Dolar

34,9466

Euro

36,7211

Altın

2.975,32

Bist

10.125,46

Bağış: Bugünün Türkiye'si dünden çok daha iyidir

Avrupa Birliği Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış, Türkiye'nin hala bir değişimin içerisinde olduğunu, hiç kimsenin Türkiye'nin mükemmel olduğunu, küresel standartta bir demokrasi, ifade özgürlüğü, tüm bireysel haklara kavuştuğunu iddia edemeyeceğini belirterek, ''Ama bugünün Türkiye'si dünden çok daha iyidir.

14 Yıl Önce Güncellendi

2011-11-19 21:25:42

Bağış: Bugünün Türkiye'si dünden çok daha iyidir
Daha da önemlisi yarının Türkiye'si bugünden çok daha iyi olacaktır. İşte Türkiye'yi ilham kaynağı yapan da içinden geçmekte olduğu bu süreçtir'' dedi.

Mısır, Libya, Tunus, Suriye, Lübnan ve Filistinli aktivistlerin bir araya geldiği Point Otel'deki ''Nahda Network Zirvesi''nde konuşan Bağış, böyle bir toplantıyı İstanbul'da gerçekleştirme vizyonunu ortaya koyan ve bugüne kadar hep yaratıcı fikirleriyle dikkati çeken genç sivilleri kutlamak istediğini söyledi.

Bağış, toplantının yapıldığı salonun en büyük kahramanlarının, kendi ülkelerinde demokrasi, ifade özgürlüğü, daha güzel bir yaşam için gözlerini kırpmadan hayatlarını riske atan gerçek demokrasi kahramanları olduğunu dile getirdi.

''Arap baharı'' denilen kavramın, son zamanlarda ziyaret ettiği tüm AB üyesi ülkelerde ve Brüksel'de komisyon yetkilileri tarafından en çok merak edilen konu olduğunu kaydeden Bağış, gerçekten de Türkiye'nin bölgedeki rolünün, olaylara yaklaşımının birçok çevrenin merakını artırdığını söyledi.

Bağış, gittiği ülkelerde bu konuların hem üniversite gençliği hem de ülkenin en üst düzey yetkilileri tarafından gündeme getirildiğini vurgulayarak, şunları kaydetti:

''Libya'da, Tunus'ta, Mısır'da, bugün Suriye'de hayatını riske atıp, sokaklara dökülüp gösteri yapan insanlar, Türkiye'yi bir model ya da örnek olarak görmüyorlar. Ben bu kavrama katılmıyorum. Ama Türkiye'yi bir ilham kaynağı olarak görebilirler. 'Aradaki fark nedir?' diye sorabilirsiniz. Bizim İslam kültürüyle demokrasi kültürünü bir arada yaşama tecrübesinin 200 yılı aşkın bir birikimi var. Bu 200 yılın tamamı başarılarla dolu değil. Bu 200 yıllık süreçte çok önemli başarılarımızın olduğu, çok önemli kazanımlar elde ettiğimiz doğrudur. Ama hatalarımız da var. Çok acıdır, biz kendi başbakanını idam etmiş bir ülke olma ayıbını hala taşıyoruz. Çok acıdır, bu ülkede de işkencenin çok yoğun yaşandığı bir dönem vardı. Çok değil 14 yıl evvel AB'nin yazdığı ilerleme raporlarına bakarsanız, ülkemizin gerçekten hepimize utanç verecek işkence örneklerini görürsünüz. Ama bugün Türkiye değişti. Bundan 10 yıl öncesine kadar insanların 'Kürdüm' demeye korktukları ülkemizde, bugün devlet televizyonu 24 saat Kürtçe yayın yapabiliyor.''

-''Türkiye bir ilham kaynağı''-

Bağış, Türkiye'nin, Atatürk'ten sonra ilk defa cemevine gidebilen bir cumhurbaşkanı gördüğünü ifade ederek, ''Roman vatandaşlarını toplayıp, 20 bin vatandaşına, devletin onların sorunlarını göz ardı etmiş olduğu için özür dileyip, TOKİ'nin yeni konut projelerini duyuran bir başbakanımız var'' dedi.

88 yıl aradan sonra Sümela Manastırı'nda kendi inançları çerçevesinde Türkiye'nin birlik ve beraberliği için dua eden Ortodoks vatandaşların inançlarını yaşayabildiğini belirten Bağış, şunları kaydetti:

''112 yıl aradan sonra Ermeni vatandaşlarımız, dünyanın dört bir yanından gelen Ermenilerle birlikte Akdamar'da ayin yapabildiler. Çünkü gerçekten muazzam bir değişim süreci içerisindeyiz. Artık hapishanelerdeki mahkumlar, kendilerini ziyaret eden analarıyla ana dilinde konuşabiliyorlar. Türkiye hala bir değişimin içerisinde. Hiç kimse Türkiye'nin mükemmel olduğunu, küresel standartta bir demokrasi, ifade özgürlüğü, tüm bireysel haklara kavuştuğunu iddia edemez. Ama bugünün Türkiye'si dünden çok daha iyidir. Daha da önemlisi, yarının Türkiye'si bugünden çok daha iyi olacaktır. İşte Türkiye'yi ilham kaynağı yapan da içinden geçmekte olduğu bu süreçtir. O coğrafyalarda sokaklara dökülen insanlar Türkiye'ye bakıp, 'Bu Türk kardeşlerimiz bizim gibi benzer değerlere sahipler. Aynı coğrafyada yaşıyoruz. Kültürümüz çok yakın. Ama Türkiye'de seçim var, demokrasi var, muhalefet var, iktidar var, sendika var, basın var, ekonomik büyüme potansiyeli var' deyip, Türkiye'de olanları kendi ülkelerinde de istemelerinden doğal bir şey olamaz. Bu yüzden ben 'ilham kaynağı' tabirini önemsiyorum.''

-AB süreci-

Bağış, Türkiye'yi bölgedeki diğer ülkelerden farklı kılan en önemli gücünün demokrasi olduğuna işaret ederek, ''1923'ten bu yana demokrasi kültürü ile İslam kültürünü bir arada götürmeye çalışan ve bunu her geçen gün daha da canlandıran bir süreç içerisindeyiz'' diye konuştu.

Ancak, Türkiye'yi asıl farklılaştıran özelliğin, AB standartlarını yakalamaya çalışması olduğunu vurgulayan Bağış, şöyle devam etti:

''Saydığım bu değişikliklerin arkasındaki güç, Türkiye'nin AB reformlarıdır. 1959'da başlayan süreç, 63'te rahmetli İnönü'nün Ankara Antlaşmasını imzalayarak kurumsallaştırdığı bir süreç. Ama 2004'e kadar Türkiye'nin müzakere dahi alamadığı bir süreç. 2002'den bu yana Türkiye'de yeni bir süreç var. 2002'den bu yana Türkiye'de milletin iradesinin muktedir olmaya çalıştığı bir süreç var. İşte biz ona 'AK Parti iktidarının dönemi' diyoruz, dışarıdakiler de 'Erdoğan'ın tarzı' diyorlar. AK Parti'nin Türkiye'de gerçekleştirdiği en önemli transformasyon, milletin değerleri ile devletin değerlerini yakınlaştırmak, birleştirmektir. Bu milletin değerleri aslında demokrasiye çok yakındır. Çünkü bizim kültürümüzde istişare vardır, dayanışma, araştırma, inceleme, ondan sonra karar verme vardır. AK Parti'nin bence en önemli özelliği de budur.''

Kahire'deki havalimanında 20 bin Mısırlı gencin Başbakan Erdoğan'ı, uğruna hayatlarını riske ettikleri demokrasiyi temsil ettiği için karşıladığını vurgulayan Bağış, Mısırlı gençlerin, kendi ülkelerindeki insanların da Türkiye vatandaşları gibi daha modern, daha çağdaş ve insanca yaşamasına inandıkları için o sevgiyi gösterdiklerini söyledi.

-''Biz dünyanın her yerinde barış istiyoruz''-

Bağış, Başbakan Erdoğan'ın, o coğrafyaya gidip, cuma namazı ardından çıkıp, ''Arkadaşlar, laiklikten korkmayın. Ben de sizler gibi inançlı bir Müslümanım. Ama demokratik, laik, sosyal bir devletin başbakanıyım. Şu an Avrupa'nın en hızlı büyüyen ekonomisini yönetiyorum'' diyebildiğini ifade ederek, şunları kaydetti:

''(Laiklik, dinsizlik demek değildir. Tam aksine dileyenin dilediği inanca, dilediği kadar inanabilmesinin güvencesidir) diyebiliyor. İşte Türkiye'nin belki de en önemli potansiyeli bu. Biz asırlardır doğunun en batılı, batının en doğulu ülkesi olmakla övündük. Ama ne doğuya ne de batıya yanaşabildik. Biz de kendi kimlik arayışımız içerisinde bocaladık. Ama şimdi 'Biz Avrupalıyız, Avrupalı olduğumuz kadar Asyalıyız. Akdenizliyiz, aynı zamanda Karadenizliyiz' diyebiliyoruz. Gerçekten kelimenin tam anlamıyla doğunun en batılı, batının en doğulu ülkesi olmanın şu anda hazzını yaşayabiliyoruz. Ve bir köprü olarak, Asya ile Avrupa arasında, İslam ile Hristiyanlık arasında, arzla talep arasında, köprünün istikrarlı, güçlü olabilmesi için en az 4 sağlam ayak üzerine sağlam basması gerektiğini vurguluyoruz. Türkiye'nin doğuyla ilişkileri ile batıyla ilişkileri birbirinin alternatifi değildir. Tam tersine birbirini tamamlayıcıdır. Doğu ile ilişkilerimizi geliştirirken batıyı ihmal etmek zorunda değiliz. Bunu bir arada yapabilecek kapasitemiz var. Gerçekten Türkiye, o kendi değerlerine kavuşuyor. Bu kavuşma sürecinde hem geçmişteki hatalarımızla hem de bugünkü başarılarımızla eğer bölgeye ilham kaynağı olabilirsek ne mutlu bize. Biz dünyanın her yerinde barış istiyoruz. Bizim inancımızda yaratılanı yaratandan ötürü sevmek emredilir. Bizim kültürümüzde bütün inançlarda olduğu gibi sevgi vardır. Onun için ülkemize, şehrimize hoş geldiniz. Biz sizleri seviyoruz.''

AA

Haber Ara