Dolar

34,9466

Euro

36,7211

Altın

2.977,22

Bist

10.125,46

Başbakanlık, Millî DNA Veri Bankası Kanunu Tasarısı'nı iade etti

Adalet Bakanlığı tarafından 2007 yılında hazırlanan "DNA Verileri ve Millî DNA Veri Bankası Kanunu Tasarısı", Başbakanlık tarafından 2008 yılında iade edildi. Bakanlık, tasarıyı görüşleri alınmak üzere ilgili kurum ve kuruluşlara tekrar gönderdi. Anc

14 Yıl Önce Güncellendi

2011-12-04 11:41:38

Başbakanlık, Millî DNA Veri Bankası Kanunu Tasarısı'nı iade etti
Adalet Bakanlığı tarafından 2007 yılında hazırlanan "DNA Verileri ve Millî DNA Veri Bankası Kanunu Tasarısı", Başbakanlık tarafından 2008 yılında iade edildi. Bakanlık, tasarıyı görüşleri alınmak üzere ilgili kurum ve kuruluşlara tekrar gönderdi. Ancak tasarı, aradan 4 yıl geçmesine rağmen Başbakanlık'a sunulamadı.
        Tasarıda, "5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 75 ve devamı maddeleri ile getirilen, bir suça ilişkin delil elde etmek amacıyla şüpheli, sanık veya mağdurun vücudundan kan veya benzeri biyolojik örneklerle saç, tükürük, tırnak gibi örnek alınması ve bu örnekler üzerinde genetik incelemeler yapılabilmesine ve bu inceleme sonucu elde edilen verilerin kişisel veri niteliğini taşımasına ilişkin yeni düzenlemeler ile günümüzün gelişen teknolojisi karşısında kişi temel hak ve özgürlüklerinin korunması yönünde oluşan hassasiyetler çerçevesinde, ülkemizde millî bir DNA veri bankası oluşturulması ve burada saklanacak verilerin korunması amacına yönelik hükümlere" yer verildi.
        DNA Verileri ve Millî DNA Veri Bankası Kanunu Tasarısı 4 Mayıs 2007 tarihinde sevk edildi. 3 Ekim 2007 tarihinde yenilenen tasarı, 14 Nisan 2008 tarihinde Başbakanlık'tan iade edildi. Adalet Bakanlığı ise tasarıyı tekrar görüşe sundu. Kanun, kimlik tespiti veya adli amaçla DNA örneklerinin alınması, analiz yapılması, verilerin saklanması, verilerden yararlanılması ile Türkiye Milli DNA Veri Bankası'nın kuruluş ve görevlerine ilişkin esas ve usulleri düzenliyor. Bu kanun hükümleri, tıbbî etik kuralları çerçevesinde bir hastalığın teşhis ve tedavisi ile bilimsel araştırma ve deney amacıyla yapılan DNA analizleri hakkında uygulanamayacak. Kanunda ve diğer kanunlarda öngörülen esas ve usullere uygun olarak ve ancak meşru amaçlarla ilgili kişinin açık rızasıyla da DNA analizi yapılabilecek.
        DNA analizi ise 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nda belirlenen esas ve usuller çerçevesinde vücuttan, bir suç sebebiyle olay yerinden, kim olduğunu tespit etmek amacıyla, hukuki ve fiili sebeplerle kimliği tespit edilemeyen kişiler ile vücut parçalarından ve ölmüş kişilerden, görevleri sebebiyle hayati risk taşıyanlardan, gönüllü kişilerden alınan biyolojik örnekler üzerinde yapılabilecek. DNA analizi yapılmak üzere laboratuvara gönderilen biyolojik örneklerin kime ait olduğu, analizi yapacak olan görevlilerden kodlanmak suretiyle gizli tutulacak. DNA analizi yapmaya Adli Tıp Kurumu, Jandarma Genel Komutanlığı Kriminal Daire Başkanlığı ve Emniyet Genel Müdürlüğü Kriminal Polis Laboratuvarları Dairesi Başkanlığı yetkili olacak. Ancak Sağlık Bakanlığı, bankanın görüşünü almak suretiyle, diğer gerçek ve tüzel kişilere ait olan laboratuvarlarda da bu kanun hükümlerine göre DNA analizi yapılmasına izin verebilecek. DNA analizi yapacak gerçek ve tüzel kişilere ait olan laboratuvarlarda uyulması gerekli esas ve usuller yönetmelikte gösterilecek.

GÖNÜLLÜ PROFİLLERİN SİLİNMESİNİ İSTEYEBİLECEK
        DNA analizine tabi tutulan kişi, analizi yapan kurumdan veya laboratuvardan yapılan işlemin sonuçları hakkında bilgi almak, bunlara ilişkin kayıtların düzeltilmesini veya güncelleştirilmesini istemek hakkına sahip olacak. Bu istem yazılı olarak yapılacak. Banka bünyesinde kayıtlı olan DNA profillerinden ancak, bir soruşturma, kovuşturma veya özel hukuk uyuşmazlığında gerçeğin ortaya çıkarılabilmesi veya kimlik tespiti amacıyla yararlanılabilecek.
Gönüllü kişi kendisinden örnek alınmadan önce, bu örnekler üzerinde ne türlü işlemler yapılacağı, nerede ve ne şekilde saklanıp kullanılacağı, kimlere aktarılabileceği konusunda aydınlatılır, hakları anlatılır ve bu husus tutanakla tespit olunacak. Gönüllünün yapılacak işlemin hukukî anlam ve sonucunu algılayabilecek durumda olmaması hâlinde, kanunî temsilcisinin onayı alınacak. Kanunî temsilcisinin olmaması veya tespit edilememesi durumunda hâkim kararı aranacak. Gönüllü, kendisine ait profillerin silinmesini isteyebileceği gibi, kendisinden elde edilen profillerin kullanılmasından ve saklanmasından da her zaman vazgeçebilecek. Bu işlem en geç 15 gün içinde yapılacak.
        Biyolojik örneklerden elde edilen izolatlar ve bunlardan elde edilen bilgiler, Ceza Muhakemesi Kanununun 80'inci maddesinin ikinci fıkrası kapsamına girmesi halinde derhal yok edilir. Ceza veya güvenlik tedbirine mahkumiyet ya da düşme halinde, biyolojik örneklerden elde edilen izolatlar, kanunlarda öngörülen cezanın alt sınırı 5 yıla kadar olanlarda 5 yıl; 5 yıl ve daha fazla olanlarda ise 10 yıl süreyle saklanacak. Ancak biyolojik örneklerden elde edilen bilgiler süresiz olarak saklanacak.
DNA profilleri, ancak kişilik haklarının korunması açısından profilin istendiği yabancı ülkede eşdeğer ve etkin koruma bulunuyorsa yurt dışına aktarılabilecek. Yabancı ülke makamlarının, eşdeğer ve uygun bir korumayı yazılı olarak taahhüt etmesi gerekecek. Örnekler üzerinde yapılan laboratuvar analizleri sonucunda elde edilen DNA profilleri, banka bünyesinde oluşturulan sisteme kodlanarak kaydedilecek. Sisteme veri girişi; Adlî Tıp Kurumu, Jandarma Genel Komutanlığı Kriminal Daire Başkanlığı ve Emniyet Genel Müdürlüğü Kriminal Polis Laboratuvarları Dairesi Başkanlığı tarafından yapılacak.
        "DNA Verileri ve Millî DNA Veri Bankası Kanunu Tasarısı"na aykırı DNA analizi için biyolojik örnek alanlar ile DNA analizi yapmaya yetkili olmadığı halde DNA analizi yapanlar, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 135/1 fıkrası hükmüne göre 6 aydan 3 yıla kadar cezalandırılacak. Hukuka aykırı olarak DNA verilerini açıklayan, yayan, bir başkasına veren, ele geçiren veya aktaranlar ise TCK'nın 136. maddesi hükmüne göre 1 yıldan 4 yıla kadar ceza alacak.
        Biyolojik örneklerin saklanması veya yok edilmesine ilişkin hükümlere aykırı hareket edenler, TCK'nın 138. maddesi hükmüne göre 6 aydan 1 yıla kadar cezalandırılacak. Bu suçları işleyenler hakkında Türk Ceza Kanununa göre tayin edilecek hapis cezaları yarı oranında artırılarak hükmolunacak.

Haber Ara