Arap Baharı seküler demokrasiye hazır değil
Siyaset, Ekonomi ve Toplum Araştırmaları Vakfı (SETA) tarafından düzenlenen 'Yeni Ortadoğu ve Türkiye Dış Politikası' başlıklı panelle Arap baharı, bölgenin geleceği ve Türkiye'nin bu süreçteki dış politikası uzmanlarca masaya yatırıldı.
14 Yıl Önce Güncellendi
2011-10-13 20:09:23
Panelde konuşan Londra Kings College'dan Bill Park, Arap baharının her ülkede aynı şekilde yaşanmadığını, çoğu ülkede etnik, dini ve mezhebi açıdan farklı unsurların bulunduğuna işaret etti.
Demokrasinin yerleşmesinin kolay olmadığını ve yüzyıllar gerektirebileceğini dile getiren Park, sağlıklı bir demokrasinin işleyebilmesi için sekülerleşme, iyi yönetişim, ifade özgürlüğü ve ekonomik kalkınma gibi unsurların gerekli olduğunu söyledi.
Öte yandan Fransız devriminin nasyonalizmi doğurması gibi devrimin devrim karşıtı güçler oluşturabileceğini ifade eden Park, bölgede Türkiye'nin gelecekteki etkisine ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
Park, Türkiye'nin bölgede politik, entelektüel, ekonomik ve sosyal açıdan çok daha gelişmiş bir ülke olduğuna dikkati çekerek, ancak Türkiye'nin 1923'ten beri belli adımları attığını, seküler bir demokrasiye sahip olduğunu dile getirdi.
"Arap baharı ülkelerinin birçoğu seküler demokrasiye hazır değil" diye konuşan Park, Tunus'ta bile laik partilerin geri adım atabildiklerini kaydetti.
Park, Arap ülkelerinin daha milliyetçi ve muhafazakar hale gelebilecekleri endişesini de ifade etti.
-"Irak işgaline katılmayan Türkiye güven kazandı"-
SETA Başkanı Taha Özhan da, ABD'nin Irak'ı işgalinin Ortadoğu'da siyasi bir tsunami yarattığını, bölge ülkeleri ile ABD arasındaki ilişkilerin değişmeye başladığını dile getirdi.
Irak işgaline katılmayan tek ülkenin Türkiye olduğunu belirten Özhan, bu davranışı ile Türkiye'nin bölge ülkelerinin güvenini kazandığını, yaklaşık 9 yıldır izlenen komşularla sıfır sorun politikası çerçevesinde ise sadece hükümetler ve devletler düzeyinde değil, STK'lar ve halk düzeyinde de iyi ilişkiler kurulmaya başlandığına işaret etti.
Türkiye'nin bölgedeki her büyük sorunun çözümünde müdahil olduğunu kaydeden Özhan, Başbakan Erdoğan'ın Davos'taki çıkışı ve ardından Mavi Marmara'ya yapılan saldırı sonucu girişimleri ile Türkiye'nin İran'a BMGK'da kararlaştırılan yaptırımlarına reaksiyon gösteren bir ülke olması ile Arap baharı yaşayan ülkelere ilham kaynağı olduğunu ifade etti.
Söz konusu ülkelerdeki halkların "ekmek, demokrasi ve saygınlık" talepleri olduğuna işaret eden Özhan, Türkiye'nin bölgede enerji kaynağı olmadan güçlü bir ekonomiye sahip tek ülke olduğunu, her yıl demokrasinin geliştirilmesi anlamında adımlar attığını, ayrıca uluslararası toplum nezdinde de kendinden her konuda söz ettiren bir ülke olduğunu dile getirdi.
Özhan, öte yandan İsrail ve ABD'nin bölgenin geleceğinde önemli rol oynayacağına işaret ederek, İsrail'in yaşanan bu değişimi desteklemek ile kontrol etmek arasında karar vermesi gerektiğini söyledi.
ABD Michigan Üniversitesinden Mohammed Ayoop de, iki bölgesel güç olan İran ve Türkiye'nin bölgenin geleceğinde etkili olacağını dile getirdi.
AA
Haber Ara