Alaçatı'ya bağlı Karaköy, bölgede bulunan yazıtlar ve kalıntılar ışığında 4 bin yıl öncesine dayandığı ve ilk Türk köylerinden biri olduğu kabul ediliyor.
Köyde 1980 yılında seçilerek başladığı muhtarlık görevine, son yerel seçimlerin ardından atamayla devam eden Ali Lokmacı, 40 yıl öncesine kadar 70 haneli olan köyde şimdi 6 hanenin bulunduğunu, nüfusun da 13'e düştüğünü anlattı.
Karaköy'ün 1996 yılında birinci derece sit alanı ilan edildiğini, bu kararın ardından, depremler ve bakımsızlık nedeniyle yıkılan evlerin kaldırılamadığını, yerine yenilerinin yapılamadığını belirten Lokmacı, şu bilgileri verdi:
''Köyümüzde elektrik ve su da yok. Otoban önümüzde, rüzgar enerjisi arkamızda, biz gaz lambasıyla aydınlanıyoruz. Sit kararından dolayı bir şey yapamıyoruz. 'Işıksız, susuz köy kalmadı'' diyorlar, turizm merkezinin göbeğindeyiz ama ışıksız ve susuzuz. Artık köyümüze el atılmalı. Karaköy'ün bahtı daha fazla kararmasın. Karaköy artık yeniköy olsun.''
Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay'a ulaşarak, köyün sit sorunu dile getirmeyi istediğini söylenen Lokmacı, ''Sit kararı kalkarsa, bu köyün kaderi değişebilir. Çünkü gidenler bu sorunların çözülmesi durumunda köye dönme konusunda istekliler. Bakandan sit kararının kaldırılmasını talep edeceğim'' dedi.
-60 yıl önce açılan kuyulardan su temin ediliyor-
Haftanın bir iki gününü Alaçatı'da geçirse de köyünden ayrılmayı hiç düşünmediğini, çoğu zaman tek başına kaldığı köyünde zeytinliği, hayvanları, arı kovanları ve sebze meyve yetiştirdiği bahçesiyle ilgilendiğini anlatan Lokmacı, ''Atalarım, dedelerim burada yatıyor. Ben ne olursa olsun gitmeyeceğim'' diye konuştu.
Evinin yiyeceğini, halen en yenisi 60 yıl önce açılan kuyulardan kovayla ya da su motoruyla çektiği suyla ekip biçtiği tarlalarından elde ettiğini dile getiren Lokmacı, ''Burayı, hayvan yetiştirmeyi seviyorum. Köyümüzün havası güzel, toprak verimli ama sorunlar nedeniyle kimse gelemiyor'' dedi.
Köyde verimli tarım arazileri dolayısıyla zeytincilik, arpa, buğday üretimi ve hayvancılığın devam ettiğini, göç edenlerin çoğunun Alaçatı beldesi ve Urla ilçesine yerleştiğini anlatan Lokmacı, kendi dört çocuğunun da yaşamlarını köyün dışında sürdürdüğünü söyledi.
Lokmacı, köyde eskiden su kuyularının erkek çocukları doğduğunda ya da bir köylü vefat ettiğinde, hayır amacıyla onların isimleriyle açıldığını, yerleşimin azalmasıyla bu geleneğin yok olduğunu anlattı.