Dolar

34,9466

Euro

36,7211

Altın

2.977,22

Bist

10.125,46

Depremin yaralarını 12 yıldır saramadı

Sakarya'nın Adapazarı ilçesinde, Marmara depreminde kasap dükkanları yıkılan, kısa bir süre sonra da eşini kaybeden ve hak sahibi olamadıkları için hasta oğluyla birlikte 12 yıldır prefabrike evde yaşayan 76 yaşındaki Nezire Gülgül, ördüğü el işlerin

14 Yıl Önce Güncellendi

2011-11-20 13:01:55

Depremin yaralarını 12 yıldır saramadı
Sakarya'nın Adapazarı ilçesinde, Marmara depreminde kasap dükkanları yıkılan, kısa bir süre sonra da eşini kaybeden ve hak sahibi olamadıkları için hasta oğluyla birlikte 12 yıldır prefabrike evde yaşayan 76 yaşındaki Nezire Gülgül, ördüğü el işlerini satarak hayatta kalma mücadelesi veriyor. Sıcak bir yuvanın özlemini çeken Anne Gülgül, "Yoksullara ayda yüz liraya konut verdiler. Bize de versinler. Ben her ay yüz lira öderim. Yemem, içmem öderim." diyor.
17 Ağustos 1999 Marmara depreminin üzerinden yıllar geçse de felaketin etkilerini hala yaşamaya devam eden vatandaşlar var. Bunlardan biride 76 yaşındaki Nezire Gülgül. Depremde eşinin çalıştırdığı kasap dükkanı yıkılan, 6 ay sonra da eşi kalp krizinden ölen Gülgül, 30 yaşındaki talasemi hastası olan oğlu Ahmet ile birlikte Dernekkırı Mahallesi'nde kurulan prefabriklerden birinde yaşamaya başladı. Depremin yaralarını aradan geçen 12 yıla rağmen saramayan Bülbül, oğlunun hastalığı ve yoklukla mücadele ediyor. Kocasından bağlanan 200 lirayla geçinemeyen yaşlı kadın, ördüğü el işlerini satıp ve mevlitlerde Kur'an okuyarak ayakta kalmaya çalışıyor. İlerleyen yaşına rağmen çalışarak oğluna ve kendine bakan yaşlı kadın, herkese örnek oluyor.

"KİRACI OLDUĞUMUZ İÇİN DEPREMDE HAK SAHİBİ OLAMADIK"
Kiracı oldukları için depremde hak sahibi olamadıklarını söyleyen Nezire Gülgül, "Eşim sağlığında kasap dükkanı işletiyordu. Evimizde iş yerimizde kiralıktı. Depremde iş yeri yıkıldı. Eşim, depremden 5-6 ay sonra kalp krizinden öldü. Eşim öldükten sonra prefabriğe yerleştik. O günden beri prefabrikte yaşıyorum."
Oğlunun talasemi hastası olduğunu ve çalışamadığını anlatan Gülgül, evin geçiminin kendi omuzlarında olduğunu dile getirdi. Kendinden çok oğlunu düşündüğünü kaydeden Gülgül, şunları söyledi: "Yoksulluk çok kötü. Adana ve Şanlıurfa'da iki oğlum daha var. Depremde ayrıldık. Onlarında durumu çok kötü.
Onlarda gelemiyor. Durumum iyi olsa ben gidip görmek isterim ama durum yok. Eşimden 200 lira maaş alıyorum. 100 lirada hasta oğlum alıyor. Aldığımız para ilaç masrafına gidiyor. Oğlumun bir iğnesi var. Yeşil kart karşılamıyor. Örgü yapıyorum. Pazarlarda el işlerimi satıyorum.Mevlit okumaya gidiyorum. Aç kalırım ama kimseden bir şey isteyemem."
En çok sıcak bir evin özlemini duyduklarını belirten Gülgül, "Çok zor burada yaşamak. Soğuk. Bu yıl kömür alamadık. Farelerin içindeyiz. Yılan bile gördüm. Yaşamaya korkuyoruz ama mecburuz. Ben kendimi değil hasta oğlumu düşünüyorum. Burada üşüyor. Bana "anne sana bir şey olursa bana kim bakacak?" diyor. Yoksullara ayda yüz liraya konut verdiler. Bize de versinler. Ben her ay yüz lira öderim. Yemem, içmem öderim." diye konuştu.
SON VİDEO HABER

Uçakta olay çıkarıp, 'Türkiye'yi satın alırım' diye tehdit etti

Haber Ara