Papatya falına dönen bir konu var: “Bedelli” askerlik çıkacak mı, çıkmayacak mı? Yıllardır tartışılıyor, bir arpa boyu yol alınamıyor. Söylenen “söz”lerle umutlanan on binlerce gencin payına düşen hep “hüzün” oluyor. Radikal’in 8 Eylül’de duyurduğu “bedelli geliyor” haberiyle binlerce kişinin umutları yeniden alevlenmişti. Haberin gürültüsü beklendiği gibi büyük oldu. Hükümetten “havet” anlamına gelen açıklamalar geldi. Genelkurmay Başkanı Necdet Özel, önceki gün konuya ilk kez değindi.
Mesajı iyi incelendiğinde selefleri Işık Koşaner, İlker Başbuğ gibi kesin bir ‘hayır’ demediği görülüyor. Sadece “hassasiyet”lere dikkat çekiyor. Aslında “hassasiyet”lerin ne olduğu belli: Ordunun “ihtiyacı” ve kamuoyunun “vicdanı” Bunca şehidin verildiği ortamda Yemen Türküsü’nde olduğu gibi “Zenginimiz bedel öder, askerimiz fakirdendir”dizesinin söylenmesi istenmiyor. Yüz binlerin beklentisi olan bir konuda “haber”yapmak kolay değil ama “kaynak”ların sağlam olduğunu söyleyerek ikinci haberi verelim.
Hükümet ile Genelkurmay arasında “bedelli askerlik” konusunda mutabakat sağlandı. Tek sorun zamanlama. Şehit cenazeleri gelirken kamu vicdanında yara açılması istenmiyor. Ortalık biraz durulunca konunun Meclis’e geleceğini duyuralım. Projenin detayları bile belli olmuş. Bedelliden elde edilecek gelirler ‘yol, su, elektrik, memur maaşı ödensin’ diye Hazine’ye bırakılmayacak. Tamamı şehit yakınları ve gazilere verilecek. Belki bir miktarı da yoksul askerlere. Yaş sınırının 30 yaş ve üstü olması bekleniyor. Yararlanacak kişi sayısı da 200 bini buluyor. Peki ne zaman çıkar? İşte muamma olan bu. Herşey silahların susmasına bağlı. Yasanın 1 Ocak 2012 tarihiyle yürürlüğe girmesi ise büyük olasılık.
Kılıçdaroğlu’nun gönlünü fethettiği Menzil’li hacı
Siyasetçinin ziyaretçisi eksik olmaz. Kimisi randevuludur, birçoğu da çat kapı karşısına çıkar. CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu haftabaşında böyle bir olay yaşadı. Parti genel merkezine gitmek üzere evinden çıkmıştı ki karşısında sakalı ve kıyafeti “hacı” olduğunu çağrıştıran birini gördü. Korumalarının yanında bekleyen adama yöneldi ve koyu bir sohbete daldı.
Derdi yüzüne yansıyan bu adam hasta kızına yardım için gelmişti. Kılıçdaroğlu hemen yardım etmesi için Samsun milletvekili Prof.Dr. Haluk Koç’u aradı. Şanlıurfa’dan gelen İsmet isimli bu vatandaş 4 kişinin öldüğü trafik kazasında travma geçiren kızına derman için Ankara’ya gelmişti. Kılıçdaroğlu’na bürosu aynı mahallede olan avukat bir hemşerisinin tavsiyesi üzerine gitmişti. Bu olayı duyduktan sonra Haluk Koç’u aradım. Haluk Hoca, ‘Evet, Kemal Bey telefonla ilgilenmemi rica etti. Hasta şu anda yatıyor” dedi. Sonra da İsmet Bey’e ulaştık. Ağzından şu kelimeler döküldü: “Kemal Kılıçdaroğlu bizi çok mutlu etti. Bu kadarını beklemiyorduk. Allah ondan razı olsun. Ben ‘hacı’yım ve Menzil’e bağlıyım. Ama bundan sonra CHP’ye oy vereceğim.” Bu arada Kılıçdaroğlu’nun hastanın durumunu yakından takip ettiğini belirtelim.
Başbakan’ın sürprizi: Burberry saat
AK Parti’nin Türk siyasetine getirdiği yeniliklerden birisi de “kamp” geleneği. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, her yıl en az iki kez bakan, milletvekili ve partinin yöneticilerini bir araya topluyor. Geçen hafta Kızılcahamam’daki Asya Termal Tesisleri’nde yapılan kampta yine “ağır” siyasi sorunlar tartışıldı. Ancak kampta şu ana kadar kamuoyuna yansımayan bir gelişme daha oldu. Başbakan Erdoğan’ın jesti. Kayıt masasındaki görevliler oda anahtarlarıyla birlikte milletvekillerine “Sayın Başbakanımızın hediyesidir” diyerek bir kutu verdi.
Kutudan zarif bir hediye çıktı: Özel yapım Burberry marka bir kol saati. Saatin arkası “Recep Tayyip Erdoğan” imzalı. Bir de partinin kuruluş yıldönümünü hatırlatan “10.Yıl Anısına” yazısı. Burberry, dünyanın sayılı markalarından. İktidar partisi pazarlıkla saati epey ucuza mal etmiş. Milletvekilleri saatin daha çok “manevi” değerine önem vermiş olmalı ki çoğu koluna takmak yerine evinin bir köşesine koymayı uygun görmüş.
Radikal