Dolar

34,9547

Euro

36,6033

Altın

3.023,14

Bist

10.058,63

Arap Baharı'ndan sonra Ortadoğu'nun geleceği

''Arap Baharından Sonra Ortadoğu'nun Geleceği ve Türkiye'' konulu konferansın sonuç bildirgesi açıklandı.

14 Yıl Önce Güncellendi

2011-12-04 21:58:56

Arap Baharı'ndan sonra Ortadoğu'nun geleceği

Gaziantep'te Abant Platformu ile Zirve Üniversitesinin iş birliğiyle Gaziantep'te düzenlenen, Türkiye, ABD, İngiltere, Almanya, Fransa, Belçika, Tunus, Mısır, Fas, Ürdün, Birleşik Arap Emirlikleri, Rusya ve Japonya'dan 100'den fazla akademisyenin katıldığı konferansın sonuç bildirgesinde, ''Arap baharı''nın birinci yılını doldurduğu, bütün tarafların ilk dönemde ortaya çıkan duygusal bakışı bir kenara bırakarak karşı karşıya olunan fenomeni daha akılcı ve sağduyuyla okumaları gerektiği belirtildi.

Bugüne kadar yaşanan sürecin bir kere daha toplumların canları pahasına yönetimlerine karşı çıkmayı göze alabildiklerini gösterdiği ifade edilen bildirgede, ''Bu nedenle henüz çatışmaların başlamadığı ülkelerin ivedilikle reform süreçlerine başlamaları sağlanmalıdır'' denildi.

Bu süreçte yaşanan pek çok umut verici gelişmeye rağmen eski otoriter rejimlerin farklı biçim ve yöntemler altında varlıklarını sürdürme çabası ve riski bulunduğu belirtilen bildirgede, şunlar kaydedildi:

''Sürece katılan bütün aktörlerin görevi eski otoriter rejimlerini göz önünde tutarak rejimlerin değiştirilmesi kadar demokrasinin kurumsallaşmasını ve sivil toplumun gelişmesini sağlamak ve bu bağlamda eski rejimlerin kurumsal kalıntılarını ortadan kaldırmak olmalıdır.

Arap baharıyla ortaya çıkan siyasi ve toplumsal olaylar ne kadar ciddi olursa olsun gerek ulusal gerek uluslararası düzeyde sivil ve hükümetler dışı diyalog imkanları tıkanmamalıdır. Ülkelerarası ilişkilerin hiçbir şekilde tamamen kesilmesine izin verilmemelidir.

Ortadoğu'da her ülke ve toplum kendine özgüdür. Bu nedenle bir modeli başka bir bölge ülkesine uygun görmek gibi yaklaşımlar açıklayıcı değildir. Her toplumun kendi özelliklerine göre ancak diğer bazı ülkelerin tecrübelerinden de yararlanarak kendi modellerini oluşturmalarına fırsat verilmelidir.

Ortadoğu çok kültürlü bir alandır. Bu alan Müslümanların, Hristiyanların, Yahudilerin, Zerdüştlerin, Türklerin, Arapların, Farsların, Ermenilerin, Kürtlerin ve pek çok diğer kadim toplumsal grupların bir an önce farklı inanç, etnik ve diğere bütün grupların birinci sınıf vatandaş olarak tanınması zorunluluktur.

Arap baharı, Arap siyasetinin bir sorunu olduğu kadar Müslümanların da bir sorunudur. Bu nedenle İslam İşbirliği Örgütü gibi kurumlar sürece daha aktif olarak müdahil olmalıdır.

Arap baharı, bütün Ortadoğu toplumlarının temel meselesinin katılımcı, demokratik ve insan haklarına dayalı anayasa olduğunu bütün açıklığıyla ortaya çıkarmıştır. Bu noktadan hareketle bundan sonraki süreçte politik inisiyatif alacak bütün aktörlerin öncelikli ajandası katılımcı, demokratik ve insan haklarına dayalı anayasalar yapmak olmalıdır.

Bütün uluslararası aktörler, demokratik yollarla gelen yönetimlerin ideolojik görüşleri ne olursa olsun haklarının meşru ve seçilmiş temsilcileri olduğunu kabul etmelidirler.

Toplantının Türkiye'de yapıldığı noktasından yola çıkarak, Türkiye'deki politik ve entelektüel aktörlerin Arap baharı olarak adlandırılan sürece bakarken kendi katkıları kadar hem kendilerinin hem de Türkiye'nin eksiklerini görme fırsatı olarak değerlendirmeleri gerekmektedir.''


AA
SON VİDEO HABER

Polis memuru, ölümüne neden olduğu gencin ailesinden af diledi

Haber Ara