Filtresiz çalıştırılan termik santraller için savcıları göreve davet etti
Hava kirliliği ile ilgili olarak bir yazı kaleme alan Doğa Savaşçıları Derneği Bölge Temsilcisi Çevreci Poyraz Poyrazoğlu, filtresiz çalıştırılan termik santral konusunda savcıları göreve davet etti.
Poyrazoğlu yaptığı değerlendirmede, "En kuts
14 Yıl Önce Güncellendi
2011-12-10 11:29:46
Poyrazoğlu yaptığı değerlendirmede, "En kutsal hak, yaşama hakkıdır. 25 yıldır yaşama hakkımız gasp ediliyor. Termik santrallerin zehir kusmasıyla ilgili olarak, yıllardır yazılı ve görsel basına açıklamalarda bulunuyorum. Çok önemli toplantılara katılıp, insanlık onurumuzun hiçe sayıldığını yetkili yetkisiz her kesime anlatıyorum. Yetkililerin yerin altındaki kömürü ve üretilecek enerjiyi düşündüklerini, bölgedeki insanlarımızın ve canlıların varlıklarından haberdar olmadıklarından söz ediyorum. Devletimizin Anayasamızın 56. Maddesini bizzat ihlal ettiğini dile getiriyorum. Bilim adamlarının toplu ölümler olacak diye feryat ettiklerine dair raporlardan örnekler veriyorum." dedi.
Poyrazoğlu, "Bilindiği gibi 1994 tarihinde Afşin-Elbistan A Termik Santrali özelleştirme kapsamında Erg-Verbund şirketine verildi, sonra da iptal edildi. Şirkette dava açtı ve 2009 yılında davayı kazandı. Santral yasal olarak şirkette, fakat fiili olarak devlet tarafından işletiliyor, yani büyük bir çıkmaz içindeler. " İfadesini kullandı. Poyrazoğlu şöyle devam etti: "100'ü aşkın açıklamalarıma rağmen, ne acı ki; Yazın hava kirliliği yoktur denilmektedir. Santrallerden atmosfere radyoaktif, kimyasal ve katı atıklar atılmaktadır. Radyoaktif ve kimyasal gazlar yılın 12 ayında bölgemizi, hatta Çukurova ve Antakya Amik ovasını dahi tehdit etmektedir. Bunları ben değil, konunun uzmanları onlarca profesör, bilim adamları ve de kurum raporları söylüyorlar. Örneğin atmosferdeki SO2(Kükürt dioksit) 150 mg/m3 olması gerekirken, EÜAŞ'ın hazırlattığı rapora göre 2.000–15.000mg/metreküp arasındadır. Bu ne demek biliyor musunuz? Kanser yapan bu gazlar olması gerekenden 13–100 kat daha fazladır. Bilim adamları radyasyon miktarının şu anki Çernobil'in 100 katı olduğunu açıkladı.Bu açıklamaların ve raporların birer nüshası bende var. Eski bir sağlık grup başkanımızın açıklamalarına göre ise; Türkiye ortalamasının 20 katı daha fazla hastalıklar ve ölümler vardır. Yerel basınımızda günde 3 bin civarında hastaya poliklinik hizmeti verildiğine dair haberleri yayınladı. Bu da Türkiye ortalamasına göre olması gereken yıllık hasta sayımızın 50 bin civarında olması gerekirken 1 milyon civarında olduğu anlamına gelmektedir ki, 20 kat daha fazla hasta oluyoruz ve de ölüyoruz. Bu ölümlerin yüzde 70'i ise kanser, solunum yetmezliği, kalp krizi gibi kirliliğe bağlı ölümlerdir. Kış mevsiminde görülen kirlilik ise daha çok partikül madde dediğimiz katı atıklara bağlı kirliliktir. Bir üst yetkilinin ifadesiyle 60–160mg/metreküp arasında olması gereken bu değerde 3 binler civarındadır.
Demek ki havaya atılan partikül madde miktarı da olması gerekenden 20 kat daha fazladır. Bölgemizdeki kirlilik; yüzde 90 Termik Santrallerden, yüzde 10'u ise şehir içi yakıtlardan kaynaklanmaktadır. Çünkü 2 Termik Santralde tüketilen yıllık kömür miktarı 36 milyon ton, tüm kuzey ilçelerinde tüketilen şehir içi yakıt miktarı ise 277 bin tondur. Arada 130 kat fark vardır. Doğalgazın gelmesi önemlidir, ancak çok iyi bilinmeli ki; Doğalgaz Santralden kaynaklanan kirliliği önlemez, sadece şehir içi katı yakıtlardan kaynaklanan kirliliği önler. Doğalgaz gelirse hava kirliliği biter gibisinden açıklamalar ise cehaletten kaynaklanmaktadır. Sonuç itibarıyla termik santraller faaliyette olduğu müddetçe hava kirliliği asla önlenemez, ancak azaltılabilir. Önemli bir hususta; A ve B Termik Santralleri yasalar ayaklar altına alınarak, bölge halkı insan yerine konulmayarak faaliyetlerine devam ettirilmektedir. Onun için savcılarımızı göreve çağırıyorum? Lütfen ruhsatı olmayan A Termik Santralini, ÇED raporuna aykırı olarak çalışan B Termik santralini kapatınız."
SON VİDEO HABER
Haber Ara