Kışanak: Zerdüştlük suç değildir
Kışanak: 'Biz tüm inançlara saygılıyız, Zerdüştlüğe de saygılıyız. Zerdüştlük suç değildir. Başbakan için inancın kıymeti yok. Başbakan için her şey siyaset malzemesi' diye konuştu
14 Yıl Önce Güncellendi
2011-10-18 16:21:23
Kışanak'ın konuşmasının satırbaşları şöyle:
Geçen hafta Ankara'da bir kongre toplandı. Bu kongrenin bir bileşeni olarak BDP de bu sürece güçlü bir katılım gösterdi. Kongrede 2 gün yapılan tartışmalar sonucunda ismi "Halkların Demokratik Kongresi" olarak kabul edildi ve duyuruldu. Asimile edilen, yok sayılan, bu topraklardan sürülen halkların tamamının temsilcisi o kongredeydi. Hepimizi umutlandırdı. Geleceğimizi AKP ipoteğinden kurtarabilme umudumuzun ne kadar güçlü olduğunu gösterdi. Kongrede Türkiye'deki tüm çözüm alanlarına ilişkin mücadele kararlılığı vardı.
Demokrasi ve barış, emeğin hakkı, ekolojik denge üzerinde tartışılan ve program taslağı olarak kabul edilen çözüm arayışıydı. Ortak bir mücadele ile gerçek bir alternatif olarak tüm Türkiye halklarının huzuruna çıkan bir kongreydi. Biz BDP ve blok bileşenlerinin tamamı bu kongrede yerini aldı. Güçlü bir mücadele yürütülmesi için üzerine düşen tüm sorumlulukları yerine getireceğimizi ifade etmek istiyorum. Bu kongre tüm Ortadoğu'nun 21. yüzyılına yön verebilecek bir çıkıştır. Türkiye tüm renk, kimlik, din ve inançlarıyla emeğin ve kadının haklarıyla buluşarak demokratik özgürlükçü bir ülke olabilir ve diğer halklara örnek olabilir.
5 BİN TUTUKLUYU BAKAN'A SORDU
Başbakan hedef gösteriyor, başbakanın polisi, yargısı harekete geçerek, tutuklama bahaneleri yaratarak operasyon yapıyorlar. Siyasi bir operasyon olarak sürerken yapılanlar, bu konuda da yaşadığımız süreci yalanla yönetmeye kalkışıyorlar. İçişleri Bakanı önce 400 dedi, sonra 600 e çıkardı tutuklu sayısını. Buradan soruyoruz ve cevabını istiyoruz. Şu anda cezaevinde 5 bine yakın gazeteci, siyasetçi, sendikacı, meclis üyeleri bulunuyor. Bu 5 bini aşkın kişi neden tutuklu, bize bunun açıklamasını yapsınlar.
‘YA FAŞİZMİNİZİ KABUL EDİN YA DEFOLUP GİDİN’
Cezaevinde tutuklu arkadaşlarımızın çoğu ya örgüt üyeliğinden, suç ve suçluyu övmekten uydurulmuş gerekçelerle siyasi faaliyetleri nedeniyle cezaevinde tutuklu bulunuyorlar. Ama İçişleri Bakanı sıradan polisiye bir vakayla karşı karşıyaymışız gibi davranıyorlar. Yalanla bir ülke yaratılamaz. Ya faşizminizi kabul edin, ya da defolup gidin!
'AKP ERGENEKON'UN ZULMÜNÜ DEVRALDI'
Ergenekon kesintisiz olarak işbaşında... Şimdi de Şırnak'ta AKP Cumhuriyet kuruldu. Ergenekon'un zulmünü AK parti devraldı. Bu zulmü yapanlar çok yakında kendilerini Ergenekon'un yanında bulabilirler.
‘ANDIÇ BELGESİ AÇIKLANMALI’
29 Aralık 2005'te bölücü faaliyetlere karşı bir plan kabul ediliyor. 19 Ocak 2006'da Başbakan Erdoğan'ın imzasıyla bu eylem planı yürürlüğe konuluyor. Başbakan bu eylem planına baktığımızda orada kullanılan deyimlere ve mantığa bakıyoruz. Etkisiz hale getirmek, meşruiyet kazanılmasını önlemek. Bu kelimelerin tamamı 90'lı yıllarda Ergenekoncuların yürüttüğü savaşın anahtar sözcükleridir. Bunun altında şu anda başbakanın imzası var. Bunun adı faşizmdir, Ergenekon'dur. Bunun da altında Erdoğan'ın imzası vardır.
Bu tarihlere dikkat. 2005'de Diyarbakır'a gitmişti, hani Kürt realitesini tanımıştı. Başbakan Erdoğan suçüstü yakalanmıştır. Yasalara uymuyor, MGK'daki plan ve tertiplerle bir savaş başlatılmıştır. Erdoğan, bunu imzalarken, sadece Kürtlere karşı yapılacağını düşünerek imzalamış. Ama bunun önünü açarsan, böyle bir andıç hazırlarsan, birilerine yasalarda olmayan yetkiler verirsen, onlar Kürtlere de uygular, başkalarına da uygular.
Buradan şunu talep etme hakkımız var. Bu belgenin tamamı derhal kamuoyuna, yapılan faaliyetlerin tümü açıklanmalı. Yargı kapsamına alınarak hesabı sorulmalı. Bu ülkede dokunulmaz olan sadece başbakan olursa, bunun adı demokrasi olmaz. Başbakan bu andıca neden imza attığını bize izah etmeli. Ve bu belgeden sonra hala başbakandan çözüm ve demokrasi bekleme konusunda da doğrusu insanın biraz muhakeme gücünde bir eksiklik olması gerektiğini düşünüyorum.
‘ERDOĞAN ALEVİLİĞİ YUHALATTI’
Sadece kendine demokrat, kendine Müslüman bu zihniyet, kendisinden başka kimseye hayat hakkı tanımıyor. Başbakan, geçen hafta Meclis'te görüşülecek olan İçtüzük değişikliğiyle ilgili bir önerge verdi. Başörtüsü yasağının da kaldırılması, kadın milletvekillerinin Meclis'e başörtülü gelmesine olanak tanıyan bir önergeydi. Bu konuda BDP'nin tutarlı, demokrat ve özgürlükçü bir çizgide olduğunu herkes çok iyi biliyor. Bu konudaki tutarlılığımızı ispatlamış bir partiyiz.
Bizim niyetimizi sorgulayacağına, bu yasağın kalkmasını sağlayan bir tavır alabilirdi. Bizim farklı inançlara, dinlere eşit mesafede durduğumuzu herkes biliyor. Biz bu konuda özgürlükçü bir konumdayız ve bu çizgimizde ısrar edeceğiz. Ama başbakan ne yaptı, Kılıçdaroğlu'nun şahsında Aleviliği yuhalattı. Şimdi her fırsatta BDP'yi Zerdüştlük üzerinden suçlamaya çalışıyor. Zerdüştlük de bir suç değildir. Zerdüşt olana her kesiminde saygı göstermesi gereklidir. Başbakan inanıyorsa, kendi inancı İslamiyet de bunu emreder. Başkasının inancını aşağılama, hor görme der.
‘BAŞBAKAN'IN SÖZÜ CAHİLLİĞİN GÖSTERGESİ’
Başbakan için her şey bir siyaset malzemesi. Başbakanın bu sözü bir cahilliğin de göstergesi. İslamiyet’ten önce bütün halkların olduğu gibi Kürtlerinde inandığı başka bir inanç elbette vardı. Sanki İslamiyet'ten önce halkların hiçbir dini yokmuş gibi davranmasını cahillik dışında kelime bulamadım. Bu da inanç konusunda bir faşizmdir.
‘KÜRT SORUNUNU ÇÖZMEYEN ANAYASA YENİ OLMAZ’
Yarın anayasa toplantısı yapılacak ve ilk kez konuşacaklar. Nasıl bir yöntemle demokratik Anayasa yapacaklarını tartışacaklar. Biz BDP olarak önkoşulsuz katıldığımızı, Türkiye'nin sorunlarını demokratik çoğulcu Anayasa ile çözüleceği inancıyla komisyona üye verdik. Benzer sorunları yaşayan ülkelerle Anayasa yapım süreçleri bir değişim değil, kökten radikal devrim niteliğinde yapılırsa çözüm yaratabiliyor. Kürt sorununu çözmeyecek bir Anayasa yeni bir anayasa olamaz.
SON VİDEO HABER
Haber Ara