Bir mimarın çığlığı: Gelin artık bu şehri kurtarın
Mimar Semih Akşeker'den başta İstanbul olmak üzere batı kültürünün en önemli ürünü New York'a dönüştürülen İstanbul özelinde geleceğin mimarlarına önemli çağrı.
14 Yıl Önce Güncellendi
2011-10-18 17:18:38
Ey imar, iskân ve şehircilik sahalarının müstâkbel sahipleri!
Niçin şimdiki vazifelilere değil de istikbâldeki sizlere sesleniyorum, anlatayım. Yıllar oldu, seleflerinizi (sizden öncekileri) artık iyice tanıyoruz. İcraatlarını görüyor, zihniyetlerini de öğrenmiş bulunuyoruz. Onlardan yana hiçbir ümidimiz kalmamıştır. Sizleri, gözleri ufukta muhacirleri heyecanla bekleyen ensar gibi biz de hasret ve işti-yâkla bekliyoruz.
Gelin artık ve şehri/medineyi kurtarın. Eğer geç kalırsanız ne silüeti ne kendisi kalacaktır bu şehrin.
Ey bu şehrin müstâkbel sahipleri, idareci ve karar vericileri!
Selefleriniz mimâri/şehircilik sahalarında hiçbir zaman doğrunun, iyinin ve güzelin peşinde olmadılar.
Onlar bambaşka mecralarda yol tutarak hevâ ve heveslerine uydular.
Az ama doğru iş yapmak yerine, yanlış çok iş yapmayı marifet bildiler.
“Şu kadar yaptık, bu kadar bitirdik.” diye hesaplar ortaya döktüler.
Sayı ve çokluğu tanrılar edindiler.
Nicelik yerine niteliği kendilerine tavsiye edenlere ise yüz çevirdiler.
Başı dik değil, dik baş gittiler.
Ey bu şehrin ve tüm şehirlerimizin müstâkbel sahipleri!
Şurası iyi bilinmelidir ki evler yapmak, şehirler kurmak sadece bir inşâ faaliyeti değildir. Evler/şehirler inşâ eden aslında bir düşünceyi, bir geleceği ve bir nesli de inşâ eder. Yaşadığımız evlerin/mekânların/şehirlerin ahlâk ve karaktere tesir ettiği ve gelecek nesillere de tesir edeceği düşünüldüğünde bize ait bir ev/şehir modeli geliştirmenin önemi daha bir ortaya çıkmaktadır. Bu çağa ait bir ev ve şehir modeli geliştirmemiz istikbâlimiz adına bir mecburiyettir. Asırlar boyu dünyaya sayısız özgün mimâri ve şehir örnekleri hediye etmiş Müslümanların bugünkü bu taklitçi tavırları ne kadar acı, ne kadar can yakıcıdır. Bu şehri gökdelenlere boğdurtarak neler umuluyor doğrusu çok merak ediyorum.
Kıymetli meslektaşlarım!
“Değerler” yapılara yansır, yapılara şekil verirler. Mimarlar ya da karar verici kişiler/firmalar/idareler/kurumlar her kimse artık kendi değer ve tasavvurlarını eserlere, şehirlere yansıtırlar. Proje ve tasarımları onların değer yargılarını, zihniyetlerini, niyet ve nazarlarını belli eder. Sadece bir yapı değil birçok yapının içinde yer aldığı şehirler de aslında “değerler” ile vücuda getirilmişleridir. Nasıl eski Edirne’ye, İsfahan’a, Şam’a… baktığımızda sâdelik, tevâzu, adâlet… gibi bize ait “değerler” ile vücûda getirilen İslâm şehirlerini görüyorsak, meselâ New York’a, Paris’e, Londra’ya… baktığımızda da bencil, rekâbetçi, rantçı (modern) değerler ile meydana getirilen Batı şehirlerini görürüz.
Bugün görüyoruz ki; bu şehrin (her kimse artık) karar vericileri, ne yazık ki as-lında hepsi birer fetiş/put olan “büyük” “ihtişam” “görkem” “gösteriş” “şaşaa” “lüks” “konfor” “marka” gibi bir takım modern/secüler değerleri temel şehircilik ilkeleri olarak benimsemişlerdir.
Her yaptıkları mutlaka büyük olmalı!
Her yaptıkları mutlaka ihtişamlı olmalı!
Her yaptıkları mutlaka marka değeri taşımalı!
Ve her yaptıkları mutlaka dudak uçuklatmalı!
Kuleler, rezidanslar, gökdelenler, burçlar, köprüler, kanallar… ve daha neler…
Söyler misiniz lütfen hangisi ihtiyaç, hangisi elzem, hangisi zarûrettir?
Biliyoruz, bu şehri hor görüp küçümsüyorsunuz, sokaklarına kargacık-burgacık diyorsunuz ve aranızda şehri çok salaş bulduğunuzu söylüyorsunuz! Bu şehrin bir za-manlar “adâlet” “tevâzu” “sadelik” “fânilik şuuru” “iktisat” “hüsn-ü muhafaza”… gibi değerler ile inşâ edildiğini ne çabuk unuttunuz. Tasavvur ettiğiniz şehrin böyle giderse Newyork’tan, San Francisko’dan ne farkı kalacaktır?
Ey şehirlerimizin müstâkbel sahipleri! Sizlerden bir ricam var, bir gün nasip olur da idâreyi ele aldığınızda bir muhasebe ve dua ile işe başlayın.
Ve şöyle deyiniz, Ey Yüceler Yücesi Allah'ım!
Bizler nasıl oldu da böyle yüz binlerce çirkin, ucûbe betondan apartmanlar yap-tık? Nasıl oldu da halkımızı üst üste, alt alta, yan yana, kutu kutu dairelere sıkıştırdık? Nasıl oldu da arazimiz yok, apartman yapmaya mecburuz diyerek halkımızı kandır-dık? “- Oysa Rabb’in arzı geniş değil miydi?” (Kur’an, 29/56) Nasıl oldu da bir kısmımız fakirlik ve açlıkla boğuşurken havuzlu, güvenlikli siteler, rezidanslar yapmaya cüret ettik? Nasıl oldu da lüks siteler yaparak aramıza duvarlar ördük? Nasıl oldu da fira-vunlara özendik, şehri utanmaz, arsız kulelerle doldurduk. Geçmişimiz adına senden af diliyoruz.
Ey Yüceler Yücesi Allah'ım!
Bundan böyle bizi; tahrip, talan, yağma, yıkma, rant odaklı şehircilik anlayışın-dan koru. Bize adaletli kararlar almayı nasip et. Öyle şehirler kuralım ki kimse yerin-den olmasın, fakir ve zengin bir arada olsun, insan hakları ihlâli olmasın, komşu hakla-rı ihlâli olmasın, çevreye zarar vermesin, tabiatı korusun. Rabbimiz! Taklitçiliği bırakıp kendi değerlerimizle şehirler kurmayı bize nasip et. Sen bizleri bütün çirkinliklerden koru ve azgınlıklardan muhafaza et.
Değerli meslektaşlarım!
Müsaadelerinizle birkaç rica ve birkaç tavsiye ile bura-da sözlerimi tamamlıyorum.
1. Sizler işe başlarken hızlı hızlı, çabuk çabuk kararlar vermeyiniz. “-Acele işe şeytan karışır” darb-ı mesel olmuştur. Çünkü sizler öncekiler gibi küçük dünyevî hesap-lar peşinde koşan zavallı uyanıklar olmak yerine ülkemizin devâsa iskân ve şehir poli-tikalarını tayin eden âkil adamlar olacaksınız.
2. Evvelâ hem din, hem san’at, hem fen sahalarında yetkin ilim adamlarından bir heyet teşkil ederek; ev, mimâri ve şehir meselelerinde, Kur’an ve hadis gibi mutlak bilgi kaynaklarından ve sonra icmâ ve kıyas yolu ile bize ulaşan gelenekten konu ile bağlantılı temel kaideleri tespit ettirin. Bunlar âyet olur, hadis olur, kıyas olur, mahke-me sicili olur, v.b.
Bu muhkem kaideler sizi yanlış hükümler vermekten koruyacağı gibi sizi kişi-sel/keyfi kararlar almanın tüm zorluk ve sıkıntılarından da kurtarmış olacaktır.
3. Eski imar yönetmeliklerini derhal çöpe fırlatınız. Sonuçta şehirleri bozan bu evraklar, bu kanun(suzluk)lar değil midir?
Yepyeni -1- bir sayfayı geçmeyecek şekilde “anayasa” kıymetinde sade, öz ve anlaşılır umumi bir imar metni hazırlayınız. Bu metinde adâlet, hakkâniyet, doğruluk, hürmet, hüsn-ü muhafaza gibi değerler temel esaslar olsun.
4. Meselâ deyiniz ki yeni yapılacak bir ev komşu evlerin güneşini, rüzgârını kesemez, manzarasını kapatamaz. Çünkü komşu hakkı, en mühim kul hakkıdır.
Yine deyiniz ki bahçesiz ev olmaz, sokaksız şehir olmaz, çocuklarımız nerede özgürce koşup oynayacaklar? Çocuk haklarını hiç yabana atmayınız.
Ağaçsız ev olmaz, çiçeksiz bahçe olamaz. Evlerin boyu ağaçların boyunu geçemez…
Yine deyiniz ki çok katlı vahşi apartmanlar yapmak ve oralara 50-60 aileyi tıkıştırmak bundan böyle yasaklanmıştır.
Yine deyiniz ki insan sağlığına beton gibi, plastik boya… gibi zararlı inşaat malzemesi üretenler ve bunları kullananlar meslekten men edileceklerdir.
Yine deyiniz ki verimli ziraat topraklarına, meyve bahçelerine, bağlara, bostan-lıklara inşaat yapanlar ömür boyu hapis cezasına çarptırılacaktır.
5. Evet tüm bunları bir manifesto şeklinde ilân ediniz. Varsın herkes şaşırsın. Hemen bir takım sesler/ulumalar duyacaksınız; “-böyle şey de olur muymuş, bunlar da nereden çıktı?” diyecekler, aldırmayınız, geçiniz. Çünkü doğrular ranta alışmış çevre-leri elbette rahatsız edecektir.
6. Çok kat, çok rant, çok para, çok imar hedef olamaz. Hedef belirlemek, hedefe varmak iyidir, ancak hedefe nasıl vardığımız çok daha önemlidir. Yol haritanızın temel düsturu ahiret tavrı içinde hareket etmek olmalıdır.
7. Niyet ile muvaffakiyet ayrı şeylerdir. Muvaffak edip etmemek Allah’ın işi, lâkin işe doğru niyetlenmek bizim işimizdir. Hiç kimse size muvaffak olup olamadığınızdan hesap sormayacak, lâkin niyetlerinizden mutlaka sorgulanacaksınız.
Selam eder, saygılar sunarım efendim.
(Ey Allah’ım! Eğer adâletsiz bir söz söylemişsem sen beni affet!)
Semih Akşeker
Mimar
İLGİLi HABERLER
İstanbul'u yok eden bu ucubeye kim dur diyecek?
İstanbul’un silueti yok oluyor
Tarihi Suriçi manzarasına gökdelenler girdi
Topbaş'tan siluet açıklaması
'İstanbul bize Efendimiz'in emaneti!'
İstanbul Büyükşehir bu 'rezaleti' yıkacak mı?
Modern dünyanın 360 kadar putu var
SON VİDEO HABER
Haber Ara