"Din ve vicdan özgürlüğü devletin mutlak koruması altında olmalıdır"
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Hasan Erbil, Kazakistan'ın başkenti Astana'da düzenlenen Uluslararası Savcılar Birliği(IAP) Doğu Avrupa ve Orta Asya 6. Bölgesel Toplantısı'nda yaptığı konuşmada, din ve vicdan özgürlüğünün devletin mutlak koruması ve g
14 Yıl Önce Güncellendi
2011-10-05 13:14:33
Erbil, Türkiye'de din özgürlüğünün anlamı, kapsamı ve dini yayma faaliyetlerinin hukuka uygunluk kriterleri, savcıların dini içerikli aşırı eylem ve uygulamalardaki görev ve yetkileri ile bunlarla mücadeledeki rolleri ve bu konuda ki düzenleme ve uygulamalar hakkında katılımcılara bilgi verdi.
"Demokratik ve çağdaş bir devletin en önemli özelliklerinden biri de bünyesinde barındırdığı değişik din ve kültürlere özgür yaşam alanlarının oluşturulmasını sağlamak olduğunu" ifade eden Erbil," Yargı yetkisini tanıdığımız, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin kararlarında da vurgulandığı gibi kişinin içsel olarak inancını yaşaması ve öğrenmesi sınırlamaların dışında olup bu hususlar sınırlanamaz. Bu kapsamda kişinin ibadetlerini yerine getirmesi, dinini öğrenmesi ve uygulaması yasaklamaya konu olamaz. İnancı yayma özgürlüğünün hangi hallerde sınırlandırılacağı mutlaka devletlerin anayasalarında düzenlenmeli ve gösterilmelidir. Sınırlandırma mutlaka kanunla yapılmalı, ölçülü ve orantılı olmasına özen gösterilmelidir."dedi.
Türkiye'nin karşılaştığı ve yaşadığı hukuk tecrübelerini paylaşan Erbil, "Türkiye, İslam dinini benimsemiş ve hilafeti üzerinde taşımış bir imparatorluğun devamı olarak, Avrupa ile Asya arasında, Müslüman ve Hıristiyan milletlerle komşuluk ilişkileri olduğu halde, laik bir devlet olarak kurulmuştur. Laiklik, dinsizlik ya da bir dine karşı olma anlamına gelmeyip aksine bireylerin özgürce dinlerini yaşamalarına imkan sağlar. Bu yönüyle laiklik ilkesi, din ve vicdan özgürlüğünün bir güvencesidir."dedi
Türkiye'de din ve vicdan özgürlüğünün herhangi bir sınırlamaya tabi olmadığı sayılı ülkelerden biri olduğunu,bu topraklarda yaşayan kişi ve dini grupların dini inanç ve ibadet özgürlükleri bakımından herhangi bir sorun yaşamadığını dile getiren Erbil, bunun Türkiye'nin tarihsel misyonundan ve geleneksel hoşgörüsünden kaynaklandığını dile getirdi.
Propagandayı yasaklamanın çözüm olmadığını uzun ve acı tecrübelerden sonra görmüş Türkiye'nin 1991 yılında Marksist Leninist veya dini esaslara dayalı devlet kurma propagandasını suç olmaktan çıkardığını bildiren Hasan Erbil," Hatta ülkemiz propaganda özgürlüğü konusunda öylesine cesaretli adımlar atmıştır ki; etnik temele dayalı ve devlet topraklarının bir kısmını zorla ayırmayı amaçlayan ve çalışan bir terör örgütüyle mücadele ederken dahi 2003 yılında bölücülük propagandası yapılmasını serbest bırakabilmiştir."dedi.
Türkiyede görev yapan Cumhuriyet Savcıları'nın özellikle hukuk devletinin olmazsa olmazı olan insan onurunun korunması için büyük çaba sarf ettiğini vurgulayan Erbil, bunun yanında yasalara ve kurallara uyan, toplumla barışık eylem ve davranışları ile başkalarını rahatsız etmeyen, başkalarına karşı tehdit oluşturmayan kişi ve gruplar özgürce faaliyetlerini sürdürebilirken, dini kendi çıkarlarına alet etmeye çalışan, bu yolla topluma şiddet ve korku salan örgütlere fırsat verilmediğini ve etkin bir şekilde mücadele edildiğini söyledi.
Türkiye'de terörle mücadele kapsamında 25 adet özel yetkili mahkeme ve cumhuriyet başsavcılığının kurulduğunu ifade eden Erbil, Türkiye'de faaliyet gösterdiği tespit edilen 120 terör örgütü ile etkili bir mücadele verildiğini kaydetti. Pek çok ülke tarafından terör örgütü olarak kabul edilen El-Kaide Türkiye yapılanmasının ortaya çıkarıldığını hatırlatan Erbil, bu örgütün Türkiye'de gerçekleştirdiği eylemleri sıraladı.
Erbil, savcılık gibi önemli mevkilerde bulunanların, dünyada insan hak ve özgürlükleri alanındaki gelişmelere paralel olarak, daha özgürlükçü ve insan odaklı tutum ve davranış içinde bulunması gerektiğini belirtti.
SON VİDEO HABER
Haber Ara