Bakan Kılıç: Önce taş attırıp daha sonra dağa çıkarıyorlar

Gençlik ve Spor Bakanı Suat Kılıç, terör örgütü PKK'nın çocukları sokak eylemlerinde kullandıktan sonra sabıkalı hale getirerek, dağa çıkmaktan başka seçenek bırakmadığını söyledi. Bakan Kılıç, terörle mücadelede görev yapmış emekli askerlerin, Türk Silahlı Kuvvetleri'nin yürüttüğü operasyonlarla ilgili yaptıkları yorumların da terörle mücadele açısından büyük zafiyet doğurduğunu ifade etti.
        Kanal 7 Televizyonu'nda yayınlanan Başkent Kulisi programına konuk olan Gençlik ve Spor Bakanı Suat Kılıç, gündeme dair önemli açıklamalarda bulundu.
        Terör örgütünün çocuk ve gençlere bilinçli bir şekilde kamu görevlilerine ve kamu kurumlarına karşı eylemlerde kullandığını ifade eden Bakan Kılıç, "Terör örgütü gençleri bilerek sabıkalı hale getiriyor. Önce taş attırıyor ve sabıkalı hale getiriyor. Sabıkalı çocuklar hiçbir yerde iş bulamıyor. Bu çocuklar iş bulamayınca, örgüt tarafından dağa sürükleniyor. Böylece süreç ta çocukken başlıyor." şeklinde konuştu. Bakan Kılıç, bölge halkına da çağrıda bulunarak terör örgütüne karşı sesini yükseltmesini istedi.

"EMEKLİ PAŞALAR AZ KONUŞSUN"
        Gençlik ve Spor Bakanı Suat Kılıç, terörle mücadelede muhalefet, sivil toplum örgütlerini desteği kadar uzmanların desteğinin de hayati önem taşıdığının altını çizerek, özellikle bölgede görev yapmış emekli askerlerin yaptığı açıklamaların ise terörle mücadeleyi zaafa uğrattığını söyledi. Kılıç, "Ekranlara çıkan emekli paşa, asker, uzman gibi askerlerin güzergâhlarını haritalar üzerinde anlatarak terörle mücadeleyi zaafa uğratacak işler yapıyorlar. Bilhassa terörle mücadelede görev almış rütbeli askerlerin ekranlara çıkması ve askerlerin güzergâhlarını anlatması son derece yanlış ve kabul edilemez bir durumdur." dedi.
        Bakan Kılıç, Genelkurmay Başkanı Orgeneral Necdet Özel ve kuvvet komutanlarının bölgeye giderek operasyonları yönetmesini ise takdir edilecek bir davranış olarak nitelendirdi. Son dönemde terör vakalarındaki artışı TSK'nın yaptığı operasyonlara bağlayan BDP yöneticilerine de sert çıkan Bakan Kılıç, "TSK ile terör örgütünü aynı kefede değerlendirmek gafletin ta kendisidir. TSK, Emniyet gibi kurumlar devletin anayasal meşru kurumlarıdır. Bunlarla terör örgütünü aynı kefede tutmak çok yanlış tutumlardır." ifadelerini kullandı.

"SIFIR TERÖR YALAN"
        Özellikle MHP yönetiminden gelen 2002 yılında terörün sıfırlandığına yönelik iddialara da cevap veren Bakan Kılıç, bu dönemde DSP-MHP ve ANAP Koalisyon hükümetinin terörist başı Abdullah Öcalan'ın idam dosyasını TBMM'ye sevk etmeyerek şantaj unsuru olarak kullandığını ifade etti. Bakan Kılıç, "2002 yılında üç partili koalisyon sonrası AK Parti'ye geçiş süreci kısmi bir eylemsizlik vardı. Ama bu durum sıfır terör demek değildir. Böyle söylenmesi kasten yalandır. Abdullah Öcalan'ın idam dosyasının Başbakanlık'ta bekletilmesine koalisyon ortakları karar verdi. Üç ortak TBMM'ye göndermedi idam dosyasını. Zira onlar fezleke gitse idamın gerçekleşeceğini biliyordu. Protokolde PKK tarafından istismar edilirse tekrar gidecektir şeklinde bir bilgi vardı. Terör örgütü de bu durumu gördüğü için, eylemsizlik kararı almak durumu aldı. Eğer sıfır terör, dağdakileri sıfırlamaksa üç gün sonra terör nasıl çıktı. Sıfırlanan şey eylemsizliktir." diye konuştu.
        Üçlü koalisyon hükümetinin idamı kaldırmasından sonra imzaladıkları protokolün de anlamını yitirmesi sonucu terör örgütünün yeniden eylemlere başladığını anlatan Bakan Kılıç, "2002 yılında hükümet değişince protokol anlamını deyim yerindeyse yitirmiş oldu. İdam kalkınca protokol risk ve tehdit olmaktan çıkınca terör örgütü faaliyetlerini yeniden başlatmış oldu. Terörü sıfırladılar ise neden barajın altında kaldılar. Bu ülkede terörü sıfırlayan parti çeyrek yüzyıl iktidarda kalır." şeklinde konuştu.

TERÖR ÖRGÜTÜ OHAL İSTİYOR
        Demokratik Açılım Projesi'nin terörle mücadelede zaaf olmadığının altını çizen Bakan Kılıç, Olağanüstü Hal taleplerine de tepki gösterdi. Bölge halkının, terör örgütünün son dönemdeki saldırılarından ciddi bir şekilde rahatsızlık duyduğunu anlatan Bakan Kılıç, "Tekrar OHAL'ın gelmesini isteyen PKK'dır." ifadesini kullandı.
        Silahlı mücadele ile sonuç alınmayacağını tüm dünyanın gördüğünü anlatan Bakan Kılıç, terör örgütünün Türk-Kürt çatışması için çabaladığını belirterek, sözlerine şöyle devam etti: "Teröristlerin yegâne beklentisi bir kardeş kavgasına yol açmayı sağlamaktır. Bizim insanımız bu tür etnik çatışmalara asla fırsat vermeyecektir. Türkiye'nin her tarafında Türkler, Kürtler, Araplar, Çerkezler, Arnavutlar hepimiz hep beraber büyük bir Türkiye inşa ettik. Terör meselesi Türkiye'nin ortak meselesidir. Terör sadece Türklerin değil, Kürtlerin de meselesidir."

"KİMSE ELİNİ OVUŞTURMASIN"
        Gençlik ve Spor Bakanı Suat Kılıç, terörle mücadeleye kamuoyu ve medya desteğinin sağlanması gerektiğini belirtirken, "Terör tek başına hükümetin sorunu değil. Sadece hükümet desteği değil, bütün siyasi kurumların terörle mücadele edenlere moral ve motivasyon vermesi gerekir. Kıbrıs nasıl bir milli mesele ise Karabağ'ın Ermeni işgalinden kurtarılması nasıl milli bir mesele ise Türkiye'nin terörle mücadelesi de milli bir meseledir." değerlendirmesini yaptı.
        Her şehit cenazesinden sonra birilerinin elini ovuşturduğunu ileri süren Bakan Kılıç, "Birilerinin canı yanarken, birileri ellerini ovuşturmasın. Bugün Türkiye'de böyle bir görüntü var. Ana muhalefet partisi başta olmak üzere, siyaseten muhalefet çevreleri maalesef terör olaylarını istismar ediyor. Oysa bizim yüreğimiz ne kadar yanıyorsa diğer partilerin de o kadar yanması gerekir." diye konuştu.

"KILIÇDAROĞLU TERÖR ÖRGÜTÜNÜ SEVİNDİRECEK DİL KULLANIYOR"
        Son şehit haberlerinden sonra MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ı arayarak desteğini iletmesini doğru bir davranış olarak nitelendiren Bakan Kılıç, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nu ise tutarsızlıkla suçladı: "Sayın Kemal Kılıçdaroğlu'nun söylem ve eylemleri günden güne değişebiliyor. Bir kamerada terörle mücadele için hükümete destek veririz diyor, bir diğer kamera karşısına geçince farklı konuşabiliyor. Ortada ciddi bir tutarsızlık ve ciddiyetsizlik var. Ana muhalefet liderinin ciddi bir devlet adamı görüntüsü vermesi gerekir. Söylem ve eylemleri bir olması gerekir. Ancak bugünkü görüntüye bakıldığında ana muhalefet lideri terör örgütlerini sevindirecek bir dil kullanıyor."