Dolar

34,9466

Euro

36,7211

Altın

2.977,22

Bist

10.125,46

İsrail Kudüs'te sınır çiziyor

Mahmud Abbas'ın 1967 sınırlarına geri dönme çağrısının 'daimi başkent'in kalbinin üstünden geçtiğini belirten Robert Fisk, 1967 sınırlarına geri dönmenin her 2 taraf için de mümkün olmadığını ifade ediyor.

14 Yıl Önce Güncellendi

2011-09-28 11:31:55

İsrail Kudüs'te sınır çiziyor
Robert Fisk *

Yolun karşısındaki Kudüs otellerini, ana caddede parıldayan en gelişmiş tramvayı unut; soldaki duvardaki kurşun izlerine, bir zamanlar ordu deposu olan ve şimdi Ruphie Etgar'ın küçük sanat galerisi ile saklanan aldatıcı görünüşündeki bomba yaralarına bak.

Yolun karşısındaki paslanan demir kepenkleri hala belli belirsiz görebilirsiniz. Yüz metre ötede Arap Birliği vardı. Buradan 300 feet uzakta Ürdün sınırı.

Çünkü bu, Mahmut Abbas'ın İsrail'in geri çekilmesi gerekmesi konusunda ısrar ettiği, Bibi Netanyahu'nun herhangi bir barış anlaşmasına dönmek için çok hassas saydığı 1967 sınırı.

Bir Arap ordusunun yolun yukarısındaki topraklara geri dönmesine izin vermek, Kudüs'ü yine böler, bundan böyle İsrail'in "bir ve sonsuz başkenti" olamaz.

İsraillilerin yasa dışı ilhak ettikleri bu aynı toprakları muhafaza etmelerine izin vermekle Doğu Kudüs, asla Filistin'in "başkenti" olamaz. Tırnak işaretleri elzem; "barış"ta olduğu gibi.

"Seam Müzesi" içindeki sanat; -"seam", İsrail'in kabul etmeyeceği "sınır" için bir çeşit ikame edilen kelime, daha iyisi "yerleşimci", "koloni" için ikame edilen kelime- savaş ve barış hakkında, Bağdat ve 11 Eylül hakkında, kol ve bacakların tuhaf ve oldukça etkili kolajlı, plastik ve temiz paylaştırılmış, hatta bir AK-47 tüfeği ve Charlie Chaplin fabrikasının hat sanatı dişlisi (-ne benzeyen Ç.N.) intihar bombacıları hakkında.

Ve her nedense onun kendisine yakın gibi görünen konularda durdurulamaz şekilde konuşurken şiddetli nefes alan ufacık, kalın çerçeveli gözlüklü, küçük balık etli sanat yönetmeni ve ana sorumlusunu çatıda tünerken bulmak şaşırtıcı değil: sanat, kaçırılan fırsatlar, umut ve inatla karışık olası çaresizlik.

Eski tank komutanı Raphie Etgar, iki savaşta savaştı -1967'de Sina'da, 1973'te Golan'da- ve kanlı Karameh çarpışmasında (belki daha az bahsedilmesi daha iyi) ve "çok yakınımda ölümleri gördüm ve oldukça fazla arkadaşımı kaybettim (Etgar'ın sözleri ç.n.). "

Ancak savaş ve barış üstüne düşüncelerine kulak verelim. "Aslında müzemizin 'yeşil hat sınırında' konuşlandırılmış olması hiç şüphesiz anlamlı - fakat bu daha çok kavramsal sınır. Buraya yerleşmiş olmamız bir kaza değil, halbuki biz bazı mesajları vermek niyetindeyiz. 'Sınırı' daha geniş bağlamda tutmayı tercih ediyoruz. Sergilemede medeniyetlerin çatışması ile ilgileniyoruz- ziyaretçilerin bunu Doğu ve Batı bağlamında görmelerini umuyorum."

Aslında sadece Raphie Etgar'ın arkasındaki pencerenin dışındaki 1967 sınırlarının dünya hakkında dersler içerdiği konusunda emin değilim. Avrupa, Londra ya da Paris'in tamamına sahip çıkmıyor. İsrail, kendisi için Kudüs'e sahip çıkıyor. Fakat bu eski tank komutanının biz Avrupalıların başkentlerimizi onlara vermeden bu şehirleri Müslüman göçmenlerimizle paylaştığımıza inandığını gösteriyor.

Bu adamı bir yere kondurmak zor iş. Solcu olduğu kesin. Kesinlikle ahlaki. Haaretz okuyucusu sanıyorum. O kesinlikle Başbakanı için geçen haftaki Birleşmiş Milletler'deki Filistin'in statü başvurusundaki konuşmasından sonra bir içtenlik beslemiyor.

"Televizyonun karşısındaydım ve biri birazcık aşağıdan olan iki liderin konuşmasını dinlemeye çalıştım. Netanyahu en iyi aktördü. O şovunu nasıl icra edeceğini biliyor ve bu oyunu her zaman oynadığını bilmedikçe söylediği her şeye inanmaya meyillisindir. O Ortadoğu'daki en iyi akrobattır."

"Sonra gelgelelim kapıyı açabileceği ve aynı hataları tekrarlamayacağına dair bir santimlik bile umudumun kalmadığı Filistin Devlet Başkanı'na. İşte şu anda elimizde insanların birlikte yaşayıp yeni birşeyler yaratabileceği bir şans. Fakat bu sadece Netanyahu'nun oyuncu sesi ve ıvır zıvırı ile eski oyunun bir tekrarı. Bu konuşmalara inandığımdan daha fazla Shakespeare'ın bir oyununa inanabilirim."

Netanyahu'nun hangi Shakespeare karakterini oynayacağını sordum. O Brutus olabileceğini düşündü. Ben ise Kral Lear olmasını önerdim. Fakat Likud liderlerinin Filistinlileri Caliban (Prospero'nun canavara benzeyen kölesi ç.n.) gibi görmeleri önerisinden sakınmak gerekir. "Bu bölgede insanları umutlarından vazgeçirecek bir çok bıkkınlık var gibi gözüküyor. Ve şiddet umudun yerini alıyor" şeklinde konuştu Etgar.

Onun bakış açısı -şimdiye kadar üzerine düşünebildiğim- daha az şiddet olduğu zaman değil daha güçlü olduğunda İsrail topraklarını paylaşmaya hazır olması gerektiğidir. Diğer insanların saygıyla değerlendireceği müzakerenin kuralları var.

Böylelikle Etgar Filistinlilere batısında İsrail'in başkenti olan Kudüs'ün Doğusunda bir başkent hakkı mı tanıyor? Şimdi tereddüt yok. "Eğer ben iktidar olsaydım", aniden söyledi, "Kudüs'ü paylaşmazdım, paylaşamazdım. Sanırım Filistinliler çok hassas bir yere temas ediyor."

"Onlar bir Filistin ülkesi kurabilirler, yaşamak için bir ülke. Onlara Batı Şeria'yı ver-fakat çok az şeyin Yahudi ulusu için hassas, anlamlı ve vazgeçilmez olduğunu hatırlamak lazım. Onlar Bu toprakların (İsrail) Yahudi aidiyatı olduğunu anlamalılar. Onlar tüm işlerini Ramallah'tan görse de daha az iyilik yapacaklarını sanmıyorum."

Konuşmamızın bir yerinde sarp bir kayalık üzerine kaydığımızın farkına vardım. Etgar insan hakları duygusunu paylaşmaktan bahsediyordu fakat Kudüs'te hala kanayan taşlar vardı. Filistinliler ve Araplar Doğu Kudüs'ün çeyreğinin Müslüman-Arap olduğunu kabul ediyor olmalılar. "Çeyreklik onlarca ülke var. Fakat burası Filistin'in başkenti diyen bir açıklama ile gelmek! Bunu kendi ailemin tarihi istiyor. Bu topraklarda yanan kemikleri asla oradan alamayacaksınız."

Scopus Dağı'nı ve Zeytin Dağı'nı görebileceğim gözetleme kulesinin çatısına çıkarın. Onu terketmeden önce Raphie Etgar, "Yeşil hat"a geri dönmenin bir zamanlar güzel fikir olabileceğini söylemişti. "Fakat koşullar zamanla değişiyor."

Ah tarih- her zaman suçlama her zaman yalan Kudüs üzerinde bir halı gibi olacak. Ben merdiven aralığındaki eski çelik perdeleri kapatmaya çalıştım. Fakat onlar 1967'den beri duvarın içinde donmuş durumda.

* Ortadoğu uzmanı, Çeviri: Yusuf Çobanoğlu, ETHA

Haber Ara