Acılar üzerine kurulan iki Cengiz edebiyatı
Kırım asıllı Türk yazar Cengiz Dağcı, 22 Eylül’deki vefatından tam 3 ay sonra Fatih Üniversitesi’nde düzenlenen bir panelde anıldı. Fatih Üniversitesi Çağdaş Türk Lehçeleri ve Edebiyatları Bölümü ile Diyalog Avrasya Kulübü’nün ortaklaşa düzenlediği “Yurdunu Kaybeden Adam Cengiz Dağcı” paneline önemli isimler katıldı.
14 Yıl Önce Güncellendi
2011-12-24 07:41:36
AK Parti Milletvekili Prof. Dr. Naci Bostancı, Diyalog Avrasya Platformu Eşbaşkanı Harun Tokak, Kırım Türkleri Kültür ve Yardımlaşma Derneği İstanbul Şubesi Başkanı Celal İçten ve Gazi Üniversitesi’nden Yard. Doç. Dr. Hüseyin Özbay panelde birer konuşma yaptı.
Zafer Karatay’ın hazırladığı Cengiz Dağcı belgeselinden kesitler sunulan panelde konuşan Prof. Naci Bostancı, “Ben Rize’de öğrenim görürken Cengiz Dağcı’nın kitaplarının tamamını bir solukta okudum. İçlerindeki buzdan denizi parçalamak isteyenler varsa Cengiz Dağcı’yı okusunlar.” diye konuştu. Dağcı’nın doğduğu dönemde Kırım’ın büyük acılar, kıtlıklar ve ihtilallerle boğuştuğunu hatırlatan Prof. Bostancı şöyle devam etti: “Dostoyevski’yi büyük yapan çok sesliliğidir. Kötülüğü de iyiliği de anlatırken saf tutmaz. Cengiz Dağcı da böyle büyük bir yazardır. Dağcı’nın kitaplarını okuyanlar aynı zamanda kendilerini de öğrenecekler. İnsanın kendini öğrenmesi bu dünyadaki en büyük emelidir.”
Prof. Bostancı, Cengiz Dağcı’nın Kırım’a defnedilmesi için Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu’nun gösterdiği gayrete de vurgu yaptı.
ACILAR ÜZERİNE KURULAN “İKİ CENGİZ” EDEBİYATI
Diyalog Avrasya Platformu Eşbaşkanı Harun Tokak ise konuşmasında “iki Cengiz”e, yani Cengiz Dağcı ve Cengiz Aytmatov’a vurgu yaptı: “Yazmak, iki Cengiz’de de bir tutku adeta... Yazmasalar yaşayamazlardı. Acılar üzerine kurulan iki edebiyat… Çocukluklarından itibaren acı üzerine kurulmuş birer hayat!..”
Aytmatov’un, vatanını kaybetmediği için, "kaybolan insanı, insanın değerler ve kültürünü yitirişini" işlediğini, Dağcı’nın ise nesillere vatanlarını kaybetmeme ruhunu işlediğini anlatan Tokak, “Her iki Cengiz de aynı dönem olaylarıyla büyümüştür. Cengiz Aytmatov, kitaplarını hep Rusça yazmak zorunda kalmıştır. Cengiz Dağcı ise yaşadığı olayları daha içten yanarak yazmıştır; çünkü zaten bir insanın vatanını kaybettikten sonra kaybedecek bir şeyi kalmamıştır. Aslında her iki yazar da milli motiflerden evrensel bir zevk ve kültür oluşturmuşlar.” dedi.
Kırım asıllı bir ailenin çocuğu olan ve Cengiz Dağcı'yı şahsen tanıyan Celal İçten ise panelde Kırım Türklerinin yaşadığı dramlardan bahsetti. İçten, “Kırım, Türk dünyasının çoban yıldızıdır. Ama bizler şu an toprakları üzerinde yaşadığımız Türkiye’yi de ak vatanımız olarak görüyoruz.” diye konuştu.
Gazi Üniversitesi’nden Yrd. Doç. Dr. Hüseyin Özbay da, Cengiz Dağcı ile ilgili olarak, “edebiyat ontolojisinde eserlerin de bir kaderi olduğunu ve bu kaderin kendisini çok etkilediğini” dile getirdi. Özbay, “Kim bilir belki de Cengiz Dağcı’yı dünya ölümünden sonra tanıyacaktı. Ölümden sonraki şöhret, yüzlerce aynanın tutulduğu meydanda insanın olmayışı gibidir. Dağcı 91 yaşında öldü; ama biz ondan daha çok eser bekliyorduk!” diye konuştu.
Katılımcıların ilgiyle izlediği programda Fatih Üniversitesi Çağdaş Türk Lehçeleri ve Edebiyatları Bölümü Başkanı Doç. Dr. Yusuf Çetindağ, konuşmacılara plaket ve hediyeler takdim etti. Paneli organize eden Doç. Dr. Çetindağ ve Yard. Doç. Dr. Betül Coşkun, programın amacının “Yurdunu Kaybeden Adam”a vefa borcunu bir nebze olsun ödeyebilmek ve genç nesle değerli yazarı tanıtabilmek olduğunu ifade etti. Yirmili yaşlarda Kırım’dan ayrılan ve vatanına bir daha dönemeyen Cengiz Dağcı, romanlarını Türkiye Türkçesi ile kaleme almıştı.
Cihan
SON VİDEO HABER
Haber Ara