Kürtçe savunma yapmak isteyen sanığın 'hayır' cevabı güldürdü
AK Parti'den milletvekili seçilen Mehmet Metiner'e suikast ve terör örgütü adına eylemlere katıldıkları iddialarıyla haklarında dava açılan sanıkların yargılanmasına başlandı. Aralarında BDP Milletvekili Sebahat Tuncel'in havaalanına götürdüğü belirt
14 Yıl Önce Güncellendi
2011-11-16 14:26:56
İstanbul 11. Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki duruşmaya 62'si tutuklu 67 sanık katıldı. Duruşma başında mahkeme başkanı Metin Özçelik, salondakilere uyarıda bulundu. Çağlayan Adliyesi'nde de incelemede bulunduklarını belirten Özçelik, "En uygun salon burası. Fiziki olarak yetersiz. Daha rahat bir salonda ailelerinizin rahatça görebileceği bir salonda yapmak isterdik. Siz de hassasiyet gösterin. Aranızda konuşmayın." dedi. Kimlik tespiti yapacaklarını ifade eden Özçelik, "Kürtçe savunma yapılacağına dair talepler geldi. Siz şimdi kimlik tespitini Türkçe yapın. Kürtçe taleplerini daha sonra değerlendireceğiz." şeklinde konuştu.
Bu uyarının ardından sanıkların yoklamasına geçildi. İsmi okunan sanıkların bazıları Türkçe olarak 'buradayım' derken çoğu Kürtçe olarak salonda olduğunu belirtti.
SANIKLAR KÜRTÇE SAVUNMADA ISRAR ETTİ
Yoklamanın ardından kimlik tespitine geçildi. İlk sanık kimlik tespitini Türkçe yaptı. İkinci sanık ise Kürtçe karşılık verdi. Bunun üzerine mahkeme başkanı Özçelik, sanığı uyardı. Sanığın Kürtçe'de ısrar etmesi üzerine kimlik tespitini yaptırmadı. Tutanağa ise, "Kimlik bilgileri sorulduğunda Kürtçe karşılık verdi. Kendisine heyetin anlayacağı şekilde Türkçe konuşması istendi. Kürtçe savunma talebinin sonra değerlendirileceği belirtildi. Ancak sanık Kürtçe konuşmaya devam etti. Bu nedenle kimlik tespiti yapılmadı." ifadeleri yazıldı. Kimlik tespitinin devamında 50'ye yakın sanık Kürtçe konuştuğu için kimlik tespitleri yapılmadı. Mahkeme başkanı ismini okuduğu sanıklara tek tek Türkçe konuşup konuşmayacağını sordu. "Türkçe konuşacak mısın?" diye sorulan bir sanık Türkçe olarak 'hayır' demesi salonda bulunanları güldürdü. Bu durum üzerine sonraki sanığın aynı soruya Kürtçe olarak 'hayır' demesi de gülüşmelere neden oldu.
Bir sanığın da Arapça konuşması üzerine başkan kimlik tespitini yapmadı. Sanığa "Ne söylediğini anlamıyorum. Arapça tercüman mı istiyorsun?" diye soran mahkeme başkanına bu sanık 'evet' anlamında cevap verdi.
Kimlik tespiti sırasında ismi okunan bir sanığın Türkçe olarak Kürtçe savunma yapmak istediğini söylemesi üzerine mahkeme başkanı bir kez daha uyarıda bulundu. Başkan Özçelik, "Daha önce de söyledim. Hayat sizin hayatınız. Çoğunuz üniversite öğrencisisiniz. Şu an topluca bir aradasınız, eğlenceli gelebilir. Biz sizi anlayıp dinlemek istiyoruz. Bu durumun geleceğe yönelik etkileri olabilir. Takdir sizin." diye konuştu.
Kimlik tespitinin tamamlanmasının ardından mahkeme başkanı Özçelik, kimliği tespit edilenlerin savunmalarının alınacağını belirtti. Başkan Özçelik, "Genel olarak PKK terör örgütü üyeliği, molotoflu eylemlere katılmak suçlaması var. Bunlarla ilgili savunma alacağız. Diğer talepleri sonra değerlendireceğiz." şeklinde konuştu.
AVUKATLAR DA KÜRTÇE SAVUNMA TALEP ETTİ
Bu sırada söz alan Avukat Mehmet Ali Kahraman, Lozan barış anlaşmasını da hatırlatarak devletin dili Türkçe olmasına rağmen diğer uyruktan vatandaşlara kolaylık sağlanması gerektiğini söyledi. Kahranam ve diğer avukatlar, Kürtçe, Arapça ve Zazaca savunma yapılmasına izin verilmesini talep etti.
Daha sonra Türkçe konuşan sanıkların savunmalarına geçildi. Sanıklardan Esra Sekman, suçlamaları kabul etmeyerek, "Kürt kökenli Türkiye vatandaşıyım. Savunmamı Türkçe yapacağım ama arkadaşlarıma saygı duyulmasını istiyorum." dedi. DTP il binasına zaman zaman gittiğini belirten Sekman, "Resmi bir görevim yoktur. Aleyhime ifade veren gizli tanığın söylediklerini kabul etmiyorum. DTP binasında kimseye konuşma yapmadım. YDGM kadın kollarında herhangi bir faaliyette bulunmadım. Üniversite son sınıf öğrencisiyim. Tutuklanmasaydım mezun olacaktım. Bu nedenle tahliyemi talep ediyorum." dedi.
Sultanbeyli BDP ilçe yöneticisi olduğunu belirten sanık Edip İvrendi, "Taksim Gezi Parkı'nda basın açıklaması yapılacağını duydum ve katılmak için gittim. Ancak 'Demokratik çözüm çadırı' ismi verilen hiçbir çadır görmedim. Ben orada slogan atmadım, poster ya da bayrak taşımadım. Tuzla'da bir parkta meydana gelen patlamada yaralanan Mazlum Singil'i hastanede ziyarete gitmedim. Bir arkadaşımın annesi rahatsızlanmıştı. O yüzden Kartal Eğitim ve Araştırma Hastanesi'ne gittim ama annesinin yatırılmadığını öğrenince oradan ayrıldım. Yolda polis kimlik kontrolü yaptı ve gözaltına alındım." dedi. Sanıklardan Şeyma Güzel'i tanımadığını savunan İvrendi, "Son genel seçimler öncesi ben seçim bürosu kiralamıştım. Evime çok yakındı ve anahtarı da bendeydi. Şeyma birkaç kişiyle evime gelerek BDP Gençlik Kollarından olduğunu söylediler ve benden anahtarı aldı." diye konuştu.
Emlakçılık yaptığını söyleyen sanık Mehmet Cingöz Tolunay da suçlamaları kabul etmedi. Sahte nüfus kağıdı yaptığı iddialarını reddeden Tolunay, "Evde bulunan mühürler ve mürekkep benim işimle ilgilidir. Sahte kimlik yapmak için değil. Dolma kalem mürekkebiyle kimlik yapıldığı nerede görülmüş? Tahliyemi istiyorum." dedi.
Sanıklardan Dilan Erol, 24 Nisan 2011'de Aksaray'da zabıta karakolu ve bir kısım iş yerlerinin taşlanması ve molotofkokteyli atılması eylemine katılmadığını ileri sürdü.
Kartepe feribotunu kaçırma eyleminde öldürülen Mensur Güzel'in kardeşi olan ve son olarak BDP Milletvekili Sebahat Tuncel'in havaalanına bıraktığı sırada gözaltına alınması görüntülere yansıyan Şeyma Güzel de Türkçe konuştuğu için söz verildi. Asimile olmuş bir ailenin ferdi olduğunu iddia eden Güzel, "1992'de köyümüz boşaltıldığı için zorunlu olarak Türkiye metropollerinde yaşadım. Bu nedenle ana dilimi tam olarak konuşamıyorum. Ana dilimde savunma yapamıyorum. Dilimi iyi bilmediğim için annemden ve Kürt halkından özür diliyorum." ifadelerini kullandı.
Burada olmak istemediğini söyleyen Güzel, "Bugün burada olmak yerine 12 Kasım'da infaz edilen ağabeyimin mezarında olmak isterdim. Onun cenazesine gitmek isterdim. Mahkemeden talep ettiğimiz halde cevap bile verilmedi." diye konuştu.
Mahkeme başkanı Metin Özçelik de, "Belgeler tam olmadığı için talebinizi reddettik. Ölüm kağıdı verilmediği için reddedildi." açıklamasında bulundu.
'AĞABEYİM 6 KURŞUNLA ÖLDÜ'
Bu açıklamanın ardından savunmasına başlayan Şeyma Güzel, "Ağabeyimin 3 kurşun kalbine, 3 kurşun da beynine sıkıldı" deyince başkan Özçelik araya girdi. Özçelik, "Bu konumuz değil, hassasiyetinizi anlıyorum." diyerek bu konuda konuşmaması konusunda uyardı.
Güzel'in avukatı Sinan Zincir söz alarak, "3 gündür müvekkilimle ilgili yayınlar yapılıyor. Bunu açıklama hakkı var." dedi. Mahkeme başkanı da, "Burada basın açıklaması yapmıyoruz. Bu bizim konumuz değil. İddianamede isnat edilen eylemlerle ilgili savunma yapsın. Basındaki haberler beni ilgilendirmiyor. Dönem olarak yakın tarihe gelmiş olabilir ama ben buna izin vermem." dedi.
Savunmasına devam eden Güzel, "Biz burada yargılanıyorsak, bizim siyaset hakkımız engellendi. Aslında sizler ve Türk medyası bizi belki terörist ilan edeceksiniz. Ama hepimizin sonunun öyle olmasını istemiyorsanız, siyasi infaz yapmayın. Ben BDP'nin gençlik çalışanıyım. Buraya gelmeden önce terörist ilan edildim. Suçlamaları reddediyorum. Siyaset yapma hakkımızı istiyorum ve bunun için de tahliyemi talep ediyorum. Aleyhimde ifade veren ismi bile belli olmayan kişinin beyanlarını kabul etmiyorum. Hepimiz birileri aleyhinde ifade verip tutuklanmasına neden olabiliriz." diye konuştu.
Duruşmaya ara verildi.
SON VİDEO HABER
Haber Ara