Vahşi sulama toprağın kimyasını bozuyor
Seyhan Ziraat Odası Meclis Başkanı Şaban Baş, bilim insanlarının vahşi sulama adını verdikleri salma sulamanın toprağın kimyasını bozduğunu söyledi.
Baş, Türkiye'de su kaynakları kısıtlı olduğunu belirterek, "Halen kullanılan su potansiyeline gör
14 Yıl Önce Güncellendi
2011-09-21 06:33:25
Baş, Türkiye'de su kaynakları kısıtlı olduğunu belirterek, "Halen kullanılan su potansiyeline göre kişi başına yıllık su tüketimi 555 metreküptür. Küresel ısınma ve vahşi sulama ile son 40 yılda sulak alanlarımızın yarısını kaybettik. 2030 yılında Türkiye'nin nüfusu 100 milyon olacağı tahmin edilmektedir. 2030 yılına kadar kullanılabilir su kaynakları ile ilgili gerekli yatırımlar yapılabilirse, tahminen kişi başına yılda düşecek su miktarı yaklaşık bin metreküp civarında olacaktır." dedi.
Şaban Baş, yılda kişi başına bin metreküp altında su kullanan ülkelere "su fakiri"; bin ila 3 bin metreküp arasında su kullanan ülkelere su stresi çeken ülkeler; 10 bin metreküp üzerinde su tüketenlerin ise su zengini ülkeler olarak sınıflandırıldığına işaret ederek, şunları söyledi: "Türkiye, su azlığı yaşayan bir ülke konumundadır. Ülkemizde halen kullanılan toplam su miktarı 40,1 milyon metreküptür. Bu suyun; yüzde 74'ü sulama (29, 6 milyar metreküp), yüzde 15'i içme ve kullanma (6,2 milyar metreküp), yüzde 11'ise sanayi (4,3 milyar metreküp) için kullanılmaktadır. Bugün köylere kadar içme suyu ulaşmış, sanayide yaşanan gelişmeler ve tarımsal üretimlerdeki artışlar su tüketiminde sektörel değişime neden olmuştur. Ayrıca bazı bölgelerde kuruyan dereler ve yer altı suyundaki azalmalar tarımda su tüketimini olumsuz etkilemiştir. Ülkemizde küresel ısınmadan en fazla etkilenecek sektörlerin başında tarım sektörü gelmektedir. Kuraklık riskindeki artışlar, küresel ısınmanın tarımsal sahalar üzerindeki etkisini şiddetlendirecektir. Küresel ısınma karşısında, Akdeniz havzasında, bitki örtüsünde önemli degişikliklere uğrayacağı öngörülmektedir. Bu yüzden kuraklığa dayanıklı ürün deseninin çeşitlendirilmesi gereklidir.' dedi.
Devlet Su İsleri Genel Müdürlügü tarafından geliştirilen sulamalarda sulama alanının yüzde 45'inde klasik sistem, yüzde 48'inde kanaletli sistem, yüzde 7'sinde ise borulu sistemin mevcut olduğunu ifade eden Baş, tarımsal kuraklığa karşı en etkili yol ise su kaynaklarının iyi korunması ve işletilmesinden geçtiğini ve bunun için de tarımda kullanılan suyun iyi yönetilmesinin gerektiğinin altını çizdi.
Verilere göre, Türkiye'de toplam sulamanın yüzde 88'inin salma sulama denilen vahsi sulama halinde yapıldığına dikkat çeken Baş, 'Bitkinin ve ağacın ihtiyacından fazla toprağa verilmesi diye tanımladığımız vahşi sulama, kademe kademe toprağın kimyasını bozmaktadır. Zirai ilaçlar yer altına inmekte ve içme sularına karışmaktadır. Aşırı su tüketimi, tarım topraklarını yavaş yavaş tuzlaştırmakta ve çoraklaştırmaktadır. Daha fazla gecikmeden vahşi sulamaya son verilmeli, bitkinin ihtiyacı kadar su veren basınçlı sulama sistemine geçilmelidir. Bu konuda seferberlik ilan edilmelidir. Basınçlı sulamaya geçmek suretiyle minimum işçilikle maksimum gelir, su kaynaklarının en az yüzde 50 oranında korunması ile toprağın korunması sağlanmış olacaktır. Basınçlı sulama sistemlerinin yaygınlaştırılması ile su tüketiminde yüzde 35-75, işçilikte yüzde 80, enerjide yüzde 40, ilaç ve gübre kullanımında yüzde 50, kalitede yüzde 10 ve verimde de yüzde 20 tasarruf sağlanacaktır. Bu günkü mevcut su potansiyeli ile yaklaşık iki kat tarım arazisi sulanabilecektir. Damla sulama daha çok ekonomik değeri oldukça yüksek çok yıllı sebze ve meyve bahçelerinde uygulanması teknik olarak çok avantajlıdır. Sulama konusunda çiftçilerimiz eğitilmelidir. Basınçlı sulamayı teşvik için, kullanılan elektrik enerjisi KDV'sinde indirime gidilmelidir. Tarımda vahşi sulamaya son verici, basınçlı sulamayı teşvik edici kademeli su fiyatlandırılmasına gidilmelidir' ifadesini kullandı.
SON VİDEO HABER
Haber Ara