AB'den kim çıksın?
Beril Dedeoğlu bugünkü yazısında AB'nin içinde bulunduğu çıkmazdan nasıl çıkacağını yazdı.
14 Yıl Önce Güncellendi
2011-09-30 08:56:00
Devletlerin birbirlerine karşılıksız yardım yapmaları tarihte pek görülmüş bir durum değildir. Dolayısıyla AB içinde “kurtarma-kurtarılma” tartışmaları genel olarak AB’nin kurtarılışı açısından önem taşıyorsa da, bir yandan da kurtarma operasyonlarını büyük siyasi pazarlıklara dönüştürüyor. Bu çerçevede öne çıkan örnek neredeyse kurtarılamayacak duruma gelen Yunanistan ile kurtarma maliyetini azaltma arayışındaki Almanya.
AB ekonomisinin lokomotifi niteliğini pekiştiren Almaya, daha önce Doğu Avrupa ülkeleri AB’ye üye olurken bu ülkelerin maliyetini önceden üzerine almış, ardından bu maliyeti fazlasıyla diğer üyelerden tahsil etmişti. Bugün sorun, kurtaranın masraflarını diğer üyelerden tahsil etme imkanının sınırlanmış olmasında.
Birlik tartışması
Söz konusu sürecin en temel sonucu, Euro bölgesinin sarsılması oldu. Euro’dan Yunanistan’ın çıkması gerektiğini savunanlar var, tersine Yunanistan kalsın güçlü ekonomisi olanlar çıksın diyen var ya da “yeni Euro” basıp ekonomisi sağlam ülkelerin bu parayı kullanmasını tavsiye eden var.
Neresinden bakılırsa bakılsın, sonuç itibarıyla durum AB’yi diğer alanlarında olduğu gibi iki vitesli ya da iki halkalı bir yapıya sürüklüyor. AB’de, kişilerin de serbest dolaşımını öngören tek Pazar kuralları işliyor, ama kişilerin daha rahat dolaşımı için ayrıca bazı ülkeler arasında Schengen bölgesi oluşturulmuş durumda. Ortak politikalar kapsamında iç ve adli işler bulunuyor ama Avrupa polis teşkilatı, ayrı bir anlaşma ile isteyen ülkelere açık biçimde işliyor. Halka içinde halka olarak tarif edilecek bu yapının örneği çok, Euro bölgesi de buna dahil.
Bu iç içe halkaların en ortasındaki halka, tüm ortaklık ve birlik anlaşmalarına taraf olan ülkeleri barındırıyor ve buna çekirdek Avrupa deniyor. Sorun şu ki Yunanistan gibi bir dizi zaafiyeti olan ülkeler de hukuken bu çekirdeğin içinde. Dolayısıyla Euro’dan kim çıksın tartışması AB’nin “Birlik” aşamasının en önemli yapı taşını bozmak anlamına da geliyor. AB, başarısız bir deneme yapmış gibi olmaktan çekiniyor. Oysa sorun Euro’yu kurmuş olmakta değil, iyi işletememekte.
Kurtuluş önerisi
Ortak para bölgesi ortak mali, ekonomik politikalar gerektiriyordu; yapılamadı. Hızlı kararlar alınmasını gerektiriyordu; olmadı. Çok yakın işbirliği ve denetim gerektiriyordu; başarılamadı. Bölge üyeleri ortaklıklarını geliştirmek yerine ikili ilişkilerle ekonomik-mali alanı oluşturmayı tercih ettiler. Bu da her bir üyenin farklı uygulamalara, farklı alanlara ve tabi farklı çıkarlara yönelmesine yol açtı. Üyelerin aralarındaki rekabet maliyetini düşürmek için kalkışılan bir birlik, bizzat rekabetin aracı haline geldi. Bu da AB üyeleri arasındaki “çekişmelerin” boyutunu ortaya koydu. Tabi burada kast edilen, güçlü üyeler arasındaki rekabet.
Söz konusu duruma Obama da değindi ve iki dikkat çekici açıklama yaptı. Birincisi, ABD ekonomisi düzelirse dünyanın-muhtemelen AB’nin- rahatlayacağı açıklamasıydı. Bu, bir anlamda “sizi kurtarabilirim” anlamına geliyordu. İkincisi ise, krizin büyümesinden AB’yi sorumlu tutmasıydı. Bu da, kendisini koruma duvarları içine kapamaktan vazgeçme uyarısı taşıyordu. Kısacası, Obama AB-ABD ekonomik-mali ilişkilerinde bazı yenilikler öneriyor, bu yeniliklerin ABD ekonomisini canlandıracağını söylüyor ve canlanan ABD ekonomisinin de AB’ye el uzatacağını ima ediyordu. Tarihte olmuş; yine olabilir ve tabi siyasal sonuçlarıyla birlikte.
star
SON VİDEO HABER
Haber Ara