Bahçeli: Türkiye tesir altında
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, Türkiye'nin kriz ve kaosla baskılanmış ülkelerin hemen yanı başında ve doğrudan tesir alanında olduğunu belirterek, ''İflasla yüze yüze kalan Yunanistan'ı, ekonomik yıkımın darbesini ağır bir şekilde alan İtalya takip etti ve AB, kurumsal olarak tartışmalı bir eşiğe dayandı'' dedi.
14 Yıl Önce Güncellendi
2011-12-08 22:00:03
Bahçeli, TBMM Genel Kurulunda, 2012 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı üzerinde partisinin görüşlerini açıklarken, 10. yılına giren Adalet ve Kalkınma Partisi hükümetlerinin 10. bütçesinin müzakere edildiğini anımsattı. Bütçe sayısının bile iktidar partisi tarafından dillendirilen vaatlerin yerine getirilmesi ve verilen sözlerin tutulması için ne kadar geniş bir zaman aralığının var olduğunu ortaya koyacağını savunan Bahçeli, rahatsızlığı nedeniyle bütçe görüşmelerinde bulunamayan Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'a ''acil şifa'' dileğinde bulundu.
Parlamenter demokrasilerde bütçelerin çok önemli ve hayati bir özelliği bulunduğunu belirten Bahçeli, bütçeye bakarak, hükümetlerin hangi hedeflere odaklandığının anlaşılabileceğini söyledi.
''Ne var ki tıpkı öncekilerde olduğu gibi 2012 Bütçesi'nin de gerek muhteviyatı gerekse de amaçları yönünden umut verici olmaktan çok uzak olduğunu itiraf etmek lazımdır'' ifadesini kullanan Bahçeli, şöyle devam etti:
''AKP'nin bütçeye bakışı, bütçe sürecini sıradanlaştırması, heyecanını ve iş yapma hevesini kaybetmesi karşı karşıya olduğumuz sorunların başlıcaları olmuştur. Bu haliyle çok gergin ve hassas bir dönemde hazırlanan 2012 Yılı Merkezi Yönetim Bütçesi'nin, beklentileri karşılamasının ve beliren ihtiyaçları gidermesinin çok zor olduğunu söylemek isterim. 2012 Bütçe sürecinde, çok talihsiz ve elem verici hadiselerle karşılaştık ve milletçe birçok acıya muhatap kaldık. Özellikle bölücü terör saldırıları ve deprem felaketi nedeniyle canımız yanmış ve ciddi düzeyde kaybımız olmuştur. Kış aylarını, soğuk günleri yaşadığımız şu zaman diliminde; Van depreminin vahim sonuçlarını, içimizi sızlatan yıkımını ve yol açtığı feryatları duymak ve hissetmek hepimizin ve en başta da Hükümetin bir vazifesidir. Ancak bugüne kadar depremle mücadelede açığa çıkan zafiyetin, acziyetin ve karmaşanın hazırlayıcısı ve sorumluluğu da hiç şüphesiz AKP Hükümetindedir.''
2012 Yılı Bütçe Kanunu Tasarısının, hem Türkiye'de hem de komşu coğrafyalarda yaşanılan sorunların ve tehlikeli gidişatın üst üste çakıştığı bir dönemde görüşüldüğüne dikkati çeken Bahçeli, küresel ekonomideki yangının, AB üyesi bazı ülkelerdeki ekonomik gerilimin, bunların sosyal ve siyasal sistemlerindeki tıkanıkların da bu sürece paralel gittiğini anlattı.
''Neresinden bakarsak bakalım bölgesel ve küresel dinamiklerin kritik ve engebelerle dolu bir güzergahta ilerlediğini rahatlıkla söyleyebiliriz'' diyen Bahçeli, sözlerini şöyle sürdürdü:
''AKP Hükümeti bu ortamda siyasi, ekonomik ve dış politikalarına yön vermeye çalışmakta, girdiği sancılı ilişkiler ağında bir denge kurmaya çabalamaktadır. Niyeti ve sahip olduğu bulanık zihniyeti iktidara sürekli olarak ayak bağı olmakta fırsat olarak gördüğü ne varsa bir süre sonra kriz, açmaz ve tehlike halinde milletimize fatura edilmektedir.
Gerek ülkemizin gerekse de Dünya'nın deneyimlerinden çıkardığımız dersler, ekonomik problemlerin siyasal, sosyal ve ahlaki sorunlara kapı araladığı gerçeğidir. Bunu görmeden, bu tespiti yapmadan, bu doğru orantının altını çizmeden söyleyeceğimiz sözlerin bir hükmü ve inandırıcılığı doğal olarak olmayacaktır. Birçok ülkede belirli aralıklarla tekerrür eden önce ekonomik kriz, arkasından siyasal kaos ve en nihayetinde toplumsal bunalım kısır döngüsü her şeyden önce demokrasinin yayılmasında ve taban tutmasında en büyük engellerdendir. Bu itibarla dengeli, eşitlik temeline dayalı, adil, sosyal ve ekonomik gelişmenin, toplumsal istikrar için vazgeçilmez bir önem taşıdığı hepinizin hak vereceği bir husustur. Dış tesir ve tahriklere karşı psikolojik olarak hazırlıklı, milli ve manevi güvenlik duvarlarını pusuda bekleyen mihrakların muvaffak olamayacağı şekilde yükseltmiş milletler için elbette kaygı duyulacak bir durum yoktur ve tarih bunun sayısız misalleriyle doludur.''
-AB ülkelerindeki ekonomik kriz-
Türkiye'nin etrafının ''ateş çemberine'' alındığını ifade eden Bahçeli, ''Avrupa ülkelerinde ekonomik kriz, yakın coğrafyalardaki halk hareketleri Türkiye;nin hiç olmadığı kadar tehditlerle burun buruna olduğunu göstermektedir'' dedi.
''En büyük ticaret ortağımız olan ve yabancı sermayenin en fazla geldiği AB, bugün ekonomik, sosyal ve siyasal problemlerle boğuşmaktadır'' ifadesini kullanan Bahçeli, ''seçilmiş siyasi yönetimlerin borç krizinin neden olduğu dalganın altında kaldığını ve uzaktan kumandalı hükümetlerin ardı ardına kurulduğunu'' ileri sürdü.
''İflasla yüze yüze kalan Yunanistan'ı, ekonomik yıkımın darbesini ağır bir şekilde alan İtalya'nın takip ettiğini ve AB'nin kurumsal olarak tartışmalı bir eşiğe dayandığını'' anlatan Bahçeli, şöyle konuştu:
''Başlayan ekonomik kriz siyasal etkilerini gecikmeksizin göstermiş ve az önce vurguladığım döngü bir kez daha vasat bulmuştur. Açıktır ki AB'nin merkez yapılanması dışında tansiyon gittikçe artmakta, ekonomideki kara delikler sosyal kesimlerin hayat standartlarını cepheden vurmaktadır. Yunanistan'da olduğu gibi demokrasi dışı arayışlar bile başını kaldırmış ve kendisini hatırlatmıştır. Atina'dan Roma'ya kadar yaşanılan travmanın özü ve esası aslında bu şekildedir. Ekonomik krizler, gelir dağılımındaki facia düzeyindeki adaletsizlikler, jeopolitik fay hatlarının çatlamasına, güç kayıplarına ve toplumsal kaynamalara sebep olmaktadır. Sokaklar, küresel kapitalizmin tek taraflı ve insanı dışlayan mekanizmasına itirazlarla dolup taşmaktadır. Ahlaktan yoksun, sosyal kaygıları istenilen boyutta gözetmeyen ekonomik kurum ve kurallar bütünü, geniş halk kesimleri tarafından eleştirilmekte ve yeni arayışlar varlığını göstermektedir.
Tıpkı ülkemizde de olduğu gibi bir tarafta servet ve gelirin toplandığı mutlu azınlık, diğer tarafta sefaletin ve yoksulluğun kol gezdiği mahkum çoğunluk arasında ciddiye ve dikkate alınması gereken bir karşıtlık devamlı tahkim edilmektedir. Elbette ne inancımız ne de taşıdığımız insanlık idealleri gereğince böyle bir çelişkiye onay vermemiz ve sıradan kabul etmemiz söz konusu değildir.''
-''Riskler yüksek düzeyde seyretmeye...''-
İletişim ve ulaşım teknolojilerindeki gelişmenin farkındalık düzeyini arttırdığına, ilgi ve merak seviyesinin bir hayli fazlalaştırdığına dikkati çeken Bahçeli, bu nedenle, haksızlıklar, adaletsizlikler ve kuralsızlıkların dünyanın her köşesine anında yayıldığını söyledi.
Ekonomik sorunlara ve gelirin belirli ellerde toplanmasına yönelik bir dip dalgasının, mesafe aldığını ve Dünya'yı hızla bir karmaşanın içine sürüklediğini belirten Bahçeli, daha çok kar elde etme üzerine kurulan ekonomik düzenin tökezlemesi ve çıkmaza girmesinin sosyal kesimleri katlanılamaz maliyetlere ve trajedilere sevk ettiğini ifade etti. Bahçeli, şunları söyledi:
''Bundan kaynaklı travmalar siyasal sistemleri, yönetimleri ileri düzeyde tehdit etmektedir. Yunanistan'da başlayan çözülmeyi, sıçradığı yerleri ve Dünya'nın değişik ülkelerindeki protestoları bu haliyle iyi okumak ve gerekli sonuçları çıkarmak gerekmektedir. Elbette yaşanılanların kaynağı ekonomik kriz olmakla birlikte gelişme seyri ve ilerleyiş şekli sosyal ve siyasal niteliklidir.
Banka ve şirket kurtarmaları biçim ve kılık değiştirmiş, artık iş devletlerin kurtarılmasına kadar gelmiştir. Küresel ekonomik sistemin büyük oyuncularının düşüncesizliklerini, israflarını, utanmazlıklarını, sahtekarlıklarını ve kabalıklarını hiçbir suçu günahı olmayan insanlar bugün geldiğimiz bu aşamada sineye çekmemektedir. Toplumsal direnç ve tepki dalga dalga yayılmakta ve hiçbir ülkenin emniyette olmadığını ispatlamaktadır. Bugün ekonomik sorunlardan dolayı AB'nin geleceğine ve devamlılığına umutsuz ve olumsuz bakılıyorsa bunu en başta, ülke olarak biz dikkatle irdelemeli ve üzerinde durmalıyız. Borçların sürdürülebilirliği ve ekonomik yavaşlama ile ilgili kötümser gelişmeler küresel dengesizliklerin ve risklerin yüksek düzeyde seyretmeye devam ettiğini açıkça göstermektedir.
Dikkatlerinizi çekmek isterim ki Avrupa'daki çalkantıların, Türkiye ekonomisini başta sermaye hareketleri olmak üzere reel sektörün daralması yoluyla olumsuz yönde etkilemesi kaçınılmazdır. Geleneksel ihraç pazarımız olan AB'deki kriz, ihracat potansiyelimizi tehlikeye düşürecek bir risk taşımaktadır. Diğer ihracat pazarlarımız olan Ortadoğu ve komşularımızda yaşanan olaylar nedeniyle ihracatımızı bu bölgelere kaydırmak da tabiatıyla zor olacaktır.
Üzülerek söylemeliyim ki, Türkiye kriz ve kaosla baskılanmış ülkelerin hemen yanı başında ve doğrudan tesir alanındadır. AKP Hükümeti'nin vizyonsuzluğu ve meselelere kasti aşan yanlış yaklaşımı beka düzeyinde problemlere davetiye çıkaracak ve bunun vebali de elbette iktidarın omuzlarında olacaktır.''
AA
SON VİDEO HABER
Haber Ara