Dolar

34,9466

Euro

36,7211

Altın

2.977,22

Bist

10.125,46

İstanbul yoksa ben de yokum

Uluslararası Hak İhlalleri İzleme Merkezi(UHİM) binlerce yılın birikimi olan İstanbul'un tarihinin, kültürünün tahrip edilmesini konu alan 'İstanbul yoksa ben yokum' başlıklı bir basın açıklamsı yaptı.

14 Yıl Önce Güncellendi

2011-10-14 15:46:08

İstanbul yoksa ben de yokum
Haber Merkezi / TİMETURK

İstanbul, insanlık tarihinin bilinen en eski dönemlerinden bugüne kadar, dünyanın en önemli şehirlerinden, en gözde yerleşim birimlerinden biri olduğuna değinen UHİM yöneticilerinden Yusuf Şahin İstanbul'daki çok lültürlülüğe değindi.

Şahin "Kültürün, sanatın, siyasetin, ekonominin, kısacası medeniyetin kalbi yüzyıllar boyunca İstanbul’da attı. Dillere destan güzelliğiyle masallara konu oldu, uğruna binlerce şiir yazıldı. Tarih boyunca pek çok dine, milliyete, kültüre, eşine az rastlanır bir harmoniye ev sahipliği yaptı. Pagan inanışlardan Hıristiyanlık’a, İslamiyet’ten Yahudilik’e kadar dünya üzerindeki pek çok inanca; Yunan, Rum, Ermeni ve Türk pek çok milliyete aynı şefkatle kucak açtı." dedi.

Açıklamalarında kültürel tahribatın gözler önünde yapıldığına dikkat çeken Şahin "İstanbul’un yönetiminde söz sahibi olan kişi ve kurumların bu tahribata zemin hazırlayan uygulamalara imza attığına, İstanbul’da yaşayan milyonlarca insanın da bu süreçte pay sahibi olduğuna tanıklık ediyoruz."

Açıklamanın devamında şu konulara değinildi;

Ve UHİM olarak şikayet ediyoruz!!


Yaşadığımız şehrin her geçen gün daha büyük bir açgözlülükle sermaye guruplarının pazarı haline getirilmesini…

İstanbul’un Avrupa 2010 Kültür Başkenti olduğu dönemde şehrin en önemli iki fuarından birini, tarih, din ve kültür merkezi Sultanahmet Camii’nden çıkartarak çadıra hapseden ve böylece kültürle inancı, ilimle sanatı birleştiren bir geleneği yok eden anlayışı; dînî, insanî, ahlâkî değerlerimizle bağdaşmayan bira festivalini İstanbul’a taşıyan zihniyeti, bu zihniyete çanak tutan, destekleyen, sponsor olan devlet yöneticilerini ve diğer kurum-kuruluşları…

Yüzyıllar içerisinde oluşturulan ve muhafaza edilerek sonraki nesillere aktarılan tarihî silueti; adeta vandal bir yaklaşımla bozan gökdelenleri, İstanbul’un sahip olduğu tarihî dokuyu zedeleyen yapılaşmayı, bu yapılaşmaya sebep olan gerekçeleri hazırlayan ve bu çarpık kentleşmeye gözyuman yönetimleri…

Toplumsal yaşamın en önemli parçalarından biri olan çarşı kültürünü yok ederek, kapitalist kültürün tapınakları ‘AVM’leri İstanbul’un her semtine yerleştirenleri…

‘Kentsel Dönüşüm’ adı altında şehir hayatını tahrip edip İstanbul’u ‘kent’leştiren, İstanbul’un tarihî semtlerini, yüzlerce yıllık mahalle kültürünü, komşulukları, yaşanmışlıkları ortadan kaldıran, yerlerine milyon Dolar’lık bütçelerle ‘rezidanslar’, ‘yaşam merkezleri’, ‘alış veriş merkezleri’, ‘sanat merkezleri’, ‘kompleksler’ inşa eden ve edilmesine göz yumanları…

Geçmişte Gökkafes’e karşı çıkmayı, haklı olarak siyasette var oluş sebepleriyle özdeşleştiren, fakat bugün tüm yetkileri ellerinde bulundurdukları halde tarihî silueti bozan yapılaşmaya müsaade edenleri…

Yakın geçmişe kadar, göç nedeniyle oluşan durum karşısında “İstanbul varoşlaşıyor!” diyerek tepki gösteren ve fakat bugünkü ‘modern varoşlaşma’ya seyirci kalan, hatta bu durumdan memnuniyet duyan, gökdelenleri kalkınmanın, çağdaşlığın göstergesi kabul eden entelektüelleri, sanatçıları…

İstanbul’da yaşıyor olmanın verdiği sorumluluğun bilincini taşımayan, İstanbul’a ihanet eden zihniyetten hesap sormayan, İstanbul’unu koruyamayan, şehirde yaşayan fakat şehirli olamayan yüzbinleri, milyonları…

Şikayet ediyoruz!!!

Yazılı tarih öncesi dönemlerden Bizans’a, Osmanlı’dan Türkiye Cumhuriyeti’ne kadar, İstanbul’u imar eden, koruyan ve kollayan tüm devlet yöneticilerine, Jüstinyen’e, Fatih Sultan Mehmet’e, Mimar Sinan’a…

Şiirlerinde İstanbul’un güzelliklerini anlatan, İstanbul’a duyduğu hayranlığı dile getiren Baki’ye, Nedim’e, Şeyh Galib’e, Yahya Kemal’e, Necip Fazıl’a, Orhan Veli’ye, Bedri Rahmi’ye, Nazım Hikmet’e, Sezai Karakoç’a…

Eserleri ve fikirleriyle yozlaşmanın, bozulmanın, tahribatın karşısında duran ve içinde yaşadığı toplumu da bu yönde harekete geçmeye çağıran Turgut Cansever’e, Sedad Hakkı Eldem’e, Ekrem Hakkı Ayverdi’ye, Abdülhak Şinasi Hisar’a…

Şikayet ediyoruz!!!

Haber Ara