Dolar

34,9466

Euro

36,7211

Altın

2.977,22

Bist

10.125,46

'O sözü söylemem büyük bir hataydı'

Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, “Ben cumhurbaşkanının geri gönderme gerekçesini sevinçle karşıladım. Sandım ki vekiller de ‘bunun kapağını bir daha açmayalım’ derler diye düşündüm” dedi.

14 Yıl Önce Güncellendi

2011-12-14 14:02:36

'O sözü söylemem büyük bir hataydı'
Arınç, katıldığı canlı yayında gündemdeki konuları değerlendirdi. Arınç, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın sağlık durumuyla ilgili bir soru üzerine,''Bizim de aldığımız haberler, Sayın Başbakanımızın sağlığının gayet iyi olduğunu gösteriyor. İnşallah öyledir. Allah'tan sağlık ve afiyet diliyoruz hem ona hem tüm hastalarımıza. Dün biliyorsunuz Balkanlardan gelen heyetle görüştü. Romanya Devlet Başkanını kabul etmişti. Bugün sanıyorum akşam saatlerinde Ankara'ya gelecekler. Yarın 1 Aralık'ta olması düşünülen ama ertelenen YAŞ'ın kış toplantısına başkanlık edecek. Cuma günü de saat 14.00'te kısmet olursa Bakanlar Kurulumuza başkanlık edecek'' diye konuştu.

Başbakan Yardımcısı Arınç, Başbakan Erdoğan'ın geçirdiği ameliyat sonrası İstanbul'da yaptığı görüşmede, Başbakan Erdoğan'ın, ''Pazartesi günü Bakanlar Kurulu toplantısıyla başlamak istiyorum'' temennisini dile getirdiğini anlatarak, ''Ama kısmet olmadı. Biz daha çok dinlenmesini ve inşallah daha iyi sağlıkla çalışmalarına başlamasını arzu ettik. Ama umuyorum yarından itibaren Ankara'daki mesaisine başlayacak'' dedi.

Arınç'ın açıklamalarından dikkat çeken bölümler şöyle:

ŞİKE YASASI

-İlk çıktığında hangi maddesinde ne var detaylı bakmadım.

-Kanunun ne zaman uygulanacağı akla geldi bazı isimleri televizyona çıkıp demeçler verdi, gözaltılar oldu, tutuklamalar oldu.

-Ben 3 Ekim’de bu konuda ilk konuşmayı yapan kişiyim. Bana bir gazeteci ‘Kanunun değiştirilmesi düşünülüyor. Ne diyorsunuz?’ diyorlar. ‘Şahsen etik bulmam’ diyorum.

-Daha sonra Başbakanımız da ‘Bu kanun yeni çıktı, bu da nerden çıktı’ dercesine beyanda bulunuyor.

-Daha sonra bana yine soruldu. ‘Bu kanun çıktığında alkışlıyorlardı. Ben değişmesini etik bulmam’ diyorum.

-3 Aralık’ta bana Cumhurbaşkanı’nın veto ettiği soruldu. Olumlu bulduğumu söylüyorum, tekrar Meclis’e gelmesine cesaret edilmeyeceğini söylüyorum.

Cumhurbaşkanı’nın gerekçesi orantısızlık.

-Meclis caydırıcılık prensibini yeniden gözden geçirip göndermeliydi. Ama siyasi irade aynen geri gönderdi.

-Ben hala endişelerimi muhafaza ediyorum.

-O zaman alkışlarla kabul edilen kanun şimdi tu kaka ediliyorsa şimdi caydırıcı unsurları göze almamız lazım.

'VEKİLLER NEDEN CESARET ETTİ?'

-Sonuna kadar arkasındayız diyen CHP’nin 10’da biri oy kullanmış. 10’da 9’u oy kullanmamış.

-MHP’nin 52 vekilinin 12-13 kişi oy kullanmış.

-AK Parti’nin Grup Başkanvekillerinin sözüne uygun hareket etmişler neredeyse 240 vekil oy kullanmış.

-Grup Başkanvekili imza atmışsa Başbakan’ı ve grubu temsilen imza atmış demektir.

-AK Partili vekiller Grup Başkanvekilinin imzasına sadık kalırlar. Fikirlerini söylerler ama grup kararına uyarlar.

'TEK BİR YANLIŞIM VAR'
-Tek bir yanlışım var. O da büyük bir yanlış. Kendimi affedemiyorum o konuda.

-Benim bu kanunu bir daha getirmeye cesaret edemezler lafım affedilemez bir hata

-Ben Meclis’i Anayasa Mahkemesi ve Sezer’e karşı savundum.

-Ben cumhurbaşkanının geri gönderme gerekçesini sevinçle karşıladım.

-Sandım ki vekiller de ‘bunun kapağını bir daha açmayalım’ derler diye düşündüm.

-Benim şunu bilmem gerekirdi ki her sebeple bir yasama düzenlemesi yapılabilir.

-Yasama yetkisini kullanırken Meclis bunu dengeleyecek.

-Sevinçle ‘Bir daha Meclis’ten geçmez’ dememeliydim.

-Neler gördüm, bu Meclis’ten bir daha gelir ve geçeri aklıma getirseydim de o cümleyi kullanmasaydım.

-O süreçte Başbakan’la bu konuyu hiç konuşmadım.

Ntvmsnbc

Haber Ara