Katliam öncesi İnönü tasfiyesi
Katliam öncesinde İnönü nasıl tasfiye edildi? Oral Çalışlar yazdı...
14 Yıl Önce Güncellendi
2011-12-07 18:40:21
Radikal’deki yazımda İsmet İnönü’nün 25 Ekim 1937’de Atatürk tarafından başbakanlıktan alınmasından söz etmiştim. Aslında o tarih resmen Celal Bayar’ın onun yerine atanmasının tarihi. Asıl tarih ise 18 Eylül gecesi. O gece Atatürk’le berabere trenle İstanbul’a giden İnönü, o gece görevden alındığını öğrenir. Atatürk kendisine hasta ve yorgun olduğu için dinlenmesini tavsiye eder.
İnönü’nün tam Dersim Harekâtı’nın birinci aşamasının ardından ve her şeyin yoluna girmiş gibi gözüktüğü anda görevden alınıp yerine Celal Bayar’ın getirilmesinin nedenlerini şimdiye kadar anlamadık. Genellikle Atatürk’ün son dönemde sinirli bir hale geldiği için İnönü ile aralarının bozulduğu söylenir ve bu gerginlik içinde görevden alma olayının gerçekleştiği iddia edilir.
İnandırıcı olmayan bu psikolojik gerekçe bugüne kadar böyle söylenegeldi. Ama kafalarımızdaki şüphe de hep bir yerde durdu. Dersim tartışmaları yeniden başlayınca, bu mesele de yeniden gündeme geldi.
Geçenlerde Cemil Koçak, Hakan Erdem ve Mehmet Alkan’ın AHaber’de sundukları ‘Eski Defterler’de Dersim tartışılırken, program konuğu Mimar Sinan Üniversitesi öğretim üyesi Şükrü Aslan bu görevden almayı aydınlatabilecek ilginç bir anıya işaret etti.
***
Cüneyt Arcayürek’in ‘Büyüklere Masallar, Küçüklere Gerçekler (8)’ başlıklı kitabında yer alan bir anıya dikkat çekti Şükrü Aslan. Söz konusu bilgiye göre, Arcayürek, Demirel’in Bayar’dan dinlediği bir anıyı naklediyor: “Atatürk ve Mareşal Çakmak oturmuş, konuşmuşlar. Tunceli’yi temizlemek lazım geldiğine karar vermişler. İnönü’nün temizlik yapmaya fazla istekli olmadığını bildiklerinden, Celal Bayar’a sormuşlar; ‘yapar mısın?’ Celal bey bize anlattıydı. ‘Yaparım’ demiş. Girişmişler. İsmet Paşa’da bir parça Kürt kanı vardı. Erdal bey de bir iki kez ‘Bizde biraz Kürt kanı vardır’ dedi.” (Bilgi Yay., s. 81)
Demirel’in aktardığı bu anı, meseleyi bana göre tamamen aydınlatıyor ve diğer bildiklerimizle de örtüştüğünde bir anlam kazanıyor.
Belgeleri karıştırırken, İnönü’nün başbakanlıktan ayrılmadan önce Meclis’te yaptığı bir Dersim konuşmasına rastlamış ve bir yazımda o konuşmadan bir bölümü aktarmıştım. O konuşmayı Celal Bayar’ın verdiği bilgiler ışığında yeniden okudum.
İnönü’nün başbakanlıktan izne ayrılmak zorunda kaldığı tarih resmen 20 Eylül. Meclis’teki konuşması ise 18 Eylül 1937 tarihli.
“Arkadaşlar, (...) Şimdi size, Tuncelindeki vaziyetin bu günkü halini arzetmek isterim.
Cumhuriyetin imar ve ıslah programına muhalefet eden, nüfusları az olmakla beraber, altı aşirettir. Bugün bu altı aşiretten müşevvik ve sergerde ne kadar adamlar varsa bunlar reislerile beraber faaliyet imkânından tamamen mahrum bırakılmışlardır. Altı aşiretten birinin reisleri imha edilmiş ve diğerlerinin reislerinin hepsi yakalanmış, adalete teslim edilmittir... Cumhuriyet ordusu, ve zabıtası, bu hadise esnasında yaptığı takiblerde, hurafa olarak zihinlerde yerleşen ne kadar uçurum halinde dere ve ne kadar çıkılmaz dağ varsa, hepsini Ankara sokakları gibi baştan başa geçmişlerdir.”
İnönü, konuşmasını, ‘sorun çözüldü’ anlamına gelecek bir şekilde sürdürür:
“Arkadaşlar; mukavemet vaziyetini bertaraf ettikten sonra halkının refah ve serbestisi için takib edilen programa devam ediyoruz.”
Kısacası, İnönü, Meclis konuşmasında, “Dersim konusu halledilmiştir, artık üzerine varılacak bir şey kalmamıştır” demek istiyor.
***
Celal Bayar’ın başbakanlığa getirilmesinde gözetilen hedefin Dersim’deki harekâtın sürdürülmesi olduğunun bizzat Bayar’dan aktarılmasının ışığında baktığımızda, İnönü’nün bu konuşması yeniden anlam kazanıyor.
İnönü’nün belirttiği gibi, Seyit Rıza ve oğulları yakalanmış, 1937 harekâtı tamamlanmış, onun ifadesiyle “Dersim ele geçirilmişti.”
Şu noktayı da dikkatten kaçırmayalım: İnönü 20 Eylül’de görevden alınmış, Seyit Rıza ve arkadaşları ise 15 Kasım’da idam edilmiştir.
Birkaç gün sonra bölgeye incelemelerde bulunmaya giden Atatürk, Fevzi Çakmak ve Celal Bayar, o dönemin müfettiş raporlarında da anlatıldığı gibi, köklü bir asimilasyon ve tedip hareketinin gerekli olduğu inancı içindeydiler. Köyler, kasabalar yok edilecek, bir büyük sürgün hazırlanacaktı.
Asıl katliam, Bayar’ın Başbakanlık günlerinde gerçekleştirilecekti.
***
İnönü, Meclis’te yaptığı konuşmada, askerin zayiatını ve öldürülen Dersimlilerin sayılarını açıklıyor: “Bir subay, 28 er şehit. İsyana iştirak edenlerden 265 maktul (ölü), 27 yakalanmış ve müsademe (çatışma) esnasında 849 kişi teslim olmuştur.”
Başbakan Erdoğan’ın verdiği rakamlar ise, harekâtın 1938’de tamamlanmasından sonrasına ilişkin bilgi veren nitelikte. Bu rakamlar, 11 binden fazla Dersimlinin öldürüldüğünü, 13 binden fazlasının da sürgüne gönderildiğini ortaya koyuyor. Katliamın gerçek boyutlarının bundan çok daha geniş olduğu açıkça ortada.
Bu bağlamda ilginç olan nokta, İnönü’nün tasfiyesi ve Bayar’ın Başbakan yapılmasıyla yeni bir döneme geçilmiş olması. Buna bizzat karar verenin Atatürk olduğu da bir tarihsel gerçek.
SON VİDEO HABER
Haber Ara