Dolar

34,9466

Euro

36,7211

Altın

2.977,22

Bist

10.125,46

Toplumu yeniden inşa için Kur'an eğitimi

Kur'an Eğitimi Okullarda Zorunlu Ders olsun.

14 Yıl Önce Güncellendi

2011-12-15 12:50:07

Toplumu yeniden inşa için Kur'an eğitimi

İbrahim GÖKDEMİR*
Ülkemizde yaklaşık yüz yılı aşkın bir süreden beri toplumsal yozlaşma gün geçtikçe artmaktadır. Bunun etkisi başta aile olmak üzere toplumun her kesiminde gittikçe yaygınlık kazandığı görülmektedir. Bu gün geldiğimiz nokta ve karşılaştığımız sosyal olgu içler acısı bir durumdur. Garabetten öte insanı, insanlığından utandıracak bir vaziyet almıştır. Her gün işlenen hunharca cinayetler, akıl almaz cinnet geçirme hadiselerindeki artış, aile içi şiddet, gençler arasında artan gayrı meşru ilişkiler, uyuşturucu ve bağımlılık yapan madde kullanımındaki artış, tecavüz ve vahşi cinayetler, sosyal çözülmenin başlıca belirtileridirler.

Ne yazık ki geçen süre içerisinde yaşadığımız bu tablo; İslam toplumunun sahip olduğu erdemli davranışlardan uzaklaştığımızı, kendi değerlerimizden soyutlandığımızı; korkunç ve vahim bir uçurumun kenarına sürüklendiğimizi net bir şekilde göstermektedir.

Bugün ülkemizde cumhuriyetin kurulmasından bu yana, seküler-pozitivist paradigma üzerine bina edilmiş anlayış, hedeflediği gibi dinin yapısal özünü ve dolayısıyla Müslümanların din algısını kendi istediği doğrultuda şekillendirmiştir. Ülke’nin çoğunluğunu oluşturan Müslüman kitlenin dini değerleri sosyal yaşamın her alanında ellerlinden alınmış, bu değerler adeta günlük yaşamdan soyutlanmış, dini ve dünyevi yaşamı arasına aşılmaz setler konmuştur.

En trajik olanı ise, Müslüman kitlenin ellerinden alınmış bu haklarının farkında olmamaları ve bu yönde herhangi bir talebi dillendirmemeleridir. Müslüman kesimin, Ülkemiz genelinde haklarını İmam hatip sorunu, başörtüsü ve katsayının çözümü gibi sorunlara el atarak isteklerini bunlarla sınırlandırmış olmaları ve bütünü bunlardan ibaret saymaları ise, Laik Cumhuriyet’in Müslümanlık algısını kendi istediği doğrultuda şekillendirmekte kısmen de olsa başarılı olduğunu ortaya koymuştur. Müslümanların, ülkenin sosyal yapısı ve siyasi yönetimi hususunda iradelerini Kur’anın arzuladığı bir yaşam doğrultusunda dillendirmemeleri bunun açık bir kanıtıdır.

Bu tablo, Kur’an merkezli bir hayat sisteminden uzaklaştığımızı, göstermektedir. Temelinde inanç ve ahlaki değerlerinden yoksun, batılı yaşamı ve batılılaşmayı ilke edinen eğitim sisteminin, çocuklarımızı ve gençlerimizi nasıl canavarlaştırdığını görmek açısından ibretle değerlendirilmesi gereken bir durumdur.

Ne yazık ki tarih boyunca Müslümanlar Kur’an’dan uzaklaştıkça rahat bir gün yüzü görmediler. Türkiye ve dünya Müslümanları Kuran’dan uzaklaştıkça somut bir şekilde sosyal yaşamının her alanında dağınıklığı, parçalanmışlığı, zulmü ve ayrışmayı yaşadılar.

Kur’an, Müslüman halklar için ruh dokusudur. İslam toplumu ilhamını ve hayat iksirini ondan alır. Ona bağlı yaşar, gönlü, kişiliği onun ikliminde nesvü nema bulur. Damarlara hayat veren oksijen misalidir. O, Rabbi’nden Müslümanlara uzanan kurtuluş ipidir. Yolunu kaybedenlerin ve şaşıranların tek yol göstericisi Kur’an-ı kerimdir. Kur’an’dan kopan Müslümanlar, sah damarı kesilmiş bir beden misalidir.

Bu gün toplum olarak ıstırabını çektiğimiz ve veryansın ettiğimiz toplumsal yozlaşmanın ve ahlaki çöküntünün tek çözüm adresi Kur’anın istediği bir yaşamı arzulamaktır. Çünkü O en müzmin dertlerin ve en acı sıkıntıların tek çözüm merciidir. Bunun dışında başka çözümler aramak beyhude bir arayıştan başka bir şey değildir. Toplumsal ifsada dur demek ve genç beyinlere hayat iksiri sunmak için dört elle Kur’an’a sarılmalıyız.


Ülkemizdeki Kur’an eğitimi Diyanet İşleri Başkanlığı bünyesinde sürdürülmektedir. Diyanet İşleri Başkanlığı bu faaliyetini sadece yılın iki ayında öğrencilerin rehavet döneminde “dostlar alıverişte görsün” misali göz boyama bir faaliyet olarak uygulanmaktadır. Çocuk bu faaliyete Kur’anı anlama ve kavramadan tamamen bigânedir.

Milli Eğitim ise; Kur’ani Kerim eğitimi ve öğretimi faaliyetinin tamamen dışındadır. Laik eğitim sisteminde çocuklarımıza verilmekte olan din kültürü ve ahlak bilgisi dersi Kur’an’dan uzak, hatta Kur’an’ı sosyal hayattan soyutlayan bir anlayışı telkin etmektedir. Kur’anın öğrettiği din anlayışı ile seküler eğitim sisteminin enjekte ettiği din anlayışı birbiri ile tamamen zıttır. Bu da çocuklarımızın zihinsel çelişki içerisinde olmasına sebebiyet vermektedir. Bu yanlış eğitim anlayışı müslüman çocuklarımızın sağlan din anlayışını saptırmanın kaynağını oluşturmaktadır.

Toplumun ve geleceğimizin teminatı olan çocuklarımızın ve gençlerimizin temel Kur’ani ilkeler ve dini öğretiler doğrultusunda eğitim ve öğretim görmeleri zorunludur. Toplumu oluşturan sosyal dokunun sağlam temellere oturtulması için; yüz yılı aşkın bir zamandır uygulanmakta olan seküler laik eğitim sisteminden vazgeçilmelidir.

Çocuklarımız emanettir, emanetleri iyi korumalıyız. Çocuklarımızı kaybedersek ülkemiz ve dünya kaybeder, çocuklarımızın iyi yetişmesi ülkemiz ve dünyanın iyiliğine olacaktır. Bu bağlamda Müslüman toplumun temelini teşkil eden Kur’an-ı merkeze alan bir eğitim sistemi uygulanmalıdır. Müslüman halkımızın yıllarca ıstırabının çektiği, elem ve sıkıntının eksik olmadığı ahlaki çöküntü ve yozlaşmanın önünü almak için Kur’an eğitimini arzulamaktan başka bir çaremiz bulunmamaktadır.

Değişen ve dönüşen yenidünya şekillenmesinde Müslüman halkların en büyük arzusu ve hedefi Kur’ani bir yaşam olmalıdır. Ülkemizde de cuntacı anayasanın değişim ve yenileme sürecinde Müslüman halkımız anayasal taleplerinde, Kur’an eğitimini eğitim sistemin merkezine alan bir istekle güçlü bir şekilde dillendirmelidirler. Bunu her zaman ve zeminde öncelikli ve hayati bir mesele olarak görmelidir. Ülkemizde öncelikli olarak zorunlu hale getirilen okul öncesi çağdan başlamak üzere, eğitim ve öğretimin her kademesinde “KUR’AN EĞİTİMİ” zorunlu hale getirilmelidir.

Bizler İmam Hatip Mezunları Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği olarak; Dinin bize yüklediği manevi sorumluluk gereği bu arzu ve isteğimizi Müslüman halkımızla paylaşır, her Müslüman ferdin bu isteği dillendirmesini dini bir gereklilik olarak görüyoruz. Başta duyarlı sivil toplum kuruluşları olmak üzere, tüm halkımızı Siyasiler, TBMM anayasa Hazırlama Komisyonu ve Milli Eğitim Bakanlığına “KUR’AN-İ KERİMİN OKULLARDA ZORUNLU DERS” olarak okutulması için faks, mail ve dilekçelerle baskı oluşturmalıdırlar.

Unutulmamalıdır ki; hiçbir istek ve ihtiyaç talep edilmeden kendiliğinden verilmez. Müslümanlar İslam inancının gereği olarak; İnançlarını yaşamak için bu yolda mücadele etmek, sıkıntıları göğüslemek ve sonuç alıncaya kadar çabalamakla sorumludurlar.

Aksi takdirde gelecek nesillerimize karşı manevi bir sorumluluk taşıyacağımız ve ahirete hesaba çekileceğimiz unutulmamalıdır.15.12.2011

İmam Hatip Mezunları Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği Başkanı*

Haber Ara