Dolar

34,9466

Euro

36,7211

Altın

2.977,22

Bist

10.125,46

Atatürk modası nasıl ortaya çıktı?

İşte son yılların modası da Kemal Atatürk imzalı objeler, aksesuarlar, stickerlar ve dövmeler... Peki neden? İşte cevabı...

14 Yıl Önce Güncellendi

2011-10-16 08:25:29

Atatürk modası nasıl ortaya çıktı?
Sizi bir kaç dakikalığına algıda seçici olmaya davet ediyorum. Çevrenize bir bakın. Arabalara, aksesuarlara, kıyafetlere. Ne görüyorsunuz? Önceden okulumuzun duvarında, hastanelerde, resmi kurumlarda ya da iş yerlerinde çerçeve içine asılmış bir Atatürk fotoğrafı veya şehrin merkezlerinde bulunan Atatürk büstleri yer alırdı. Kemal Atatürk, Türk bayrağı, Cumhuriyet'imizin sembolü olarak anılırdı. Şimdi Atatürk sembolleri hayatımızın içine girdi. Hatta modaya dönüşmüş durumda. Trafikte uzun vakit geçirenler görmüş olabilirler. Arabaların arkasına yapıştırılmış olan Kemal Atatürk imzası hiç dikkatinizi çekti mi? Sadece bu değil, Kemal Atatürk imzalı bileklikler, saatler veya kolyeler bile var. Hatta bir çok insan dövme yaptırıp vücutlarına bu imzayı kazıtıyorlar. Peki 'Atatürk Modası' nasıl ortaya çıktı?

Aslında sadece bu da değil. Yine tepki olarak arabaların arkasında "Baba parası değil alın teri" diye yazılan sloganik sözcükler ya da sevgi sözcüklerine de rastlayabilmeniz mümkün. Bunların içinde Atatürk Modası'na benzeyen bir örnek daha var. 28 Şubat gibi kaotik bir dönemin ardından insanlar "Huzur İslamda " ve Kelime-i Tevhid gibi dini içerikli sözlerin stickerlarını yine arabaların arkasına yapıştırıyorlardı. Dönem ve olaylar farklıydı ama dışa vurum aynıydı. İnsanlar ideolojilerini neden semboller üzerinden ifade ediyorlar? Bu bir tepki mi? Bunun hem sosyolojik hem de psikolojik ayağına baktığınızda ortaya ilginç sonuçlar çıkıyor. Bakalım psikiyatrist Kemal Sayar ve Sosyolog Nilüfer Narlı bu konu hakkında neler söylüyor...

İkonlar güç gösterisi olarak kullanılıyor

Sosyolog Nilüfer Narlı'ya "Kemal Atatürk imzası arabalarda, saatlerde, kıyafetlerde ya da dövme olarak hayatımızın içindeyken 28 Şubat'da ise bunun tam tersi her yerde "Huzur İslamdadır" yazıyordu. İdolojilerin sembolleşmesi hangi sosyolojik sebeple olabilir" diye soruyorum. Narlı cevaplıyor; "Huzur Islamda" bir slogandı. Atatürk resmini taşıyan sembollerin yaygınlığı Atatürk'ün ortak bir referans olduğunu gösteriyor. Fakat bu sadece ideolojik gerekçelerle değil Atatürk'e olan sevgi ve bağlılığı sergileme arzusu da olabilir. " Bunun Türkiye'nin yeni bir gerçeği olduğunu söyleyen Narlı, Atatürk'e duyulan sevginin Müslüman kimlik arasında bir gerilim yaratmadığını söylüyor. Peki ideolojiler sembolleştiklerinde daha mı güçleniyor yoksa amacından sapıp içi boşalıyor mu? "Bu sorunun cevabı içinde bulunulan koşullara ve birçok değişkene göre değişebilir. İdeoloji sembolleştiği zaman içinin boşalmasının yanı sıra daha fazla ilgi çekebilir . Bu ilgi ideoloji üzerinden yeni tartışmalara zemin hazırlayabilir." Semboller ötekileşme veya ezikliğin göstergesi olabilir mi? İşte yanıtı; "Ikonlar çatışmacı ortamlarda karşı tarafa mesaj yollamak, tepki belirtmek ve güç göstermek için kullanılabilir." İkonların kullanımı toplumu bütüncülüğünü böler mi? Narlı'ya göre ikonların kullanımı toplumu kutuplaştırmaz. Çünkü bir çok toplumda insanlar kimlik ve inançlarını Türkiye'de olduğu gibi dışarıya vuruyorlar ve bunlar normal dışavurumlar.

Semboller üzerinden değil konuşarak anlaşalım

Önce sembollerin insan üzerindeki etkisini ve insanda nasıl bir bilinç alt uyandığını öğrenmek için psikiyatrist Kemal Sayar'a ideolojilerin sembolleşmesinin hangi psikolojinin belirtisi olabileceğini soruyorum. Sayar'a göre sembollere eğilim insanların kendilerini tehdit altında hissettiklerinde ortaya çıkıyor. "İnsanlar kendi kimliklerini tehdit altında hissetiğinde sembollerine daha sıkı sarılma ihtiyacı duyabilir. Bu semboller bazen bir meydan okuma amacı taşıyabilir. Türkiye'de insanların semboller üzerinden kimliklerini açıkladıklarına sıklıkla şahit oluyoruz. Özellikle toplumsal gerginlik dönemlerinde insanlar kendi aidiyet ve kimliklerini toplumsal saha da daha görünür kılmak isteyebiliyor." Sayar, sembollerin aidiyet duygusunu güçlendirdiği için insanlara huzur verdiğini söylüyor ve ekliyor; "İnsanlar aidiyet sembollerini güvenlik hissi uyandırdığı için yanlarında taşımaktan hoşlanırlar." Güvenlik hissinin kaynağında ne yatıyor? Bu insanlar kendilerini güvende hissetmiyor mu? Sayar bunun demokrasi ile çözülebileceği görüşünü savunuyor. "Demokrasi her türlü ötekinin birbirine tahammül ettiği bir rejimin adıdır. İnsanların kendi sembolleriyle toplumsal sahada görünmesinden rahatsız olmamak gerekir. Burada dikkat çekilmesi gereken şey insanların bu sembolleri birbirinin gözünün içine sokmaması bu sembolleri birbirinin yaşam alanını kısıtlayan bir dayatma aracı olarak kullanmamalarıdır." Sembollerin gücü hiç de hafife alınıcak gibi değil. Bu bir kutuplaşmanın sebebi bile olabilir. Sayar bunu sorun olarak görmüyor. " İnsanlar belirli sembolleri taşıdığı için taşlanmıyorsa tecrit edilmiyor ve dışlanmıyorsa bu konuda bir sorun olduğunu düşünmüyorum. Kendi kimliğini açıklamak için kullanılan bir sembol başkalarını da kimlik açıklamasına zorlamamalı. Bir dayatma aracına dönüşmemeli. Ama gönül isterki semboller üzerinden değil, birbirini anlama iştiyakı üzerinden konuşabilelim."


yenişafak
SON VİDEO HABER

Iğdır'da AK Parti İl Başkanlığı binasına molotoflu saldırı

Haber Ara