Dersim kaçıncı Kürt isyanıydı
Taraf Gazetesi yazarı Emre Uslu, Dersim'i yazdı...
14 Yıl Önce Güncellendi
2011-11-26 07:06:05
Bu bağlamda temel argümanlarımdan biri Kürt sorununun daha çok entelektüel sorun olduğudur. Kürtlerin, İsmail Beşikçi gibi birkaç istisnayı saymazsanız, Kürt milliyetçiliğini anlayacak ve taşıyacak Kürt entelektüelleri yoktur. Bu eksiklik doğal olarak Kürt milliyetçiliğini kötü Kemalizm taklidi bir slogan milliyetçiliğine indirgemiştir. Türk sol-liberal çevreleri de, Kürt sorununu, Kürt milliyetçiliğinin ezber ve slogan cümleleriyle muhataplarına aktarmıştır.
Kürt milliyetçilerine karşı üretilen tezler de –daha çok devlet desteğiyle üretildiğinden– çok tutarlı değildir. Bir kısmı inkârcı bir kısmı korku ve paranoya mantığıyla üretilmiş tezlerdir. Bu nedenle ikna edici değildir. Bu nedenle Kürt sorunu, Kürt milliyetçisi söylemin hegemonyası altında Kürt isyanları tarihi olarak tek yanlı kavram bulamacı halinde önümüze konulmuştur.
Kürt sorunu konusunda ‘uzman’ kesimlerin içine düştüğü bu sığlık, son zamanlarda özellikle görünür olmaya başlamıştır. Bunun en net örneği de Dersim gerçeğidir.
Başbakan Erdoğan’ın açıkladığı belgelerde açıkça görüldüğü gibi Dersim olayı hangi yönden bakılırsa bakılsın bir Kürt isyanı sayılamaz. Açıktan bir isyan değil Kürt kırımıdır. Zira Dersim isyanı diye anlatılan vakıa devletin planlı programlı “Dersimi Islah” projesinin adıdır. Dersimliler bu “Islah” projesine kendi yöntemleriyle direnmeye çalışmış. Yani ortada bir isyan filan yok.
O halde bunu hangi literatüre göre en önemli “Kürt isyanları” arasında sayacağız? Başbakan o olayın bir isyan olayı olmadığını, dönemin devlet yönetiminin planlı programlı ıslahat hareketi olduğunu belgeleriyle açıkladı ve o dönemden özür diledi. Peki, Dersim olayını bir Kürt isyanı olarak okurlarına anlatanlar, son kırk yıldır aynı ezberi tekrar edip okurlarınızı kandırdığınız için özür dileyecek misiniz?
Milliyetçilik kavramının bu coğrafyaya gelmeden önce, yani insanların millet nedir, milliyet nedir bilmediği dönemlerde uğradıkları jandarma zulmüne karşı, veya vergi vermemek için dağa çıkmasına, Kürt isyanı demek ne kadar doğru?
PKK olayı hariç, Kürt isyanı denen olayların hemen hepsi, Şeyh Said İsyanı da dâhil, yerel Kürt liderlerinin merkezileşmeye karşı isyanıdır. Bunlara neden etnik anlamlar ithaf edip “Kürt isyanı” diyoruz? Yozgat/ Çapanoğlu isyanına Türk isyanı, Çerkez Ethem ve Anzavur isyanına Kafkas/ Çerkez isyanı demiyoruz da, aynı evsafta olan, Jilyan, Haco, veya Eruhlu Yakup Ağa ve Oğulları isyanına neden “Kürt isyanı” diyoruz?
Bu söylem Kürt milliyetçilerinin işine yarıyor, zira milliyetçilik için gerçek önemli değildir. Onlar tarihsel sürekliliği olan anlatılar (naratifler) uydurmak zorunda zaten. Dolayısıyla Kürt milliyetçileri açısından 29. Kürt isyanı söylemi tutarlı. Ya bu ezbere itiraz etmeyen ve tekrarlayan Türk sol-liberal entelektüeline ne demeli?
İsyan ve milliyetçilik literatürüne uygun dört başı mamur bir tek isyan PKK olayıdır. Kürt bilinciyle çıkmış, Kürtleri bilinçlendirmek için ve Kürt milliyetçiliğini yaymak için çıkmış tek isyandır PKK olayı. Şeyh Said İsyanı’nı bile milliyetçilik literatürüne göre bir Kürt isyanı saymak oldukça zordur.
Yeni belgelerle Dersim olayının bir isyan olmadığını net olarak anlamış bulunuyoruz. O halde, PKK’ya 29. Kürt isyanı demekten ne zaman vazgeçeceğiz? Hadi 29. demeyelim. Dersim belgelerinden sonra PKK’yı 4. Kürt isyanı saymaya devam edecek miyiz? Şimdiye kadar tekrarlanan ezberlere ters gelse de, şu gerçeği ne zaman kabul edeceğiz: PKK isyanı milliyetçilik literatürüne uyan ve Kürt isyanı sayılabilecek birinci ve tek Kürt isyanıdır. Bu gerçeği kabul etmeden ne Kürt sorununu anlayabiliriz ne de çözebiliriz.
Açılım sürecinin ortak planlayıcısı ve destekçileri, sol-liberaller ve devlet yetkililerinin ortak yanlışları PKK’yı sürgit Kürt isyanlarından biri gibi görmeleriydi. Yani yanlış tarih okumalarıydı. Dersim belgeleri, sadece resmî tarihi yırtmadı. Çarpık Kürt tarihini de bir ucundan yırttı. Daha önemlisi, çarpık Kürt tarihini resmî tarihe alternatif olarak sunanların argümanlarını da çürüttü. Kürt sorununu çözmenin püf noktası da tam burada yatıyor. Eğer, Kürt tarihini bitmemiş ve bastırılamamış isyanlar tarihi olarak okursanız, isyancılarla oturup pazarlık yapmak mantıklı ve tutarlı olur.
Aksine, Kürt tarihini isyan tarihi olarak değil, zulüm tarihi olarak okursanız, çözüm o zaman isyancı ile anlaşmakta değil o zulümleri ortadan kaldırmadadır. O halde esas çözüm müzakerede değil demokratik adımlar atmaktadır. Dersim özrü gibi, Mustafa Muğlalı’nın adının kışladan silinmesi gibi, anadil eğitimi gibi adımları bir ucundan atmaya başlarsanız, Kürtlerin haklarını PKK’nın rehinesi yapmanıza da gerek kalmaz, pazarlığa da ihtiyaç kalmaz.
Sahi Dersim isyanı kaçıncı Kürt isyanıydı? Bilenler öne çıksın...
SON VİDEO HABER
Haber Ara