Dolar

34,8744

Euro

36,7325

Altın

3.040,44

Bist

10.122,52

CHP'den Anayasa Mahkemesi'ne başvuru

Cumhuriyet Halk Partisi, 2 kanun hükmünde kararnamenin yürürlüğünün durdurulması ve iptali için Anayasa Mahkemesi'ne başvurdu.

14 Yıl Önce Güncellendi

2011-10-14 12:54:20

CHP'den  Anayasa Mahkemesi'ne başvuru
Hamzaçebi, başvuru sonrası Anayasa Mahkemesi çıkışında yaptığı açıklamada, hükümetin yetki kanununa dayanarak çıkardığı kanun hükmünde kararnamelerden ikisi için Anayasa Mahkemesinde iptal davası açtıklarını söyledi.

Hükümetin, 3 Mayıs 2011 tarihinde yürürlüğe giren yetki kanununa dayanarak bugüne kadar 23 kanun hükmünde kararname çıkardığını belirten Hamzaçebi, sırada onlarca kanun hükmünde kararname olduğunun ifade edildiğini belirtti.

''Hükümetin nerede duracağı belli değildir'' diyen Hamzaçebi, hükümetin yetki kanunuyla parlamentoyu devre dışı bıraktığını ileri sürdü.

Yetki kanununa ilişkin olarak CHP'nin 6 Haziran'da Anayasa Mahkemesine iptal davası açtığını anımsatan Hamzaçebi, 5 aylık zaman geçmesine rağmen mahkemenin bu konuda henüz karar vermediğini bildirdi. Hamzaçebi, mahkemenin bu davaları bir an önce sonuçlandırması gerektiğini ifade ederek, şöyle devam etti:

''Zaman uzadıkça hükümet bu tutumu kendisine destek olarak yorumlamakta ve kanun hükmünde kararnameler çıkarmaya devam etmektedir. Bugün Çevre ve Şehircilik Bakanlığına ilişkin Kanun Hükmünde Kararname ile Avrupa Birliği Bakanlığının teşkilatına ilişkin Kanun Hükmünde Kararnamenin bazı maddelerinin iptali konusunda dava açtık. İki kanun hükmünde kararnamenin maddelerinin toplamı 129'dur. 129 maddenin 19 maddesini Anayasa'ya aykırı olarak değerlendirdik ve bu çerçevede dava açtık. Tabii ki yetki kanununa ilişkin açtığımız dava, bizim iddia ettiğimiz doğrultuda sonuçlanıp iptal edilirse bu kanun hükmünde kararnamelerin ayrıca tümünün de iptali söz konusu olacaktır. Çevre ve Şehircilik Bakanlığının Kanun Hükmünde Kararnamesi, bu bakanlığa adeta Türkiye'nin belediyesi olma görevini vermektedir. Türkiye'nin her yerinde her ölçekteki imar planını yapmaya yetkilidir bu bakanlık. Bu yaklaşımı Anayasa'nın yerel yönetimlere önem veren maddesiyle uyumlu bulmuyoruz. Anayasa hükmü çok açıktır; imar planı yapma işi yerel yönetimlerindir.''

Hamzaçebi, yerel yönetimlere ait yetkinin merkeze alınmasının Anayasa'ya aykırı olduğunu öne sürerek, ''İşine geldiği zaman merkezi yönetimden yana, işine geldiği zaman yerel yönetimden yana, işine gelmediği zaman yine merkezi yönetimden yana olan bir iktidarı demokratik bir iktidar olarak nitelendirmiyoruz'' dedi.

''Kamuda kadrolaşmaya yol açan kararnamelerdir''

Türkiye'nin doğal güzelliklerini tartışmaya açan, Özel Çevre Koruma Kurulu'nu kaldıran, özel çevre koruma anlayışına son veren bir kanun hükmünde kararname olduğunu savunan Hamzaçebi, sözlerini şöyle sürdürdü:

''Yine bu kanun hükmünde kararnameler, kamuda kadrolaşmaya yol açan kararnamelerdir. Teftişi yok eden, il müdürlüklerini ortadan kaldıran, il müdürlerini görevden alan, genel müdürleri, daire başkanlarını, genel müdür yardımcılarını, müsteşar seviyelerine kadar görev yapmış olan tüm kamu personelini görevden almaya yönelik yasal düzenleme anlayışı vardır. Bütün bunları demokrasiyi içselleştirememiş iktidarın otorite özlemi olarak değerlendiriyoruz. İptal davamızın temel gerekçeleri bunlardır. Türkiye'deki meraları dahi yapılaşmaya açacak hükümler vardır. Meraların mera özelliğini kaybetmesini kolaylaştıran hükümler bu kanun hükmünde kararnamelerde vardır. Bütün bunlara ilişkin gerekçelerimizi toplum yararı doğrultusunda ortaya koyduk. Karar tabii ki Anayasa Mahkemesinin.''

Hamzaçebi, açıklamasının ardından bir gazetecinin, Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel Eroğlu'nun dün Türkiye'nin kaynaklarının dış yatırımcılara verilebileceği konusunda açıklama yaptığını hatırlatarak, ''Bu doğrultuda milli parkların ve ormanların da turizme açılabileceğini söyledi. Bu konu hakkındaki görüşleriniz nelerdir?'' sorusunu şöyle yanıtladı:

''Milli parklar ve ormanlar, sahip oldukları doğal güzellikleri nedeniyle başlı başına turizmi hareketlendirecek varlıklarımızdır. Bunları yapılaşmaya açmak suretiyle yatırımcılara açmak, vermek, turizmi geliştirmez, turizmin elden çıkmasına neden olur. Ege'deki mavi yolculuğun özelliği, koyların güzelliği yanında doğanın da güzel olmasıdır. Bu doğayı gelişigüzel yapılaşmaya açarsanız, siz o mavi yolculuğun sağladığı turizmi ortadan kaldırmış olursunuz. Bu anlayışa katılmıyorum. Bu anlayış doğal güzelliklerin elden çıkmasına neden olacaktır. Doğal güzellikler devletin değildir, bütün toplumundur, bütün insanların orada hakkı vardır. O insanlara sormadan hiç kimse oraları yapılaşmaya açamaz. Bugün bir anket yapılsa, 'ormanları yapılaşmaya, turizme açıyoruz' desek, turizme açıyoruz cümlesi yanlış anlaşılabilir. Tabii ki turizmden yararlanacağız. Ormanlarda turizm tesisleri vardır ama bu yapılaşmayı daha ileri boyutlara taşıyarak, doğal güzellikleri elden çıkarmaya neden olacak politikayı halka sorsak, halk onaylamayacaktır. Benim önerim, gelin bunu vatandaşa soralım. Vatandaş 'evet' diyorsa yapalım. Ben 'evet' demeyeceğini biliyorum, buna inanıyorum.''


Haber Ara