İranlı diplomattan İran televizyonuna eleştiri

Betül Akyüz / TIMETURK

Kıdemli İranlı bir diplomat tarafından hazırlanan Dini Lider Ali Hamaney’in denetimine tabi İran Televizyonu’nu, Suriye’deki protesto olaylarını aktarmakta yetersiz kalmakla eleştirdi. Raporda kanalın dengeli yayın yapmadığı ve önerilerde bulunmadığı ifade edilerek, Beşşar Esad’ın ardındaki duvarları yıkmasının reformdan söz edilemeyeceğine dikkat çekildi.

Radikal din adamı Ayetullah Ahmet Cenneti’nin oğlu; anayasayı koruma şurası başkanı, İran’ın eski Kuveyt Büyükelçisi Ali Cenneti, Suriye’deki Beşşar Esad Rejimi’nin şu an içinde bulunduğu kriz durumundan kurtulabilmesi için İran’ın bu rejimi destekelemesi gerektiğine işaret etti. Cenneti, İran’ın bu konuda Suriye’ye sunabileceği en iyi desteğin ise içinde bulunulan güvenlik sorunundan, iktidardaki rejimin dayattığı polisiye havadan çıkmasına yardımcı olmak, krizin sona ermesi için hükümet ve İslamcılar arasında arabuluculuk yapmak olacağını belirtti.

Raporda ayrıca, İran’ın, Suriye’deki yeni rejimin İran karşıtı Sünni İslamcıların egemenliği altında olmasından yana duyduğu endişeler dile getirildi. Cenneti şöyle dedi: ‘Suriye’deki muhalefeti kontrolü altında bulunduran kesim Müslüman Kardeşler değil. Onlar sadece Suriye’de mevcut birçok muhalif güçten bir parçadır.’

Cenneti, komünist, liberal ve sosyalistlerin yanı sıra muhalefet saflarında güçlü bir şekilde varlık gösteren Selefiler ile Müslüman Kardeşler arasında ise anlaşmazlıklar söz konusu olduğunu ifade etti. Sonra şöyle ekledi: ‘Biz, Beşşar Esad’ın düşmesinin ardından Filistin direnişini ve Lübnan’ı destekleyen bir rejim kurulacağından emin değiliz.

Sünniler, İhvan lehine oy kullanacak

Rapor şu şekilde devam etti: ‘Eğer Beşşar Esad’ın düşmesinden sonra gelecek hükümetin başına Müslüman Kardeşler geçerse bu hükümet, Lübnan’daki Hizbullah’la dayanışmayı kabul etmeyeceklerdir. Bu da mezhebi farklılıklardan kaynaklanmaktadır. Şu anki Suriye rejimi İsrail karşıtıydı ve yüzüne karşı durarak onunla normalleşmeyi reddetti. Bizim, kendileriyle –her birinin konumu ve bizimle ilişkileri ölçüsünde- beraber çalışabilmek için Suriye rejimini düşürmek isteyen ülkelerin hangileri olduğunu görmemiz gerekir. Bu durumda İran İslam Cumhuriyeti’nin Suriye Rejimi’ne sunabileceği tek yardım kendini soktuğu polis ve güvenlik havasından çıkarmak, hükümet ve Suriye halkı arasında uzlaşma yolları aramak olacaktır.’

Cenneti raporda sözlerini şöyle sürdürdü: ‘Eğer bazıları Beşşar Esad’ın ardındaki köprüleri yıktığından bahsediyorsa bizim de bu koşullarda hiçbir reformun söz konusu olamayacağını itiraf etmemiz gerekir.’

Suriye’deki tüm muhalif güçlerin katılımıyla gelecekte yapılması düşünülen bağımsız seçimler hakkında ise Malt Gazetesi’nde bir kısmı yayınlanan raporda şu ifadelere yer verildi: ‘Gerek Araplar gerek Kürtler olsun Sünniler ülke nüfusunun büyük çoğunluğunu oluşturuyor. Ülkedeki Araplar’ın oranı %74. Ülkenin yüzde on üçünü Aleviler, yüzde onunu ise Hıristiyanlar oluşturuyor. Ülkedeki Dürziler’in oranı ise yüzde üç.

Bu koşullarda ülkedeki Sünnilerin büyük kısmı Müslüman Kardeşlerin lehine oy kullanacaktır. Bu İslami hareketin ülkedeki popülerliği diğer İslami gruplara oranla daha fazla.

Tabi ki bağımsız bir seçim yapılırsa Müslüman Kardeşler bu seçimlerde oyların büyük kısmını kazanacaktır.

Suriye’de şu an bir partisi bulunmayan Abdulhalim Haddam, eski rejimden ayrılmış, ülkede büyük nüfuz sahibi olmasına karşın halk tarafından eski rejimin kalıntısı olarak görülecektir. Bu nedenle de yeni iktidar döneminde siyasi hayata dönmesine karşı çıkılacaktır.’

Raporda İran televizyonunun aldığı konuma ilişkin olarak ise şu ifadeler kullanıldı: ‘İran’daki devlet radyo ve televizyon kurulu, Suriye’de yaşanan gerçekleri ve olayları aktarmada daha orta bir yol tutabilir, rejimin işlediği katliamları ve kimin Suriye muhalefetini desteklediğinin İran vatandaşı tarafından anlaşılabilmesi için muhalefetin elindeki silahı gündeme getirebilirdi.