Dolar

34,8758

Euro

36,6247

Altın

3.023,15

Bist

10.099,10

'Tunus'un bu sınavı geçmesi lazım'

Gannuşi: 'Bu sınavı ne yapıp yapıp geçmemiz gerekiyor. Tunusluların önünde başka alternatif yoktur. Çok sayıda parti var, ancak mihenk taşı seçimler olacaktır.'

14 Yıl Önce Güncellendi

2011-10-08 06:52:48

'Tunus'un bu sınavı geçmesi lazım'
Başbakanlık Kamu Diplomasisi Koordinatörlüğü ile Georgetown Üniversitesi Müslüman-Hristiyan Anlayış Merkezince (ACMCU) düzenlenen ve Kuzey Afrika ile Arap dünyasında yaşanan gelişmeleri konu alan ''Diktatörlükten Demokrasiye Geçiş'' başlıklı uluslararası çalıştay sona erdi.

Tunus Ennahdha Hareketi Lideri Raşid Gannuşi, ''Buradan Yemen ve Suriye'deki yöneticilere mesaj göndermek isterim: Lütfen halkınızın taleplerine kulak verin. Her gün onlarca insanın öldürülmesi, kan akmasına devam edilmesi çözüm değildir'' dedi.


Gannuşi, Lütfi Kırdar Uluslararası Kongre ve Sergi Sarayı'ndaki çalıştayın kapanış oturumunda, diktatörlükten demokrasiye geçmek istediklerini belirterek, Arap ülkelerinin belirli bir dönemden geçtiğini, devrimler olduğunu, artık eskiye dönülmeyeceğini ve bu devrimleri boşa çıkarma gayretlerine yol verilmeyeceğini söyledi.

Sadece ümit ve temenni etmekle bir yere ulaşılamayacağını, gerekli gayret ve çabanın da gösterilmesi gerektiğini ifade eden Gannuşi, şöyle dedi:

''Gönül isterdi ki, bundan önceki hükümetler halkın isteklerine kulak versin, halkın sorunlarına çözüm bulmak için gayret sarf etsin. Buradan Yemen ve Suriye'deki yöneticilere mesaj göndermek isterim: Lütfen halkınızın taleplerine kulak verin, istekleri üzerinde ciddiyetle durun. Her gün onlarca insanın öldürülmesi, kan akmasına devam edilmesi çözüm değildir. Artık halk her iki ülkede de bu uğurda şehit olmak için birbirleriyle yarışmaktadır.''

Gannuşi, Arap dünyasında sorunların üç aşağı beş yukarı birbirine benzediğini, ''Yok benim durumum başkadır, Tunus veya Mısır'daki gibi değildir'' şeklindeki yorumlara katılmadığını kaydetti.

Raşid Gannuşi, ''Gerçekçi olalım, sorunlar aynıdır. Rüzgar ne tarafa doğru esiyor, onu iyi tespit etmek gerekiyor. Islah hareketleri, yenilik ve reform taleplerine muhakkak kulak verilmeli. Hareket başladı, saatin akrebini geriye götüremeyiz'' dedi.

Bu ülkelerde devrimleri bir partinin yönetmediğini, her ülkede birden fazla görüşe sahip eğilimler ve partiler olabileceğini dile getiren Gannuşi, Arap ülkelerinde devrimler sırasında hiçbir devrimcinin, kimsenin fotoğrafını veya posterini göstermediğini, taşımadığını, tek talebin insana insan olarak davranılması olduğunu söyledi.

Gannuşi, Suriye'de halk tek yumruk olurken, Bahreyn'de halkın ikiye bölündüğünü,devrimin birlikte olunursa başarıya ulaşabileceğini, bölünmüşlük, parçalanmışlık varsa oradaki devrim hareketlerinin kadük kalacağını ve amacına ulaşmayacağını vurguladı.

Tunus ve Mısır'daki devrimlerin bir parti tarafından yönlendirilmediğini, halkın kendi beklenti ve isteğiyle sokağa çıktığını ve isteklerinde ısrarlı davrandığını kaydeden Gannuşi, ''Diyelim ki seçimler yapıldı, tek parti yönetime gelemedi, yanımızdaki parti ile el ele verip, koalisyon kurup halkın beklentilerine yanıt vermek boynumuzun borcudur'' diye konuştu.

''İslamiyet, güç kullanmayı tasvip etmez''

Ulvi bir din olan ve bütün partilerin, düşüncelerin üstünde olan İslamiyet'in, güç kullanmayı tasvip etmediğini belirten Gannuşi, şöyle konuştu:

''Hiçbir zaman İslamiyet, siyasete veya kişisel amaçlara alet edilmemiştir. İslamiyet adına cinayetler işlenemez. Halkın hedeflerine ulaşabilmesi için muhakkak el ele verip çalışması gerekiyor. Yarış halindeyiz ve yarış, ülkeye hizmet demektir. Halkın beklentilerine yanıt verecek bir programın uygulamaya konulmasını istiyoruz. Din ayrımını reddediyoruz. İnsan insandır, Müslüman olsun veya olmasın. İnsan melek değildir, hata yapabilir. Yozlaşma ile savaşmak istiyoruz. Laiklik, dinsizlik manasına gelmez. Hükümetler ve yönetimin, her vatandaşına aynı ölçüde, eşit şekilde davranması, ayrım yapmaması gerekir.''

Sivil hükümetin oluşturulmasını, şeffaf bir şekilde çalışmaya devam etmesini ve sorguya çekilebilirliği kabul etmesini istediklerini belirten Gannuşi, ''Burada 'Bana itaat edin, ben yeryüzünde Allah'ın temsilcisiyim' demeyecek, 'Bana yardımcı olun, ben sizin hükümetinizim, el ele verip çalışalım' diyecek yönetim istiyoruz'' dedi.

Gannuşi, 23 Ekim'de Tunus halkının önemli bir sınavdan geçeceğini ve seçimlerin yapılacağını, halkın şeffaf, temiz, baskı altında kalmadan oyunu vereceğini ifade ederek, seçimde vatandaşın hizmet edeceğine güvendiği partiye gidip, oyunu sandığa atacağını ve Tunus'un kazanacağını söyledi.

Raşid Gannuşi, şunları kaydetti:

''Bu sınavı ne yapıp yapıp geçmemiz gerekiyor. Tunusluların önünde başka alternatif yoktur. Çok sayıda parti var, ancak mihenk taşı seçimler olacaktır. Seçimlerde vatandaş istediğini ayakta tutar, istediğini sandıkta boğar. Sandıkta çoğunluğu kazanacak olan buyursun yönetime gelsin, halkın hedeflerine hizmet etsin.''

''Bu gruplar Türk toplumuna katkıda bulunuyorlar''

Başbakanlık Kamu Diplomasisi Koordinatörü İbrahim Kalın, toplantının sonunda bir katılımcının ''Fethullah Gülen grubunun, Türkiye'nin demokratik sistemine bir irtibatı, katkısı var mıdır? Arap ülkelerinde sosyal yapıyı yeniden oluştururken acaba yararlanabileceğimiz hususlar var mıdır?'' sorusu üzerine, ''Türkiye demokratikleştikçe, farklı gruplar, farklı topluluklar kendilerine toplum içinde yer buluyorlar. Kültürel, eğitim etkinliklerinde farklı roller oynuyorlar. Bu, sadece Türkiye için değil, yurt dışı için de geçerli. Son derece organizeler. Bu gruplar Türk toplumuna katkıda bulunuyorlar'' dedi.

Georgetown Üniversitesi ACMCU Kurucu Direktörü John L. Esposito da bir katılımcının, ''Sizin Fethullah Gülen ile kitaplarınızın olduğunu biliyoruz. Gülen cemaatinin en etkin İslami sosyal hareketlerden birisi olduğuna şüphe yok. Bu grubun, devrimden sonra Arap ülkelerinde ne gibi etkisi olabilir?'' sorusunu, özetle şöyle yanıtladı:

''Gülen hareketi uzmanı değilim, ama toplantılarına katıldım. Daha küresel bir boyuta taşıyabiliriz. Buna İslami bir sosyal hareket diyeceksek, diğerlerinden ayıran farklı bir model olması gerekir. Farkı, eğitimde reformu vurgulamaktadır, bilgi aktarımına değer vermektedir, eğitime vurgu yapmaktadır ve bunları küresel boyutta yapmaktadır. Hem Müslüman hem de Müslüman olmayan ülkelerde bunu gerçekleştirmektedir ve tüm inançtan öğrencileri çekmektedir. Yaklaşımı çok çoğulcu ve birçok etnik grubu ve dini grubu içine almaktadır. Hem Müslüman hem de Müslüman olmayan toplumlara katkıda bulunmaktadır, katkısının evrensel olduğunu düşünüyorum. Grup, misyonlarını hizmet şeklinde tanımlıyor.''

AA

Haber Ara