım, arşivimizi açalım, bir Ortak Tarih Komisyonu kuralım dedik. Bu çağrımız hala geçerlidir. Ancak muhataplarımız maalesef uzlaşmayı, araştırmayı, doğruları birlikte ortaya çıkarmayı değil, kaçak dövüşmeyi tercih ediyor ve diğer ülkelerin yönetimlerinin zafiyetinden faydalanıyor.''
Arzularının diğer ülkelerdeki Türk diasporalarının da bölünmeden seslerini birlik içerisinde duyurmaları, sivil toplum mekanizmaları içerisinde kendi yaşam koşullarının iyileştirilmesine çalışmaları, haklarını aramaları, haklarını yedirtmemeleri olduğunu vurgulayan Arınç, elçilere ''Sizler bu oluşumların lideri ve ülkelerdeki temsilcileri konumundasınız. Bizlerin bu noktada vatandaşlarımızı yönlendirmemiz, teşvik etmemiz gerekmektedir. bunun için de vatandaşlarla birlikte yaşamamız, onlara her türlü desteği vermemiz, onlar gibi düşünmemiz elzemdir'' diye seslendi.
-AB'ye üyelik süreci-
Avrupa Birliği üyelik sürecine de değinen Arınç, AB üyeliğinin Türkiye için halen stratejik bir hedef olduğunu belirterek, ''Bunu, gereken koşulları yerine getirmemiz halinde kimsenin elimizden alamayacağı bir hak olarak görüyoruz ancak AB'nin Türkiye ile ilgili olarak aynı kararlı ve vizyoner yaklaşıma sahip olduğunu söylemek güçtür. Bugün üyeliğimiz ile ilgili olarak önümüze çıkarılan suni engeller ve çifte standartlar bunun somut bir göstergesidir'' diye konuştu.
AB'yi saran ekonomik krizin, Ortadoğu'daki siyasi dönüşümün Türkiye'nin AB üyeliğini daha önemli ve vazgeçilmez kıldığını vurgulayan Arınç, şöyle devam etti:
''Örneğin bugün Arap coğrafyasında evrensel olduğuna inandıkları değerler uğruna mücadele veren halklar, Türkiye'nin AB tarafından her ne gerekçeyle olursa olsun reddedildiğini görürlerse ne düşüneceklerdir- En önemlisi ise giderek içine kapanan ve aşırı sağ akımların etkisi altına giren AB'nin kendi içerisinde yaşayan milyonlarca Müslüman vatandaşına güven verecek bir toplumsal mutabakat sağlaması, Türkiye'yi dini ve kültürel farklılıklar nedeniyle dışlayarak mı yoksa ortak değerler temelinde bütünleşerek mi mümkün olabilir- İşte biz, AB üyeliğimizin bu gerçeklerle her iki taraf için de yararlı olacağına inanıyor ve bu yönde çaba göstermeye devam ediyoruz. Ben bu çerçevede Kıbrıs sorununun da üyeliğimizin önündeki suni engellerden biri olduğuna ve böylesine önemli bir projenin haksız bir gerekçeyle engellenmesinin gerçekçi olmadığına inanıyorum. Sonuçta kaybeden biz değil gücümüzü ve kararlılığımızı hafife alanlar olacaktır.''
-''Ülkemiz AB ile tam entegrasyon sağladı''-
Türkiye'nin aydınlık bir geleceğe doğru ilerlediğini, bu süreçte geçmişe, bugüne ve geleceğe sahip çıkmanın zorunluluk olduğunu belirten Arınç, şunları kaydetti:
''Geçmişimiz bize şerefli bir ecdadın torunları olduğumuzu, adaletin ve hoşgörünün her yerden önce bu topraklarda hüküm sürdüğünü, haksızlıklara her zaman karşı çıktığımızı, kimseye asla boyun eğmediğimizi, bu tarihi birikimimizin bizleri daha da ileriye taşıyacağını bildiriyor. Bu hasletler bizi biz yapan bir miras sunmaktadır. Ülkemiz AB ile tam entegrasyon sağlamış, güçlü ekonomisi, yerleşmiş demokrasisi ve aktif dış politikası ile dünya siyasetinde olaylara yön veren kararların alındığı masada hak ettiği yerde temsil edilecektir.
Vatandaşlarımızın ise uluslararası camianın saygın bir üyesinin vatandaşları olarak istedikleri ülkeye serbestçe seyahat etmek, ekonomik faaliyetlerde bulunmak, hangi ülkede yaşarlarsa yaşasınlar ayrımcılığa maruz kalmadan huzurlu bir yaşam sürmek haklarıdır. Ülkemizde her alanda çağdaş medeniyetler seviyesinin yakalanması ve geçilmesi, bölgemizde ve ötesinde barış, istikrar ve refahın egemen olması, halkların kendi ülkelerinde huzur içerisinde birbirleri ile dostça yaşamaları artık bir hayal değildir. Türkiye'nin potansiyeli bunların gerçekleşmesine olanak sağlayacak düzeydedir.''
Konuşmasının sonunda elçilere seslenen Arınç, ''İşte sizler, arkanızda tarihimizden, ülkemizden ve milletimizden aldığınız kuvvetle, ülkemizi hedeflediğimiz yarınlara taşıyacaksınız'' dedi.
Arınç, toplantıların verimli ve yararlı olması temennisinde bulundu.
AA
SON VİDEO HABER
Haber Ara