Dolar

34,9466

Euro

36,7211

Altın

2.977,22

Bist

10.125,46

Bölmeye çalışanlara depremle net mesaj

Avrupa Birliği Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış, ''Bu ülkede kardeşi kardeşe düşürmeye kalkanlara, asırlardır aynı toprağı ve sofrayı paylaştığımız kardeşlerimizle aramıza duvarlar örmeye kalkanlara bu deprem vesilesiyle yine çok net bir mesaj verilmiş oldu'' dedi.

14 Yıl Önce Güncellendi

2011-10-26 06:45:43

Bölmeye çalışanlara depremle net mesaj

Türkiye gazetesince, Yenibosna'daki İhlas Holding binasında düzenlenen 21. Türkiye Toplantısında konuşan Bağış, Van'daki depremin herkesi üzdüğünü belirterek, ''Gerçekten üzmekle de kalmadı, aslında Türkiye'yi yeniden birbirine kenetledi. Şu anda 80 ilimiz, Van'a yardım yapabilmek için adeta yarışıyor'' ifadesini kullandı.

Türkiye'deki tüm sivil toplum kuruluşlarının, kamu kurumlarının, akademik çevre ve medyanın el ele vererek, bu yarayı bir an önce sarmak, oradaki vatandaşların birbirlerine ve sevdiklerine kavuşabilmesi, hayatlarını yeniden düzene sokabilmesi için muazzam bir performans ortaya koyduğunu dile getiren Bağış, şöyle devam etti:

''Tabii ister istemez insan geçmişteki depremleri de hatırlıyor. 1999 depreminde, 17 Ağustos'tan ancak günler sonra deprem bölgesine girebilen bir devlet ile karşı karşıyayken, bugün hamdolsun depremden birkaç saat sonra Türkiye Cumhuriyeti'nin Başbakanı, 6 bakanıyla birlikte olay yerindeydi. Çok şükür askeri sivili, zabıtası polisi, sivil toplumu AKUT'u, üniversitelerin arama kurtarma ekibi, Türkiye'nin dört bir yanından yardım ekipleri bir an evvel deprem bölgesine ulaşabildiler. Gerçekten unutamayacağımız anekdotlar yaşandı. Bu ülkede kardeşi kardeşe düşürmeye kalkanlara, asırlardır aynı toprağı ve sofrayı paylaştığımız kardeşlerimizle aramıza duvarlar örmeye kalkanlara bu deprem vesilesiyle yine çok net bir mesaj verilmiş oldu. Bugüne kadar kendilerinden beklediğimiz hassasiyeti gösteremeyen bazı siyasiler bile Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının bu kadar coşkulu yardım çabalarının neticesinde 'Bu yardımlar kardeşlik kokuyor' diyebilecek noktaya geldilerse, işte hoşgörüyle, muhabbetle bu ülkedeki bütün sorunları aşabileceğimizi bir kez daha gözlemlemiş olduk. Gerçekten bu süreç farklı bir zihniyeti ortaya koydu. Tabii sadece Türkiye'nin içinde değil, dünyanın dört bir yanından gelen destek mesajları bizce çok önemliydi.''

-Deprem bölgesine AB fonlarından 4-5 milyon avro yönlendirilecek-

Bağış, bugün Avrupa Parlamentosu Başkanı Jerzy Buzek'in tüm parlamenterleri Van'da hayatını kaybeden depremzedelerin anısına saygı duruşuna davet etmesinin çok anlamlı olduğunu ve 30'a yakın ülkenin arama kurtarma ekibi, yardım malzemesi gönderme konusunda çok ciddi bir hassasiyet ortaya koyduğunu belirterek, şunları kaydetti:

''Bunlar önemli gelişmeler. Belki de son dönemde ilişkilerimizin gergin olduğu bazı ülkeler bile bu deprem vesilesiyle 'Acaba bir deprem diplomasisi yaratıp, Türkiye'ye yakınlaşabilir miyiz?' çabası içerisine girdiler. Gerçekten bunlar anlamlıydı. Tabii Başbakanımızın olay yerine hemen gitmesi ve sabahın erken saatlerine kadar bizzat olay yerinde incelemelerde bulunması, vatandaşlarımızın devlet millet kaynaşması adına gerçekten yüreklerine su serpti. Dün sabah erken saatlerde AB ülkelerinin büyükelçileriyle bir araya geldik. Onların da bu konudaki hassasiyetleri beni duygulandırdı. Bugün gerekli toplantılar sonucu ilk aşamada AB fonlarından 4-5 milyon avroluk bir fonun bölgeye yönlendirilmesi için ilk kararı çıkardık. İnşallah bölgede ihtiyaç duyulan prefabrik konutların, kış şartlarına dayanıklı çadırların vatandaşlarımızın hizmetine sunulabilmesi için önemli adımlar atılacak. Artık hepimizin duası Van halkı içindir. Türkiye gerçekten Van ile birlikte kenetlenmiştir. Allah birlikteliğimize, beraberliğimize zeval vermesin. Kardeşi kardeşe düşürmeye çok meraklı bazı çevreler deprem felaketinden sonra faşizan bir yaklaşımla bazı söylemleri yaymaya çalıştılar. Ama onların karşısında duran çok büyük bir toplum, çok net bir mesaj verdi. Asırlardır bu toprakları paylaşıyoruz ve asırlardır birbirimizi değiştiremedik. Ne Türkler Kürtleri Türkleştirebildi, ne Aleviler Sünnileri Alevileştirebildi. Ama ortak paydalarımızda birleştiğimiz zaman, birlikte hareket ettiğimiz zaman bu fitne, fesat peşinde koşanların ayıplarını yüzlerine vurabildiğimiz zaman Türkiye olarak çok daha farklı bir noktaya geliyoruz.''

Bağış, Türkiye'nin geldiği noktanın bölgedeki diğer ülkelere ilham kaynağı olduğunu belirterek, ''Avrupa'da Müslüman diye Türkiye'nin AB üyeliğine karşı çıkan zihniyet ile bu ülkenin farklı etnik zenginliklerini birbirine düşürmeye kalkan zihniyet arasında hiçbir fark yoktur'' dedi.

Türkiye'nin doğunun en batılı, batının da en doğulu ülkesi olduğunu dile getiren Bağış, bu topraklarda sadece inançları, medeniyetleri değil aynı zamanda kıtaları birleştirdiklerini bildirdi.

Bağış, bugün Türkiye'nin en önemli yumuşak gücünün demokrasisi olduğuna işaret ederek, ''Sayın Başbakanımızı sabahın o erken saatlerinde 20 bin kişi, boyuna posuna hayran oldukları için değil, onların kendi hayatlarını riske atarak, uğruna hedef oldukları demokrasiyi temsil ettiği için seviyorlar'' diye konuştu.

-AB süreci-

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın Türkiye'de somut başarılar ortaya koymuş bir demokratik lider olduğunu ifade eden Bağış, şöyle devam etti:

''Türkiye'nin belki de en önemli gücü olan demokrasisinin arkasında da bu fakirin sorumluluğunu üstlendiği AB sürecinin önemli bir payı vardır. Eğer bugün Türkiye bölgenin bir ilham kaynağı olabildiyse, rahmetli Menderes'in 1959'da başlattığı sürecin çok ama çok büyük bir payı vardır. Hamdolsun o süreçte devlet güvenlik mahkemelerinden kurtuldu bu ülke. Hamdolsun o süreçte TRT'nin, YÖK'ün yönetiminde ülkeyi korumakla görevli komutanlarımızın görev yapma saçmalığına son verdik. Biz askerimizi çok seviyoruz. Ordusuna 'peygamber ocağı' diyen başka bir millet de yoktur. Askerini, peygamberinin adı ile çağıran başka bir millet de yoktur. Ama biz ordusunu, askerini görevinin başında seviyoruz. Yoksa liselerde üniforması ile çocuklarımıza milli güvenlik dersi verirken, bunu AB eleştirince o eleştirilere de 'haksız değiller' demek zorunda kalıyoruz.''

AB'nin yayınladığı Türkiye raporunu hiçbir şekilde karne olarak kabul etmediklerinin altını çizen Bağış, Türkiye'ye karne vermenin ancak millete ait bir şey olduğunu söyledi.

Bağış, Türkiye'nin hedefinin AB standartlarının üzerine çıkmak olduğunu vurgulayarak, Türkiye'nin her alanda bu standartları yakalamak konusunda kararlı olduğunu söyledi.

''Demokrasilerde ama, ancak olmaz. Vatandaşımızın tamamını inşallah kucaklayacağız'' diyen Bağış, Türkiye'nin AB standartlarına her zamankinden daha yakın olduğunu ifade etti.

Bağış, fasıllar açılmasa da, birtakım siyasi engeller konulsa da Türkiye'nin kendi standartlarını yükseltme konusunda kararlı olduğunu belirterek, şöyle konuştu:

''Müzakere sürecinde sıkıntılar olabilir. Ancak reform sürecinde hiçbir duraksama yoktur. Türkiye seçime girerken bile 3 bin 200 maddeyi 4 gün içerisinde TBMM'den geçirerek, Borçlar Kanunu ve Türk Ticaret Kanunu'nu geçirmiş bir ülkedir. Türkiye durmuyor. Bakanlar Kurulumuzun yapısı değişirken AB konusunda ayrı bir bakanlığın ayrılmış olması, Avrupa Birliği Bakanının başmüzakerecilik ve müzakere heyeti başkanlığı ile görevlendirilmiş olması, Türkiye'nin kararlılığının en önemli göstergesidir. Ben muhalefeti sıkça eleştirmekle tanınan bir siyasetçiyim. Ama bu konuda muhalefete teşekkür etmek durumundayım. Seçim döneminde de hiçbir partimiz AB sürecini istismar etmedi. Ama AB üyesi ülkelerdeki seçim dönemine bakın. Daha şimdiden koltuğun gitmekte olduğunu gören bazı kendini bilmez siyasiler, Türkiye üzerinden kendi seçmenlerine selam vermeye çalışıyorlar. Türkiye'nin üyelik perspektifini kendi iç siyasetlerinde istismar etmeye çalışıyorlar. Ama biz 'reformlara devam' diyoruz. Çünkü biz bu ülkenin insanlarının her şeyin en güzeline, en iyisine layık olduğuna inanıyoruz.''

Avrupa Birliği Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış, ''Yılın ilk 6 ayında ülkemize gelen küresel sermayenin yüzde 92'si AB üyesi ülkelerden gelmektedir. Yani AB üyesi ülkelerin ekonomik karar mekanizmaları aslında Türkiye'nin potansiyelinin farkındalar'' dedi.
Türkiye gazetesince, Yenibosna'daki İhlas Holding binasında düzenlenen 21. Türkiye Toplantısında konuşan Bağış, Türkiye'nin AB müzakere sürecini başlatan AK Parti'nin, aynı zamanda müzakere sürecini sonuçlandıran hükümet olacağını söyledi.

Türkiye'nin, Avrupa'nın en hızlı büyüyen ekonomisi olduğunu vurgulayan Bağış, ''Bunu sadece biz söylemiyoruz. OECD'nin rakamları 2050 yılında Türkiye'yi Avrupa'nın ikinci en büyük ekonomisi olarak ilan ediyor'' diye konuştu.

Yılın ilk 6 ayında Türkiye'nin yüzde 10,2 büyüdüğünü ve bu büyümenin arkasındaki en önemli gücün de Türkiye'ye gelen küresel sermaye olduğunu dile getiren Bağış, şöyle devam etti:

''Yılın ilk 6 ayında ülkemize gelen küresel sermayenin yüzde 92'si AB üyesi ülkelerden gelmektedir. Yani AB üyesi ülkelerin ekonomik karar mekanizmaları aslında Türkiye'nin potansiyelinin farkındalar. O zamanlar belki Türkiye'nin AB'nin ekonomik gücüne imrenerek başvurmuş olması, bugün bizim beklentimizin ekonomik olduğu anlamına gelmemelidir. O zamanın Türkiye'si, vatandaşlarını Almanya'ya misafir işçi olarak göndermekten başka umudu olmayan bir ülke olabilir. 2002'de 58 bin vatandaşımız Almanya'ya göç etmişti. 2010'da bu rakam 27 bine düştü. Aynı yıl içerisinde Almanya'dan Türkiye'ye göç eden insan sayısı 35 bin. Yani artık geriye dönüş başladı. Bunların hepsi de bizim soydaşlarımız değil. Bugün Alanya'da 50 bine yakın Alman yaşıyor. Çünkü Almanya'daki emeklilik maaşı ile burada çok daha güzel bir hayat sürdürebiliyorlar. Bu ekonomik büyüme ile inşallah Türkiye'nin önü çok açık. Onun için bize anamızın ak sütü kadar helal olan AB üyeliğine de eninde sonunda kavuşacağız. Tek engel var; ön yargı. Bizim AB sürecindeki tek hedefimiz tam üye olmaktır. Bugün Avrupa'nın ihtiyaç duyduğu enerji kaynaklarının yüzde 70'i Türkiye'nin ya kuzeyinde ya güneyinde ya doğusundadır. Birileri bu enerji kaynaklarını mobil yöntemlerle transfer edemedikçe, Türkiye'nin katkısı olmadan Avrupa'nın o enerji kaynaklarına uluşabilme şansı yok.''

-''Terör gerçekten acımasız bir fenomen''-

AB üyesi ülkelerin bu süreçte samimiyetlerini ortaya koyması gerektiğini dile getiren Bağış, son yaşanan terör saldırılarından sonra, terör olaylarında ''gri'' alanlar olmaması gerektiğini ve PKK'nın Avrupalı gençleri de uyuşturucu yoluyla öldürdüğünü ifade etti.

Bağış, Avrupa'nın güvenliğinin Şırnak'ta, Batman'da, Diyarbakır'da başladığını vurgulayarak, şunları kaydetti:

''Bunları göz ardı etme lüksleri yok. Bu konularda bir değişikliğin başladığının sinyallerini görüyoruz. Eğer Fransa İçişleri Bakanı Ankara'ya kadar gelip İçişleri Bakanımızla ortak bir işbirliği anlaşması imzalıyorsa, demek ki onlar da artık bıkkınlık noktasına geldiler. Avrupalılar da diyorlar ki, 'Terörün coğrafyası olmaz, dini, milliyeti, ırkı olmaz'. Terör gerçekten acımasız bir fenomen ve terörle mücadelede uluslararası işbirliği mutlaka gerekli.''

AB ilerleme raporunda yer alan basın özgürlüğü konusuna da değinen Bağış, ''Türkiye'de bir tek basın mensubu, yazılarından veya görüşlerinden dolayı gözaltına alınmış olsa, o bile çoktur. Ama bugün Türkiye'de basın mensubu olmak kimseye de suç işleme özgürlüğünü vermez, vermemeli. Bugüne kadar fikirlerinden dolayı kesinleşmiş 50 yıl hapis cezası olan gazetecilere ses çıkarmayan bazı Avrupalı müttefiklerimizin, bir çete örgütü üyesi olmakla itam edilen bazı gazetecileri, sanki mesleklerinden ötürü gözaltına alınmışlar gibi göstermeye çalışmaları da düşündürücüdür'' dedi.

İlerleme raporunda Anayasa Mahkemesinin, Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulunun yapısının değişmesine övgü olduğunu belirten Bağış, Türkiye'nin birçok noktada doğru adımlar attığını söyledi.

-''Yardım teklifi, özür beklentisini telafi etmez''-

Bağış, bir katılımcının, ''Deprem konusunda İsrail'den yardım istendi mi?' sorusuna karşılık, İsrail'den yardım isteme gibi bir durumun söz konusu olmadığını, ancak İsrail'in yardım teklifinde bulunan ülkeler arasında olduğunu kaydetti.

Türkiye'nin İsrail ile ilişkilerinin gergin olduğu bir dönemde İsrail'de çıkan bir yangın dolayısıyla yangın söndürme uçaklarını gönderdiklerini hatırlatan Bağış, ''Bunu unutamayan İsrail, böyle bir deprem felaketi karşısında 'Ben de Türkiye'ye bir şeyler yapmak isterim' diye dört koldan uğraşıyor. İnanın bana İsrail, birçok devreyi canlı tutup Türkiye ile temas kurmaya çalışırken, bir yandan da başka ülkeler üzerinden 'İsrail'le görüşün, bu vesile olsun' diye bize de mesajlar geliyor'' diye konuştu.

Bağış, Türkiye'nin felaket yaşayan her ülkeye yardıma koştuğunu vurgulayarak, ''Bu, uluslararası sularda 9 vatandaşın şehit edilmesi sonrası özür beklentisini hiçbir şekilde telafi etmez. İsrail ile Türkiye arasındaki ilişkilerin normalleşmesi için Sayın Başbakanımızın çok açık koyduğu 3 şart vardır. İsrail özür dileyecektir, hayatını kaybedenlerin ailelerine tazminat ödeyecektir ve Gazze'ye uyguladığı kanunsuz ambargoya son verecektir'' ifadelerini kullandı.

AA

Haber Ara