Gannuşi, bir Arap Erdoğan olabilir mi?
Araplar, kendileri için de bir Türkiye istiyor. Peki Tunus’un Nahda Partisi, Türklerin AKP’si gibi olur mu? Raşid Gannuşi, bir Arap Erdoğan olabilir mi? Abdurrahman Er Raşid'in analizi:
14 Yıl Önce Güncellendi
2011-10-31 10:52:45
Tunus’ta İslamcı Nahda Partisi’nin, halk devriminin sonucunda yapılan özgür ve gerçekçi ilk seçimlerde sandalyelerin çoğunu kazanması karşısında, duyguların birbirine karışması doğal.
Öncelikle soruyoruz: Tunus’taki seçim bizi ilgilendiriyor mu? 200 milyondan fazla Arap’ın bulunduğu bir denizi etkiler mi? Bence ‘evet’. Zira Araplar, kendileri için de bir Türkiye istiyor. Peki Tunus’un Nahda Partisi, Türklerin AKP’si gibi olur mu? Raşid Gannuşi, bir Arap Erdoğan olabilir mi?
Nahda’yı bekleyip görmek
Bazıları, Sudan, Hamas, Hizbullah ve İran gibi bölgedeki İslamcı gruplara benzer açılımcı ve hoşgörülü İslamcı hareket kılığına bürünmüş köktenci bir hareketin karşısında durmamızdan endişeli. Bazıları da bu gelişmeyi Türkiye ve Malezya gibi ılımlı İslamcı hareketlere önderlik eden siyasi sistemi tozpembe görmekte.
Bence Tunus’ta güvence veren şey, Nahda’ya bağlanan umutlar değil, devlete olan güven. Eski Devlet Başkanı Bin Ali’nin yetkileri kendinde toplayarak yaptığı sınırlamalara rağmen devlet, ülkeyi güvene kavuşturmuştu ve herkesin kabul ettiği bir sisteme sorunsuz geçiş sağladı. Yargı ve askeri kurumlar, siyasi hareketlerin çokpartili yapısı garantör olacaktır. En çok oyu alan Nahda’nın ülkeyi dilediği ortaklarla birlikte yönetme hakkı var. Bu çoğunluk hakkı Sudan, Cezayir ve Gazze’de engellendi. Mısır gibi değişimin eşiğindeki ülkelerde de işlemez kılınmaya çalışılıyor.
Nahda ise henüz denenmedi; şimdilik çelişkili vaatlerden başka bir şey bilmiyoruz. Batı’ya ve liberallere sözler veriyor, kendi parti kadrolarına ve yandaşlarına zıt vaatler dağıtıyor. Nahda’nın ve lideri Raşid Gannuşi’nin gerçeği, yakında ortaya çıkacak. Gannuşi’yle deneyimimiz, Batı’ya ılımlılık mesajı veren dini lider olmasına rağmen rahatlatıcı olmadı; zira uygulamaları aksini gösteriyor.
Tunus’un açtığı yeni ufuk
Benim gibi düşünmeyenler, bu görüşümü İslamcı köktenci bir partiye yönelik saldırı olarak görecektir. Oysa ben daima konuları karşılaştırma ve tarih süzgecinden geçirip kararı sonuçlara bırakıyorum.
Bin Ali rejimi, baskıcı bir güvenlik rejimiydi. Cezayir de askeri açıdan öyle... Keza Beşşar Esad rejimi de... Bu rejimler, sivil değildi. Türk veya Malezya deneyiminden bahseden bazıları, bunların kendi çerçevesinde liberal deneyimler olduğuna dikkat çekmekten aciz.
Liberal sistem içinde İslamcılar her seçimi kazanırsa ülkeyi yüz yıl yönetebilirler, ancak İslamcı sistemler içinde köktenciler dışındaki akımların seçimleri kazanması imkânsız.
Bugün Tunus rejimi temelleri itibariyle liberal; herkesin seçme ve seçilme hakkı var. Türkiye, Malezya ve bir ölçüde Endonezya’da da durum böyle...
Fakat Cezayir gibi askeri veya Sudan gibi İslamcı askeri rejimlerde, hiç kimse seçimleri kazanamaz. İran’da ise tüm İslamcıların değil, sadece rejimin İslamcılarının aday olmasına izin verilir.
Irak ve Lübnan’daki gibi deforme olmuş demokratik deneyimlerdeyse rejim kırılgandır. Tunus ise yeni ufuklar açtı, fakat çoğunluğu eski yüzlerle dolu bir yeni dönem bu.
*Londra’da Arapça yayımlanan Şark ül Evsat gazetesi, Tercüme Radikal
SON VİDEO HABER
Haber Ara