Dolar

34,8934

Euro

36,7717

Altın

3.006,65

Bist

10.058,63

Dink davası savcısı: Kimse umutsuzluğa kapılmasın, hakikat gizlenemez

Agos Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hrant Dink'in öldürülmesine ilişkin davada mütalaasını tekrarlayan Savcı Hikmet Usta, "Kimsenin umutsuzluğa kapılmasını istemiyoruz. Devletimize güvenmek zorundayız. Devletimiz hasım ilan edilemez. Hakkımızı yasal

14 Yıl Önce Güncellendi

2011-11-14 12:22:07

Dink davası savcısı: Kimse umutsuzluğa kapılmasın, hakikat gizlenemez
Agos Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hrant Dink'in öldürülmesine ilişkin davada mütalaasını tekrarlayan Savcı Hikmet Usta, "Kimsenin umutsuzluğa kapılmasını istemiyoruz. Devletimize güvenmek zorundayız. Devletimiz hasım ilan edilemez. Hakkımızı yasal olarak aramalıyız. Sanırım bu davanın maktulü de böyle düşünürdü. Hakikat asla gizlenemez. Karanlık noktalar aydınlatılacaktır. Kimse merak etmesin." dedi. Bir önceki duruşmada cinayetin Ergenekon terör örgütünün Trabzon yapılanması tarafından işlendiği şeklinde mütalaa veren savcı Usta'nın konuşmasına başladığı sırada Dink avukatları mütalaa verilmesine tepki göstererek salonu terk etmişti.
İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki 21. duruşmaya tutuklu sanıklar Erhan Tuncel ile Yasin Hayal getirildi. Mahkeme başkanı Rüstem Eryılmaz ilk olarak dosyaya gelen evrakları okudu. Sanık Yasin Hayal'in akıl sağlığının yerinde olup olmadığına ilişkin Adli Tıp Kurumu'ndan istenen raporun geldiğini belirten Başkan, raporun "Yasin Hayal'in cezai sorumluluğunun tam olduğu" yönünde olduğunu ifade etti.
Mahkeme, biyometrik fotoğrafı çekilen sanık Osman Hayal'in fotoğraflarının, olay gününe ait güvenlik kamerasındaki kişilerle karşılaştırılması için İstanbul Adli Tıp Kurumu Başkanlığı Fizik İhtisas Ses ve Görüntü İnceleme Şube Müdürlüğü'nden istenilen raporun da geldiğini belirtti. Raporda 'görüntü kayıtlarından elde edilen fotoğrafların yetersiz olduğu için herhangi bir tespit yapılamadığının belirtildiği kaydedildi.
İstihbarat elemanı olduğu iddia edilen Sinan Raşitoğlu'nun talimat ile alınan ifadesinin de dosyaya geldiğini belirten başkan Eryılmaz, tanığın ifadelerini de okudu. Yasin Hayal ile Trabzon'da aynı mahallede oturduğunu ve kendisini mahalleden tanıdığını belirten Raşitoğlu, "Benim Dink cinayeti ile ilgili herhangi bir bilgim yok. Olayı basından öğrendim. Neden tanık olarak dinlendiğimi de bilmiyorum." dedi.
Başbakanlık Teftiş Kurulu Raporu'nda Hayal'in McDonald's bombalamasının ardından kaçtığı İstanbul'da irtibat kurduğu ve Hayal'in yakalanmasını sağlayan "polis haber elemanı" olarak geçtiği yönündeki iddialar sorulan Raşitoğlu, "McDonald's'ın bombalanmasının ardından emniyeti bilgilendirdiğim doğru değildir" dedi. Raşitoğlu, ifadesinde şunları söyledi: "Yasin'in İstanbul'da saklandığı evi ben bildirmedim. İstihbarat elemanı olarak çalışmadım. Olaylara ilişkin hiçbir görüşmemiz ve konuşmamız olmadı. Trabzon'da çiçekçi dükkanım vardı. Yasin ve bazı arkadaşları yaklaşık 1 ay bu dükkana gelip gitti. Daha sonra gitmedi."
Duruşmada tüm aramalara rağmen bulunamayan tanıklar Cemal Yıldırım ve Ergün Çağatay'ın soruşturma sırasındaki ifadeleri okundu. Ancak müdahil avukatlarından Arzu Becerik, bu ifadelerin okunmasıyla yetinmeyeceklerini söyleyerek, "4,5 yıllık yargılamada Türkiye Cumhuriyeti'ndeki tanıkların bulunamaması kabul edilebilir değildir. Bulunup mahkemede dinlenmelerini talep ediyoruz." diye konuştu.
Müdahil avukatlarından Esra Salmanlı, TİB'deki kayıtların yasalar gereği 5 yıl sonrasında silindiğini belirterek, "Bu durumda bu davayla ilgili kayıtlar 64 gün sonra silinecek. Mahkemenin, TİB'deki kayıtların muhafaza altına alınmasını sağlamasını ve kayıtların silinmemesi için tedbir kararı vermesini talep ediyoruz." şeklinde konuştu.
Avukat Fethiye Çetin de, TİB'in söz konusu kayıtları herkesten sakladığını savunarak "Ankara Kumrular Sokak'taki patlama ve Güngören patlamasında failler MOBESE kameraları ve TİB kayıtlarıyla bulundu. Ama bu davada elimizde görüntüler olduğu halde, şahısların kimliğine ulaşamıyoruz." dedib
Avukat Bahri Belen ise, toplanması gereken deliller olduğunu düşündükleri için mütalaaya karşı bir şey söylemeyeceklerini belirtti.
Taleplere ilişkin görüşü sorulan savcı Hikmet Usta, bir önceki duruşmada mütalaa sunulurken müdahil avukatlarının salonu terk ettiğini hatırlattı. Bu davranışla "Olumsuz bir tutum takınıldığını" ifade eden savcı Usta, "Mütalaa ile hiçbir davanın bitirilmesi gibi bir tutum ortaya çıkarılamaz. Çünkü böylece belki davaya yeni bir safha açılmış, taraflara yeni bir değerlendirme imkanı sunulmuştur" dedi. Kimsenin umutsuzluğa kapılmasını istemediğini belirten Savcı Usta, "Devletimize güvenmek zorundayız. Devletimiz hasım ilan edilemez. Katil varsa, azmettirici varsa bu ancak gerçek kişi olabilir. Masumiyet karinesi de unutulmamalıdır. Hakkımızı yasal olarak aramalıyız. Sanırım bu davanın maktulü de böyle düşünürdü. Hakikat asla gizlenemeyecek bir gerçektir. Karanlık noktalar aydınlatılacaktır. Kimse merak etmesin." diye konuştu.
Bunun üzerine konuşan Avukat Bahri Belen, tavırlarının savcı veya mahkeme heyetine yönelik olmadığını belirterek, "Devlet yurttaşlarının adil yargılama hakkı, düşünce hakkı gibi haklarını güvence altına aldığında hukuk devletidir. Bunları tek taraflı koruduğunda meşruiyetini kaybeder." dedi.
Avukat Şiyar İşvanoğlu da, savcının açıklamasını titreyerek dinlediğini ifade ederek "Belli ki savcının vicdanı sızlamış. Biz kimseden adalet dilenmiyoruz. Sizden merhamet beklemiyoruz. Sizden görevinizi yapmanızı bekliyoruz. Hakikatler mutlaka ortaya çıkar. Ancak hakikatleri geciktirmek de kamunun vicdanını yaralamaktır." diye konuştu.
Sanıklardan Yasin Hayal'in avukatı Eda Salman, mütalaada yapılan Ergenekon vurgusunu hatırlatarak, "Ergenekon davasının görüldüğü mahkemenin 41. duruşmada aldığı kararla, Ergenekon'dan 'iddia olunan Ergenekon örgütü' diye bahsediliyor. Varlığı hala tartışılan bir örgütten bahsedilmesi durumunda savcının mütalaasını geri çekmesi gerekiyor. Savcı ya bu davanın Ergenekon ile birleştirilmesi yönünde mütalaa vermeli ya da Ergenekon'dan bağımsız bir mütalaa vermeli." dedi.
Sanık avukatları da savcılık mütalaasına karşı savunma yapmayacaklarını belirttiler.
Sanıklardan Erhan Tuncel, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'e mektup yazdığını belirterek, "Ceza yasasında yalan makinesi yok ama emniyette var. Bunlar cüzi rakamlarla alınabilir. Devlet bu cinayeti çözmek istiyorsa, beni yalan makinesine oturtsun ben 3 saatte çözerim. Ben bu durumu Cumhurbaşkanı'na yazdım. Adalet Bakanı'na da buradan sesleniyorum." ifadelerini kullandı.
Duruşmaya ara kararlar için ara verildi.

SON VİDEO HABER

İHH'dan Suriye'deki fırınlar için un desteği çağrısı

Haber Ara