Türk STK'lardan Neonazi terörü konusunda Alman devletine açık mektup

Almanya'daki İslami çatı kuruluşu Müslümanlar Koordinasyon Konseyi (KRM), diğer sivil toplum kuruluşlarını da yanına alarak, ülkedeki Neonazi terörü konusunda Alman devletine ve kamuoyuna dönük bir açık mektup yayınladı. KRM mektupta, Neonazi terörünün kurbanları, aşırı sağ eylemlerin kronolojisi ve camilere yapılan saldırıların dökümünden oluşan 50 sayfa civarındaki bir envanteri de kamuoyuna açıkladı. Mektupta ayrcıa yapılması gerekenler de sıralandı.
    Almanya'daki çok sayıda sivil toplum kuruluşu, İslami çatı organizasyonu olan Almanya Müslümanlar Koordinasyon Konseyi öncülüğünde, Neonazi terörü konusunda Alman devletine seslenen bir açık mektup yayınladı. Söz konusu açık mektup, KRM üyesi Diyanet İşleri Türk İslam Birliği (DİTİB), İslam Konseyi (Islamrat), İslam Kültür Merkezleri Birliği (VIKZ) ve Almanya Müslümanlar Merkez Konseyi (ZMD) yöneticileri başta olmak üzere, Türk sivil toplum kuruluşlarının temsilcilerinin katıldığı bir basın toplantısıyla kamuoyuna açıklandı.
    Mektubu DİTİB Diyalog Müdürü ve aynı zamanda KRM dönem sözcüsü olan Bekir Alboğa kamuoyu ile paylaştı. DİTİB Genel Merkezi'nde açıklanan ve orada bulunan STK'lar tarafından imzanan mektup, STK'lar tarafından imzalanmaya devam ediyor. Mektupta ayrıca, Neonazi terörünün kurbanları, Almanya'daki aşırı sağ eylemlerin kronolojisi ve camilere yapılan saldırıların sıralandığı 50 sayfa civarında bir doküman da yer alıyor.
    KRM dönem sözcüsü Bekir Alboğa tarafından okunan açık mektupta, "Aşırı sağ düşüncesi toplumumuzda birlikte yaşam için bir tehlikedir ve demokrasimizi tehdit ediyor. Aşırı sağ şiddet eylemleri ve çok sayıda kişinin bu eylemlere kurban gitmiş olması bizi sarsmıştır. Bu olaylar, güvenlik güçlerinin utanç veren başarısızlıklarının yanı sıra, Almanya tarihinde derinden etkileyici ve acı veren bir skandaldır." deniliyor.
    Aşırı sağ terörün vatandaşların devlet birimlerine güvenini yıktığı vurgulanan mektupta "Vatandaşlarını koruması gereken devlet, farklı etnik ve dini kökenden masum insanların öldürülmesine engel olamamıştır. Daha korkunç olanı ise, bu eylemlere güvenlik birimlerinin imkan hazırladığı, bunların üstünü örttüğünün konuşulmasıdır. Soruşturmalarda, öldürülenlere karşı önyargılar yoluyla, kurbanların yakınları ve aileleri de derinden yaralanmıştır." ifadeleri kullanılıyor.
    Güvenlik güçlerinin daha erken bir müdahalesinin cinayetlerde gereksiz birçok durumu engelleyebileceğine dikkat çekilen mektupta "Tüm kurbanların ailelerinin acılarını paylaştığımızı bildiriyoruz. Bilmeliler ki; bu olayların arkasındakilerin tam olarak ortaya çıkarılmasını istiyoruz." şeklinde belirtiliyor.
    Mektubun sekiz maddelik çağrılar kısmında ise, kabul atmosferinin geliştirilmesi, aşırı sağla etkili yöntemlerle mücadele edilmesi, ihmali olan ve sorumluların cezalandırılması, başta camiler olmak üzere Müslümanlara karşı saldırıların yeniden değerlendirilmesi, okullar ve resmi dairelerde aşırı sağ düşünce ile ve Müslümanlara karşı ayrımcılıklarla mücadele edilmesi gibi talepler sıralanıyor.