Yeni anayasa katılımcı bir metotla hazırlanmalı
Boğaziçi Avukatlar Derneği'nin düzenlediği "Katılımcı Anayasa" konulu Uluslararası Hukuk Kongresi'nin sonuç bildirisinde, yeni anayasanın katılımcı bir metotla hazırlanması gerektiği ve anayasa yapımında oybirliği değil, nitelikli çoğunluğun kabul ed
14 Yıl Önce Güncellendi
2011-10-09 10:13:52
Boğaziçi Avukatlar Derneği'nin Haliç Kongre Merkezi'nde düzenlediği Hukuk Kongresi'nin sonuç bildirisi yayınlandı. Bildiri, Boğaziçi Avukatlar Derneği'nde yapılan basın toplantısında
Çankaya Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mehmet Turhan tarafından okundu.
Anayasa yapım sürecine mümkün olduğunca toplumun bütün kesimlerinin dahil edilmesinin önemi ifade edilen bildiride, şöyle denildi: "Asli kurucu iktidar olan millet ve milletin temsilcisi olan parlamentolar her zaman yeni anayasalar yapabilirler. Modern demokrasilerde anayasalar insan haklarını garanti altına alan ve devletin gücünü sınırlayan toplumsal sözleşmelerdir. 12 Haziran 2011 seçimleri ile oluşan TBMM'nin yeni anayasa yapması konusunda toplumun hemen hemen tüm kesimlerinde mutabakatın olduğu görülmektedir."
Yeni anayasanın insan haklarını esas alan ve ideolojik bir tercihin olmadığı bir metin olması gerektiği savunulan bildiride, "Devletin bütün inançlara eşit mesafede durması gerektiği Anayasada belirtilmelidir. Bu anlayıştan hareketle cem evleri'ne ibadethane statüsü kazandırılması ve Alevilere temsil imkanı sağlanması gerekir." ifadesi yer aldı.
Yargıda birliğin sağlanması için Askeri Yargıtay ve Askeri Yüksek İdare Mahkemesi'nin kaldırılmasının savunulduğu sonuç bildirisinde, askeri idare ile ilgili davaların Danıştay'da oluşturulacak bir dairede ele alınması talep edildi. Genelkurmay Başkanlığı'nın özerk yapıdan çıkartılarak Milli Savunma Bakanlığı'na bağlı bir kurum haline getirilmesi savunulan bildiride, "Milli Güvenlik Kurulu"na anayasada yer verilmemelidir." denildi.
Yapılacak anayasanın çerçeve bir anayasa olmasının altı çizildi. Yeni anayasanın düzenleyici olmaması, ayrıntıların düzenlenmesi kanunlara bırakılması istendi. Laikliğin din ve vicdan özgürlüğünün güvencesi olduğunun anayasada vurgulanması gerektiği savunulan bildiri şöyle devam etti: "Yeni anayasada vatandaşlık esası Türklük kavramına değil, Türkiyelilik anlayışına bağlanmalıdır. 1982 Anayasasında yer alan devletin dili ifadesi resmi dil olarak değiştirilmelidir. Anayasa Mahkemesi'nin hukuk devletindeki gerçek işlevine uygun bir konum kazanabilmesi açısından oluşu yeniden kurgulanmalı belli sayıdaki üyenin mutlaka TBMM tarafında seçimine imkan sağlanmalıdır."
SON VİDEO HABER
Haber Ara