Muhammed Nurettin *
Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, Suriye Devlet Başkanı Esad’a karşı “üstü örtülü tehdit” sayılabilecek bir dizi sert tavır sergiledi. İran ile Hizbullah Genel Sekreteri Hasan Nasrallah da Davutoğlu’nun eleştirilerinden nasiplerini aldılar.
Davutoğlu bu açıklamaları İstanbul’da, perşembeyi cumaya bağlayan gece, özel bir davette 12 basın mensubuna yaptı. Toplantıya katılan gazeteciler, asıl amacın Türk dış politikasını anlatmak olmadığı konusunda hemfikir. Toplantının amacı, Türk dış politikasına yönelik eleştirilere yanıt vermekti. Son zamanlarda bu eleştirilere, önde gelen İslamcı yazarlar da katılmaya başlamıştı.
Bakan bu kez görüşmeye âdeti olduğu üzere son gelişmelerle ilgili bir sunumla başlamak yerine gazetecilere, “Bu kez bir ön konuşma yapmayacağım. Sizi dinlemek istiyorum.” dedi.
Yine önceki görüşmelerin aksine davetli gazeteci sayısı 30-40 arasında değil, sadece 12 ile sınırlı kaldı ve görüşmenin ilk yarısının medyaya sızdırılmaması konusunun altı çizildi.
Dünden önce Türk basınında bu toplantıyla ilgili olarak yayımlanan haberlerde, Davutoğlu’nun Suriye ile Türkiye arasındaki güven ilişkisinin bitmesinden duyduğu üzüntü aktarıldı. Davutoğlu, Esad’ın “hatasından” dönmesi için elinden geleni yaptığını ve içinin rahat olduğunu söyledi.
Davutoğlu gazetecilere yaptığı açıklamada, Esad’la görüşmesinde, “Bizi senin ve Suriye halkının arasında seçim yapmak zorunda bırakma. Seçim yapmak zorunda kalırsak halkı seçer, seni bırakırız.” dediğini aktarıyor.
Suriye ordusunun Hama’dan çekilmesini ve Türk Büyükelçinin bölgeyi ziyaret etmesinin ardından bir “yol haritası” çizmeyi planladığını söyleyen Davutoğlu, iki gün sonra Esad’ın yine eskisi gibi hareket etmeye ve başka şehirlere saldırmaya başladığını görünce bundan vazgeçtiğine işaret ediyor.
Davutoğlu o andan itibaren Türkiye’nin Esad’a olan güvenini yitirdiğini ve halkın yanında olmayı seçtiğini söylüyor ve ekliyor: “Söylenecek ve yapılacak her şeyi söyledik ve yaptık. Yeterince de bekledik. Biz de bu bölgenin insanıyız. Suriye’de yakınlarımız, tanıdıklarımız var. Devlet olarak her şey bizi ilgilendiriyor. İstihbaratımız çok güçlü… Biz, Orta Doğu’da rejimlerin değil, halklarının yanındayız. Türkiye’nin özel bir sorumluluğu var ve bundan kaçmayacağız”.
* El Safir, Lübnan, Tercüme: BYEGM