'Kürt siyasetçiler kendilerine kurulan tuzağı görmeli'
Kürt siyasetçi İbrahim Güçlü, KCK sistemiyle sivil Kürt siyasetçilerinin ve kurumlarının suça bulaştırıldığını belirterek, “Kürt siyasetçiler kendilerine kurulan bu tuzağı görmeli” dedi.
14 Yıl Önce Güncellendi
2011-10-12 08:26:35
Kürt siyasetçi ve yazar İbrahim Güçlü, PKK’nın Kürtleri öldürerek ya da tutuklatarak kendisine bağı hale getirmeye çalıştığını, örgütün şehir yapılanması olduğu belirtilen KCK’nınsa Kürtleri suçlu konumuna düşüren ‘kriminal bir durum’ olduğunu söyledi.
Güçlü, “Sivil Kürt siyasetçileri, demokratik siyaset yapan siyasetçiler öncelikle kendilerine kurulmuş olan bu KCK tuzağını deşifre etmelidirler.” dedi.
PKK’nın şehir örgütlenmesi olarak bilinen ve KCK hakkında konuşan Kürt siyasetçi - yazar İbrahim Güçlü, önemli açıklamalarda bulundu. KCK’nın Kürtleri tuzağa düşürdüğünü söyleyen Güçlü, şöyle konuştu:
“KCK, bütün Kürtleri suçlu konumuna düşürüyor. Bu siyasi bir kriminal durumdur. Bütün Kürtleri bu işe bulaştırarak suçlu durumuna düşürmektedir. Bunu sadece burada yapmıyor, Irak’ta yapıyor, İran’da yapıyor ve Suriye’de yapıyor. Sivil Kürt siyasetçileri, demokratik siyaset yapan siyasetçiler öncelikle kendilerine kurulmuş olan bu KCK tuzağını deşifre etmelidirler. PKK, kurulduğu günden itibaren Öcalan’ın bir stratejisi var: Ya bir Kürdü öldürerek bir aileyi kendisine bağlamak istemiş ya da tutuklatarak kendisine bağlamak istemiş. Bütün Kürtleri bir ölçüde kendisine bağımlılık hale getirmek, kendi hegomonik egemenlik alanını genişletme yoluna gidiyor.”
Hitlerci sistemin benzeridir
KCK’nın ne olduğu konusunda tüm kesimlerde bir kafa karışıklığı olduğunu söyleyen Güçlü, “Hatta çok ileri giderek şöyle bir iddia da buluyorum. Öcalan, bu düşüncenin fikir babası gibi görünüyor. Kemalist bürokratik elitin bir modelidir. Kafa karışıklığı yaratmak, Kürtleri kendi amacından uzaklaştırmak için bir modeldir” dedi.
PKK’nın izlediği metodun insani olmadığını belirten Güçlü şöyle devam etti: “Bu sosyalist değil, faşizan bir metottur. KCK’da da sistemi yöneten bir tek kişidir. Dolayısı ile içerik olarak totaliter, müdahaleci, merkezci ve faşizan bir sistemdir. Doğrusu tarihsel olarak Marksist sosyalizm ile ilintili kılınarak, o referans gösterim tanımlanacak bir durum değildir. Yeşil sosyalizm, Baas sosyalizmi, Kemalizm derseniz evet. Öcalan’ın da lider olarak özelliklerini kattığı sosyolojik bir sistemdir KCK. Önemli ölçüde tek adam rejimini taşır. Kürtlerin, PKK’daki bu sistemi geçici bir durumdur ama sancılı bir durumdur. KCK, Hitler’ci bir sistemdir. Aynısı değildir benzer sistemdir. Musolini’ci, Baasisizm’ci, Kemalizm’ci tabiri caiz ise bir Apoizim sistemidir.”
PKK, KÜRTLERİ YA ÖLDÜRÜYOR YA DA TUTUKLATIYOR
"Kuzey Kürdistan"a değil "Kürdistan"ın tamamına egemen olmak istiyorlar. İşin doğrusu ne olduğu belli olmayan bir sistem. Tüm Kürtleri de kendisine bağlayabilecek olan, sivil parti bağları, özgür vatandaşların vatandaşlık kuralı var, vatandaşlıktan çıkarma var, tüm bu sisteme bakınca PKK’nın yaptığı şöyle bir şey var: PKK, kurulduğu günden itibaren Öcalan’ın bir stratejisi var: Ya bir Kürdü öldürerek bir aileyi kendisine bağlamak istemiş ya da tutuklatarak kendisine bağlamak istemiş.
Bütün Kürtleri bir ölçüde kendisine bağımlılık hale getirmek, kendi hegomonik egemenlik alanını genişletme yoluna gidiyor. Metotları da, ta başından beri kadınları bu işe sürebilir, KCK’da insan araçtır, amaç değildir.
Star
SON VİDEO HABER
Haber Ara