Dolar

34,9466

Euro

36,7211

Altın

2.977,22

Bist

10.125,46

'Atatürk'ün hayali bugünkü Türkiye'ydi'

Başbakan Erdoğan, 'Türkiye'nin bugün ulaştığı seviye, hiç ama hiç kuşkusuz, başta Gazi Mustafa Kemal olmak üzere Cumhuriyetimizin kurucularının arzu ettikleri, tahayyül ettikleri, hedefledikleri bir seviyedir' dedi

14 Yıl Önce Güncellendi

2011-11-10 11:55:40

'Atatürk'ün hayali bugünkü Türkiye'ydi'
Erdoğan, Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu tarafından Milli Kütüphane Konferans Salonu'nda düzenlenen Atatürk'ü Anma Töreni'ne katıldı. Burada yaptığı konuşmaya, ''Aramızdan ayrılışının 73. sene-i devriyesinde Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ü bir kez daha minnet ve şükranla yad ediyorum'' sözleriyle başlayan Başbakan Erdoğan, Mustafa Kemal Atatürk ile birlikte Kurtuluş Savaşı'nın tüm kahramanlarına, Cumhuriyet'in kuruluşunda emeği geçen tüm şahsiyetlere, vatan için canını feda eden şehitlere ve gazilere şükranlarını sundu. Erdoğan, ayrıca dün akşam Van'da tekraren meydana gelen deprem sebebiyle hayatını kaybeden 7 vatandaşı rahmetle andı ve yaralılara şifalar diledi.

Gazi Mustafa Kemal'in başkumandanlığında Kurtuluş Savaşı'nı zaferle nihayete erdiren Türk milletinin, 29 Ekim 1923'te Türkiye Cumhuriyeti'ni kurduğunu belirten Başbakan Erdoğan, Türk milletinin, Cumhuriyet'i, Atatürk'ün ifadeleriyle, ''muasır medeniyetler seviyesine çıkarmak'' için yoğun bir gayretin içinde olduğunu dile getirdi.

Başbakan Erdoğan, şunları söyledi:

''88 yıl boyunca yaşanan tüm badirelere, tüm engelleme ve yavaşlatma çabalarına, tüm müdahale ve kesintilere rağmen Cumhuriyetimiz, dimdik, gururla, onurla ayaktadır ve geleceğe her zamankinden daha büyük bir ümitle yürümektedir. Hemen her köşesi büyük sıkıntılar, büyük mağduriyetler yaşayan Türkiye, bugün bölgesinde yıldızı parlayan, örnek gösterilen bir konuma yükselmiş, dünyanın en büyük 17. ekonomisi olmuştur.

1923 yılında sadece 50 milyon dolar olan ihracat, 2010 yılında, 2 bin 280 kat artışla 114 milyar dolara ulaşmış; son 12 ay itibariyle de 133 milyar dolarla tarihi bir rekor daha kırmıştır. Karayolu, demiryolu son derece yetersiz olan, kendi gemileri, kendi uçakları olmayan bir ülkeden, bugün her köşesi biraz olsun eksiklere rağmen demir ağlarla, hızlı demiryolu hatlarıyla, duble yollarla, hava ve deniz hatlarıyla örülmüş, modern, muasır bir ülke inşa edilmiştir. Topunu, tüfeğini, mermisini ithal etmek durumunda olan ve savunmada büyük zorluklar yaşayan bir ülke, bugün artık savunma sanayinde dünyayla rekabet edebilir konuma yükselmiştir. Kurtuluş Savaşı'nda kağnıyla mermi taşıyan, cepheye mermi taşırken soğukta bebeğini kaybeden Halime Çavuş'tan, onun gibi binlerce kahramandan aldığımız güçle, bugün artık kendi tankımız ALTAY'ı, kendi savaş gemilerimiz MİLGEM'i, kendi insansız hava aracımız ANKA'yı, kendi helikopterimiz ATAK'ı ve kendi uydumuz GÖKTÜRK'ü imal ediyoruz.

Gelişmiş ekonomilerin ciddi şekilde sarsıntılar geçirdiği küresel ekonomik kriz ortamında Türkiye, güçlü ve dayanıklı ekonomisiyle farklılığını ortaya koyarak, dünyada gıptayla izlenen bir ülke olmayı başarmıştır.''

''Bizim için en büyük mükafat, milletimizin muhabbetine mazhar olabilmektir''

Son dönemde gerçekleştirilen büyük reform ve yatırımlarla Türkiye'nin, eğitimden sağlığa, adaletten emniyete, ulaştırmadan enerjiye, sanayiden dış ticarete, aileden kültüre, sanata, bilim ve spora kadar her alanda bölgesinin ve dünyanın farklı bir ülkesi olduğunu ispat ettiğini vurgulayan Erdoğan, içerde milli birlik ve beraberlik tam bir hassasiyetle geliştirilirken ve demokrasinin standartları yükseltilirken, dışarıda da Türkiye'nin, barışın, adaletin, refah ve istikrarın kararlı savunuculuğunu yaptığını söyledi.

Başbakan Erdoğan, şöyle konuştu:

''Şunu gönül rahatlığı içinde söylemek isterim; Türkiye'nin bugün ulaştığı seviye, hiç ama hiç kuşkusuz, başta Gazi Mustafa Kemal olmak üzere Cumhuriyetimizin kurucularının arzu ettikleri, tahayyül ettikleri, hedefledikleri bir seviyedir.

Gazi Mustafa Kemal, 1921 yılında, bu ülkenin müstakbel idarecilerine şu tarihi sözlerle istikamet çizmişti; 'Millete efendilik yoktur... Hadimlik vardır... Her ne suretle olursa olsun, millete hizmet edenler, milletten büyük mükafatlar intizar ediyorlarsa, katiyen doğru bir harekette bulunmuş olmazlar. Hizmet edenler, vazifelerini ifa etmiş olmaktan başka bir şey yapmamışlardır'. Evet... Hükümet olarak gayemiz, emelimiz ve idealimiz, millete hizmetkar olmaktan öte bir şey değildir. Bizim için en büyük mükafat, milletimizin muhabbetine mazhar olabilmektir.

Çanakkale'de, Kafkas Cephelerinde, Kut'ül Amare'de ve Kurtuluş Savaşı'nda canını feda eden Mehmetçikler, hiç tereddütsüz, böyle bir ülkenin tesisi için ve varlığını yüceltebilmek için şehadet şerbetini içmişlerdir. Şehitlerimize ve gazilerimize mahcup olmamak, en büyük arzumuzdur. Onların emanetini muhafaza etmek, o emaneti çok daha yükseklere taşımak için gayretle çalışmayı sürdüreceğimizden hiç kimsenin şüphesi olmamalıdır.''

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, ''Bu ülkenin her bir ferdi birinci sınıf vatandaştır. Bu tartışılmaz. 74 milyonun fertleri arasında herhangi bir ayrımcılığı, eşitsizliği ve adaletsizliği asla kabul etmeyiz, buna müsamaha da göstermeyiz'' dedi.

Erdoğan, Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu tarafından Milli Kütüphane Konferans Salonu'nda düzenlenen Atatürk'ü anma töreninde, ''Cumhuriyetimizin banisi'' dediği, Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün, 1929 yılında el yazısıyla kaleme aldığı satırları paylaştı.

Başbakan Erdoğan, bu satırların esasen, Türkiye Cumhuriyeti'nin hangi ruh ve esaslar üzerine kurulduğunu, nasıl bir millet tarif ve tasavvuruyla inşa edildiğini ortaya koyan satırlar olduğunu ifade etti.

''Bir çok spekülasyonlar oluyor, ama bunların ötesinde bir tarih var'' diyen Başbakan Erdoğan, şunları kaydetti: .

''Diyor ki Gazi... 'Zengin bir hatırat mirasına sahip bulunan; beraber yaşamak hususunda müşterek arzu ve muvafakatte samimi olan; sahip olunan mirasın muhafazasına beraber devam hususunda iradeleri müşterek olan insanların birleştirilmesinden vücuda gelen cemiyete millet namı verilir'.

Mustafa Kemal, satırlarına şöyle devam ediyor; 'Maziden, müşterek zafer ve yeis mirası, istikbalde tahakkuk ettirilecek aynı program, beraber sevinmiş olmak, beraber aynı ümitleri beslemiş olmak... Bunlar, elbette bugünün medeni zihniyetinde diğer her türlü şartların üzerinde mana ve şümul alır'. Evet... Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün de çok net bir biçimde ortaya koyduğu gibi, millet, aynı ırkın, aynı kabilenin, aynı kavmin mensupları değil, geçmişleri ve gelecekleri müşterek olan, sevinçleri, hüzünleri ve ümitleri ortak olan, yek vücut olarak kader birliği eden bir cemiyettir.

Kurtuluş Savaşı'nın nasıl kazanıldığını, Gazi şu satırlarla kaydetmişti; 'Millet, topyekun manevi bir şahıs halinde ve tek bir kitle olarak tecelli etti. Birliğini ve beraberliğini muhafaza ederek, ona düşman olanları bertaraf eyledi'. Atatürk'ün bu millet tanımı ve tasavvuru, ilk Meclis'te çok somut olarak tezahür etmiştir. Türkiye Cumhuriyeti, işte, bu millet tanımından yola çıkılarak, çok renklilik, birlik, kardeşlik ve dayanışma temelleri üzerinde yükselmişti. 1940'lardan sonra ortaya çıkan asimilasyon, red ve inkar politikaları, Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluş felsefesine olduğu kadar, Atatürk'ün millet tarifine de bütünüyle aykırıdır.''

-Yeni anayasadaki ruh ve anlayış...-

Başbakan Erdoğan, vefatının 73. yılında, Gazi Mustafa Kemal'in altını çizdiği istikametten ilham alarak, bazı hususları tekrar etmekte fayda gördüğünü belirtti ve şöyle konuştu:

''Bu ülkenin her bir ferdi birinci sınıf vatandaştır. Bu tartışılmaz. 74 milyonun fertleri arasında herhangi bir ayrımcılığı, eşitsizliği ve adaletsizliği asla kabul etmeyiz, buna müsamaha da göstermeyiz. Devletin tüm imkanları ve tüm kurumları karşısında herkesin eşit mesafede durmasını sağlamak, adalet anlayışımızın sarsılmaz bir gereğidir. İşte yeni anayasanın, böyle bir ruh ve anlayışla yazılması, bireyi, vatandaşı, özgürlükleri öne çıkarması, ülkenin birlik ve bütünlüğünü daha da pekiştirmesi en büyük arzumuzdur. Terörün bertaraf edilmesi ve Türkiye üzerine kirli hesapları olan çevrelerin oyunlarının bozulması da ancak bu şekilde mümkün olacaktır. Bu millet, tarihi boyunca yaptığı gibi muhabbetle, uhuvvetle, samimiyet içinde birbiriyle kucaklaştığı sürece, terör ve onu maşa olarak kullanan çevreler, bir kez daha hayal kırıklığına uğrayacaktır.

Atatürk'ün, Nutuk adlı eserinde kaydettiği şu ifadeler bu noktada son derece anlamlıdır: 'Birlik ve emelde kararlı ve ısrar eden millet, mağrur ve mütecaviz her düşmanı, eninde sonunda gurur ve tecavüzünde pişman edebilir'. Evet... Millet olarak, 74 milyon Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları olarak, birlikte, beraberlikte, kardeşlikte ısrarcı olmaya devam edeceğiz. Özgürlüklerden, temel haklardan, ileri demokratik standartlardan asla taviz vermeden, nifak ve fesada asla fırsat tanımadan, Türkiye'yi büyütmeyi, yüceltmeyi kararlılıkla sürdüreceğiz. Hiç kimsenin kuşkusu olmasın. Cumhuriyet, emin ellerdedir... Gazi Mustafa Kemal'in, diğer gazilerimiz ve şehitlerimizin hatırasına gölge düşürmeden, onlardan aldığımız kutsal emaneti yücelterek yolumuzda ilerleyeceğiz.''

Başbakan Erdoğan, konuşmasının sonunda, vefatının 73. yıl dönümünde Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ü ve tüm silah arkadaşlarını, tüm şehitleri ve gazileri tekrar şükranla ve rahmetle andı.

AA

Haber Ara