Nikolay Surkov *
Türkiye Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, Orta Doğu’daki eski düzenin bozulmaya başladığını ve artık onun yerini, temelini Ankara’nın devrim sonrası Mısır ile işbirliğinin oluşturacağı yeni bir düzenin alması gerektiğini açıkladı.
Bununla birlikte Türkiye, başta AB, İsrail ve Suriye olmak üzere, geleneksel ortakları hakkında daha sert tavır alıyor.
Davutoğlu, New York Times gazetesine verdiği mülakatta, Amerikalıların Orta Doğu’da sağladığı ve temelini İsrail, Suudi Arabistan ve Mısır’ın oluşturduğu düzenin artık bozulmaya başladığını belirtti.
Davutoğlu, ABD’nin etkisi azaldıkça, Orta Doğu’nun askeri bakımdan en güçlü ve en büyük nüfusa sahip iki ülkesi olan Türkiye ve Mısır’ın bölgede daha büyük rol oynayacağından emin olduğunu belirtti.
Türkiye Dışişleri Bakanı, İsrail veya İran’a karşı ittifakın söz konusu olmadığını vurguladı. Bakan “Bu, bölgemizin en büyük iki ülkesinden oluşan ve kuzeyden güneye, Karadeniz’den Sudan’daki Nil Vadisi'ne kadar uzanan demokrasilerin ekseni olacak” ifadesini kullandı.
Politik yakınlaşma için uygun ekonomik temel sağlanacak. Davutoğlu, Mısır ekonomisine yapılan Türk yatırımlarının hacminin iki yıl içinde 1,5 milyar dolardan 5 milyar dolara çıkarılacağını, ticaretin ise 2015 yılına 10 milyar dolar olacağını söyledi.
Orta Doğu’da değişikliklerin yaşandığı bir süreçte Türkiye, Arap ülkeleriyle tarihsel bağlantısına ve ortak Müslüman değerlerine atıfta bulunarak, bölgenin yeni lideri olarak kendisini göstermeye çalışıyor.
Aynı anda Arap devrimcileri için Türkiye, başarılı bir demokratik yönetimin ve ekonomik kalkınmanın örneği oldu. Gazze ablukası ve “Özgürlük Filosu" olayı nedeniyle İsrail ile meydana gelen cepheleşme, özellikle sıradan Araplar arasında Türkiye’nin popülaritesini pekiştirdi.
Türk Bakan, iki ülke ilişkilerindeki kötüleşmenin sorumluluğunu Tel Aviv’e yüklüyor. Bakanın kaydettiği üzere, İsrail kendi politikalarının sonucunda kendini tecrit etti ve bu tecrit olmuşluk haliyle de bölgedeki komşularından gelen bütün teklifleri reddediyor.
Türkiye, Tunus’ta gerçekleşen devrime olumlu yaklaşıyor. Ayrıca Libya’daki muhalefeti de destekledi. Şimdi ise Ankara, topraklarında Suriye Cumhurbaşkanı Beşar Esad’ın rejimine karşı olanları barındırıyor ve Şam’ın halk gösterilerinin bastırılmasına yönelik hareketlerini kınıyor.
Davutoğlu’nun sözlerine göre, Türkiye Esad’a, baskılara son vermesi ve bir uzlaşıya ulaşması hususunda son bir şans tanıdı. Bu amaçla Ankara, Baas tipi tek parti rejiminin sona ermesini, seçimlerin yapılmasını ve yeni bir anayasa hazırlanmasını öngören bir “yol haritası” hazırladı.
Ancak Türk Bakanının iddia ettiği gibi, Suriye Cumhurbaşkanı sözlü olarak bu planı kabul ederken, planı gerçekleştirmeye henüz başlamadı. Davutoğlu’na göre Esad, gücün, durumu kontrol etme imkanı vereceğinden emin olan sıradan bir otoriter lider gibi davranıyor.
Ankara ile Avrupa Birliği arasındaki ilişkiler de çetrefilli bir hâl aldı. Birkaç gün önce Türkiye, AB dönem başkanlığının 2012 yılında Kıbrıs’a verilmesi halinde Brüksel'le ilişkileri donduracağı uyarısında bulundu.
Türkiye 2005 yılından bu yana AB’ye tam üyelik için müzakereler yapıyor. Ancak Lefkoşa, adanın tanınmayan Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin bulunduğu kuzey bölümünün kaderine ilişkin ihtilaf çözülünceye kadar buna izin vermeyeceğini açıkladı.
Anlaşmazlıkların yeni sebebi, Kıbrıs yönetiminin, kıta sahanlığında doğal gaz yataklarının işletilmesini başlatma planları oldu. Davutoğlu bu planları provokasyon olarak adlandırıyor çünkü petrol ve doğal gaz rezervleri aynı zamanda Kuzey Kıbrıslılara da ait.
Nezavisimaya Gazeta, Moskova, Tercüme: BYEGM