Dolar

34,9466

Euro

36,7211

Altın

2.977,22

Bist

10.125,46

'Arap Baharı'nın galibi Türkiye oldu!

Arap baharından ne İran ne ABD ne de İsrail istifade edebildi. Arap dünyasında yaşanan isyanlardan en çok yararlanan Türkiye oldu. Almanya'da yayınlanan Epoch Times Deutschland gazetesinden Richard Javad Heydarian'ın analizi:

14 Yıl Önce Güncellendi

2011-10-17 12:43:49

'Arap Baharı'nın galibi Türkiye oldu!

Richard Javad Heydarian *

Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP), ülkedeki siyasi konumunu 2011 seçimlerini üçüncü kez kazanıp sağlamlaştırdıktan sonra şimdi de Türkiye’nin statüsünü Orta Doğu’da önemli bir güç olarak sağlamlaştırma yolunda.

Bölgedeki birçok ülkede buna İsrail de dâhil, kitlesel gösteriler yaşanırken Türkiye, ekonomik alanda dinamik bir güç ve demokratik istikrar örneği olduğunu giderek kanıtlıyor.

Arap baharından ne İran ne ABD ne de İsrail istifade edebildi. Arap dünyasında yaşanan isyanlardan en çok yararlanan Türkiye oldu.

Türkiye, Arap ülkelerindeki isyanlarda sadece ideolojik esin kaynağı değil, aynı zamanda siyasi destek ve sosyoekonomik yardımlarda da bulunuyor.

--Dış Politika Becerisi--

Türk dış politikasının en büyük sermayesi, elçilerinin esnek ve sağlam olması. Ankara, bu yüksek giderli siyasi yapılanmasının yanı sıra bölgesel politikayla ilgili çok derin ve özlü anlayışının semeresini alıyor.

Türkiye, tabiri caizse merkantilist dış ekonomi politikasıyla tanınıyor ayrıca olumlu siyasi ilişkilerini de bölgedeki ihracat ve yatırım pazarında sıçrama tahtası olarak kullanıyor. Kısacası Türk şirketlerinin, Orta Doğu’da devletin desteğiyle sessiz sedasız pazara girmesine şaşmamak gerekiyor.

Ancak Ankara, Arap dünyasıyla büyüyen ekonomik ilişkilerine rağmen bu bölgelerde isyanların başlamasıyla politikasını dikkatli bir şekilde değiştirdi.

Türkiye, yasemin devrimi başladığında operasyonları kınayıp liderlere, halkın sesine kulak vermeleri çağrısında bulundu. Türkiye Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan, Tunus ve Mısır’daki diktatörleri istifaya çağırıp demokrasi yolunu açmalarını istediğinde Türkiye’nin bölgedeki popülaritesini sağlamlaştırdı.

--Önemli Kararlar--

Ankara’nın kararlığını ölçen asıl sınav, Libya ve Suriye’deki ayaklanmalar oldu. Ankara’nın atacağı adımlar, bu ülkelerle yürütülen yoğun ekonomik ve siyasi ilişkiler nedeniyle dikkatlice izleniyor.

Libya’da özellikle inşaat alanında yapılan yaklaşık 17 milyar dolar tutarındaki büyük yatırımlara rağmen Türkiye, muhalefetin yanında yer aldı. Türkiye başlangıçta çekimser olmasına rağmen NATO’nun Libya operasyonunu destekledi.

Türkiye daha sonraki dönemlerde Ulusal Geçiş Konseyinin (UGK) tanınmasının temellerini atarak isyancılara insani yardımda bulundu.

Suriye’deki ayaklanmalar başladığında ise Türkiye iki alanda etkili rol oynadı. Türkiye’nin güneydeki şehirlerine akın eden Suriyeli mültecilere acil ihtiyaç duyulan insani yardım sağlandı. Ayrıca bütün siyasi araçları kullanarak Suriye’de devam eden siyasi krizi, barışçıl yollarla çözmeye çalıştı.

Türkiye, Suriye üzerinde belli bir etkisi olan tek NATO üyesiydi. Ankara, Başbakan Erdoğan ve Devlet Başkanı Beşar Esad’ın arasındaki yakın ilişkiden yararlanarak Suriye rejimini, reformları gerçekten de yürürlüğe koyması ve barış sağlaması için harekete geçirmeye çalıştı.

Esad, gerginliklere son vermeyi, acil ihtiyaç duyulan reformları hayata geçirmeyi ve operasyonları bitirmeyi reddettiğinde de Türk hükûmet temsilcileri tarafından sert bir dille eleştirildi.

--Bölgesel Güçlerin Ayrışması--

Türkiye’nin büyük çıkışı, bölgenin diğer güçleri olan İran, İsrail ve Suudiler tarafından yönetilen Körfez İş Birliği Konseyi ile ilişkilerinden de kaynaklandı. Türkiye, İran’a karşı titiz ve çok yönlü bir tavırla yaklaştı. Ankara,Tahran ile çıkar amaçlı ve ekonomik ilişkilerini güçlendirerek yatırımlar yaptı.

Ayrıca İran’ın Batı ile nükleer programı konusunda yaşadığı tartışmada ara buluculuk yaptı. Kısa bir süre önce de Türkiye ve İran, Irak’taki Kürt bölücülere karşı ortak operasyon düzenledi.

--Bütün Yollar Ankara’ya Çıkıyor--

Arap ülkelerinde yapılan son anketlerde Türkiye, olumlu bir tablonun içinde yer alıyor. Araplar, Türkiye’yi, Arap dünyasına demokratik değerleri ve siyasi reformları gerçekleştirmeyi görev edinmiş bölgesel bir güç olarak görüyor.

Türkiye’nin bölgede yönetici güç olarak çıkışının en büyük göstergesi, Başbakan Erdoğan’ın, son aylarda köklü değişiklikler yaşayan Arap ülkelerini ziyaret etmek istemesidir.

Arap dünyası, Türk hükûmet liderinden, demokrasi hareketlerini desteklemesini ve iş dünyasının önemli şahsiyetleri eşliğinde, ülkenin yeniden inşası için yardım etmesini bekliyor.

Türkiye’nin elinde, ideolojik cazibesi ve güçlü ekonomisiyle Orta Doğu politikasının merkezinde kendisine bir yer garantilemek için iyi fırsatları var.

* Epoch Times Deutschland, Almanya, Tercüme: BYEGM

Haber Ara