Gül: Herkes İsrail'e karşı açık olmalı
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Ortadoğu barışı için samimi olmayan İsrail'in müttefiklerine de yük olduğunu söyledi. Gül, ABD Başkanı Barack Obama ile Fransa Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy arasında İsrailli politikacılara yönelik diyalogun ortaya çıkmasını kastederek, 'Herkesin İsrail'e yönelik düşüncelerini açıkça söylemesi gerekiyor, kazayla değil.' ifadelerini kullandı.
14 Yıl Önce Güncellendi
2011-11-23 13:53:58
İran'ın nükleer programı ile ilgili değerlendirmelerde de bulunan Gül, "Şu bir gerçek ki İran bölgenin en güçlü ve derin tarihi köklere sahip ülkelerinden. Büyük ülkelerin dosyaları da büyük oluyor." dedi. Türkiye ve İran'ın birbirinin iç işlerine karışmayan ve sınırları sabit iki komşu ülke olduğunu dile getiren Gül, "İran'la her zaman diplomatik yollarla çözüm arayışına girdik ve başka bir yol düşünmüyoruz. İran'ın şeffaf, Batı'nın da samimi olmasının sorunun çözümüne katkı sağlayacağını düşünüyoruz." dedi.
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, genel olarak bakıldığında bölgede Sünni-Şii kutuplaşmasının görüldüğünü ifade ederek, "Türkiye olarak bu konuda her zaman dikkatli olmamız ve bu tehlikeye düşmememiz gerekiyor." diye konuştu.
Türkiye'nin bölgede bir ilham kaynağı olarak görüldüğü açık
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Ortadoğu'daki değişim ihtiyacını Arap Baharı'ndan çok önce dile getirdiklerini belirterek, "Çağrımız bölge halkları tarafından 'içeriden bir ses' olarak kabul edildi." dedi. Gül, Türkiye'nin bölgede bir ilham kaynağı olarak görüldüğünün açık olduğunu söyledi.
İngiltere'deki temaslarını sürdüren Abdullah Gül, Wilton Park Konferansı kapsamında "Ortadoğu'daki Tarihi Dönüşüm ve Küresel Siyasete Etkisi" başlıklı toplantıda konuştu. Ortadoğu'daki olaylar patlak vermeden önce de bölgedeki rejimin sürdürülemez olması dolayısıyla değişim ihtiyacının farkında olduklarını belirten Gül, buna 2003 yılında Tahran'da düzenlenen İslam İşbirliği Teşkilatı toplantısında da dikkat çektiğini vurguladı. İslam dünyasına reform çağrıları yaparken Türkiye'de bunu gerçekleştirdiklerini vurgulayan Gül, "Bu yüzden çağrımız itibar gördü ve bölge halkları tarafından 'içeriden bir ses' olarak kabul edildi." dedi.
Bölgedeki yönetici elitlerin isteksizliği ya da basiretsizliğine uluslararası toplumun 'fundementalist rejimler gelebilir' korkusuyla statükoyu desteklemesinin eklendiğini belirten Gül, "Sonuç olarak da dost ama antidemokratik rejimlerin iktidarda olmasını yeğlediler. Bu durum da siyasi elitler tarafından iktidarlarını devam ettirmek için suiistimal edildi." diye devam etti.
Cumhurbaşkanı Gül, bölgede 2011 yılında başlayan değişim rüzgarının yerel dinamiklerle ortaya çıktığına dikkat çekerek, "Bölgenin nihayet tarihin tabii akışını yakaladığını düşünüyoruz." ifadelerini kullandı. Demokrasiye geçiş dönemindeki ülkelere Avrupa'nın ciddi ve samimi destek vermesi ve geçmişin acı hatıralarını silmesini isteyen Gül, şunları söyledi: "Batı, bu çabayı gösterirken kendi çıkarlarının dar hesaplarına bağlı kalmamalı, kimse kendi doğru ve yanlışlarını dayatmamalıdır. Biz Türkiye olarak en baştan, evrensel değerleri temel alan ilkeli bir yaklaşım sergiledik. Bölgeyle eşsiz tarihi, sosyal ve coğrafi bağlara sahip olan Türkiye, bölge halklarının yanında yer alarak doğru tercihi yapmıştır."
Abdullah Gül; Tunus, Mısır ve Libya'nın yeni liderleriyle demokratikleşme ve kurumsallaşma konusundaki tecrübelerini paylaşmaya başladıklarını da ekledi. Kendisinin ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın ziyaretlerinin bölge insanın kalplerinde ve zihinlerindeki Türkiye etkisini net olarak gösterdiğine dikkat çeken Gül, "Türkiye'nin bölgede bir ilham kaynağı olarak görüldüğü açıktır." dedi.
Gül: Bölgede içten içe kaynayan Sünni –Şii ayrılığı tehlikesi görüyorum
Arap Baharı sürecinde ortaya çıkardığı risklere değinen Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, aşırı odakların süreci baltalamak için mezhepsel, etnik ve ideolojik ayrılıkları körüklemeye çalıştığını söyledi. Wilton Park Konferansı kapsamında "Ortadoğu'daki Tarihi Dönüşüm ve Küresel Siyasete Etkisi" başlıklı konuşma yapan Abdullah Gül, "Bu kapsamda, bölgede içten içe kaynayan Sünni –Şii ayrılığı tehlikesi görüyorum. Bölgenin enerji ve kaynaklarını tüketecek bu tehlikeli süreç engellenmelidir." dedi.
Gül, Müslüman dünyasında böyle ilkel bir ayrılık oluşturma tuzağına düşmemeleri için tüm hükümet ve kuruluşlara çağrıda bulundu. Bu tehlikenin, Arap Baharı'yla ilgili umutlara en büyük tehdidi teşkil ettiğini vurgulayan Gül, Müslüman dünyasının 21. yüzyıldan Ortaçağ karanlıklarına atma potansiyeli taşıdığını da ekledi.
Arap Baharı sürecine diğer tehdidin ise eski rejim kalıntılarının devrim ruhunu yavaş yavaş öldürerek iktidarı yeniden ele geçirme çabaları olduğuna değinen Gül, "İnsanlara, meşru taleplerinin makul zamanda gerçekleşeceğini göstermek için sıkı çalışmalıyız." dedi. Cumhurbaşkanı Gül, ekonomik istikrarın sağlanamaması durumunda da bölgede oluşacak kaosun demokratik dönüşümü tersine çevireceği uyarısında bulundu. Gül, bunun için Dünya Bankası ve IMF'nin başta Mısır ve Tunus olmak üzere değişim sürecindeki ülkeler için kapsamlı bir ekonomik iyileştirme programı tatbik etmesini istedi.
Değişimin yaşandığı ülkelere de uyarıda bulunan Gül, "Devrim güçleri, sabık liderlerinin yaptığı hataya düşmemeli; gücü ellerinde tutarak farklı düşünenleri dışlamamalı." dedi.
Cihan
SON VİDEO HABER
Haber Ara