Gül ve Almanya Cumhurbaşkanları Christian Wulff, Osnabrück Üniversitesi İslam Araştırmaları Enstitüsü'nü ziyaret ettiler.
Üniversiteye gelişlerinde Rektör Prof. Dr. Claus Rollinger ve Kültürlerarası İslam Araştırma Merkezi Başkanı Prof. Dr. Bülent Uçar tarafından karşılanan Gül ve Wulff, eşleriyle birlikte konuşmaların yapılacağı salona geçtiler.
Konuşmasına, bugün Ankara'da düzenlenen bombalı saldırıdan ötürü duyduğu derin üzüntüyü dile getirerek başlayan Wulff, ''Şu ana kadar ölü sayısının 3 olduğunu ve bir çok ağır yaralanın olduğunu öğrendik. Bundan ötürü acınızı paylaştığımızı özellikle Alman halkının Türk halkı ile bu saldırı karşısında üzüntüsünü paylaştığını, geride kalan aile fertlerinin acısını paylaştığımızı bilmenizi isterim'' dedi.
Almanya'da başlattıkları yeni uygulamanın sonucu olarak dört üniversitede İslam ilahiyat kürsülerinin kurulduğunu belirten Wulff, ''Genel olarak, toplumsal birlikte yaşam açısından dinler arası diyaloğun ne kadar önemli olduğunun hepimiz bilincindeyiz.
Sadece toplum içerisindeki dinler arasındaki diyalog değil başka kültürler, halklar ve ülkeler arasındaki iletişim açısından da bu büyük bir önem taşımaktadır'' diye konuştu. Wulff, Almanya'daki Müslümanların sayısı dikkate alındığında da Alman üniversitelerinde İslam ilahiyatının okutulmasının çok önemli olduğunu belirtti.
Almanya'nın ''bilimler ülkesi'' olarak bilindiğini söyleyen Wulff, Alman üniversitelerinde yapılan araştırmaların insanlık açısından büyük önem taşıdığı konusunda yayınlar yapıldığına işaret etti.
Almanya'nın bilimsel ilahiyat araştırmaları açısından da kapsamlı ve uzun bir tarihe sahip olduğunu anlatan Wulff, ülkede tüm dinler konusunda önemli araştırmalar yapıldığına vurgu yaptı.
''Dinler arasında aracılık yapılması gerekiyor. Dinler üzerine düşünülmesi gerekiyor'' diyen Wulff, dinler açısından eleştirel bir inceleme ve analiz yapılması gereğine de dikkat çekti. Alman üniversitelerinde İslam ilahiyatının kapsamlı ve yetkin bir şekilde öğretilebileceğine, bunun en iyi şekilde yapılacağına olan inancını dile getiren Wulff, karşılaşılan sorunların da çözümünün olduğunu söyledi.
Wulff, ''Din alanında azınlıklara yönelik tutumumuz, davranışlarımız, bu alanda eğer biz Almanya olarak örnek bir tutum sergilemek istiyorsak, diğer ülkelerde, diğer toplumlarda da bu alanda bu hoşgörünün uygulanmasını istiyorsak, elbette bizlerin bu örnek davranışları özümseyerek kendimizin de uygulaması gerekmektedir'' diye konuştu.
Cumhurbaşkanı Gül ile Almanya'da yaşayan Türk kökenleri Müslümanların durumunu ele aldıkları gibi Türkiye'de yaşayan Ortodoks Hristiyanların da durumunu da görüştüklerini ifade eden Wulff, bu konuda Türkiye'de büyük ilerlemelerin kaydedildiğini, bundan büyük memnuniyet duyduklarını söyledi.
CUMHURBAŞKANI GÜL'ÜN SÖZLERİ
Cumhurbaşkanı Gül de konuşmasına, Ankara'daki menfur saldırı karşısında gösterdiği dayanışmadan dolayı Wulff'a teşekkür ederek başladı.
Wullf'un doğduğu şehri ve mezun olduğu üniversiteyi geziyor olmaktan duyduğu memnuniyeti dile getiren Gül, gelmeden önce de İslam Araştırmaları Merkezi hakkında çok güzel şeyler duyduğunu söyledi.
Almanya'nın bir çok alanda bilim adamı yetiştirdiğine, ilahiyat konusunda da çok araştırmanın yapıldığına dikkati çeken Gül, İslam dini üzerine de çok objektif görüşler ortaya koyan ve araştırmalar yapan bilim adamları olduğunu belirtti.
Bu merkezin de hem araştırma yapmak hem de İslam dinini öğretecek eleman yetiştirmek konusunda sorumluluk üstleneceğini anlatan Gül, enstitünün kurulmasında Wulff'un desteğinin çok önemli olduğunu ifade etti.
Cumhurbaşkanı Gül, sözlerini şöyle sürdürdü:
''Sayın Cumhurbaşkanı, siz Almanya'daki bir gerçeği Doğu ve Batı Almanya'nın birleşmesinin yirminci yıl dönümünde yaptığınız konuşmada ifade ettiniz, 'Müslümanlık da Almanya'nın dini' dediniz. Burada 4 milyona yakın Müslüman yaşıyor, bunların önemli bir kısmı Alman vatandaşı yani sizin vatandaşlarınız, sizler için oy veriyorlar. Bu ülkeye sadakatleri var. Dolayısıyla siz gerçeği ifade etmiştiniz.
Temel hak ve özgürlüklerin çok önemli ayaklarından birisi de din özgürlüğüdür. Bu, hangi dinle ve nerede olursa olsun geçerli olan evrensel bir anlayıştır. Bu çerçevede Almanya'daki Müslümanların da kendi dinlerini, inançlarını çocuklarına öğretebilmeleri için, kendilerinin de öğrenebilmeleri için kendilerine imkan sunulması, bu yönde sorumlulukların üstlenilmesinin önemli olduğu kanaatindeyim.
Eğer kendilerine önderlik edecek kurumlar söz konusu olmazsa o zaman yanlış kaynaklardan yanlış şeyleri öğrenebilirler ve farklı mecralara kayabilirler. O bakımdan İslam dininin aslını, özünü kendi berraklığı içerisinde hem bilimsel hem de pedagojik şekilde öğretecek bir çalışmanın başlatılması, bu imkanın oluşturulması herhalde kaçınılmazdı.''
İnsanların kendi inançlarını, kendi dinlerini öğrenip koruyarak ama bulundukları ülkenin dilini de konuşarak yaşadıkları ülkede mutlu olmaları ve yaşadıkları ülkeye katkı sağlamalarının önemine vurgu yapan Gül, ''Bu anlamda Almancanın herkes tarafından öğrenilmesi, bütün Müslümanların İslam dinini de Almanca olarak bilmeleri ve anlatabilmelerinin önemli olduğuna inanıyorum. Çünkü, biz şuna inanıyoruz ki İslam dini evrenseldir.
Yani herhangi bir ırka, coğrafyaya gelmemiştir ve herhangi bir dil değildir. İnsanlar bir dine inandığında, bu Müslümanlıksa Müslümanlığa inandığında bunun gereğini yapmalarını ama aynı şekilde hangi toplulukta iseler o topluluğun dilini en güzel şekilde konuşarak hayata en aktif şekilde katılmalarını sağlamaktır. Bu ancak insanları mutlu eder, müreffeh eder, ülkeleri de barış içerisinde tutar'' diye konuştu.
Enstitünün kurulmasında emeği geçenlere teşekkür eden Gül, Diyanet İşleri Başkanlığı başta olmak üzere Türkiye'deki ilahiyat fakültelerinin ve bilim dünyasının gerekli katkıyı yapacağına olan inancını da dile getirdi.
'İMAMLAR UYUM KONUSUNDA İTİCİ GÜÇ OLABİLİRLER''
Rektör Prof. Rollinger de, yaptığı konuşmada, Gül ve Wulff'un ziyaretlerini, üniversite için büyük bir onur ve iltifat olarak nitelendirdi.
''İslam din eğitimcilerinin, ilahiyatçılarının ve imamların eğitimlerinin bilimsel olarak geliştirilmesiyle dinler arası iletişime, Almanlar ve Türklerin birbirlerini daha iyi anlamalarına yönelik katkı sağlama çabalarımızın teyit edildiğini hissediyoruz'' diyen Rollinger, iki cumhurbaşkanının ziyaretinin bu programa uluslararası bir saygınlık da kazandırdığını söyledi.
Kültürlerarası İslam Araştırmaları Merkezi Başkanı Prof. Dr. Bülent Uçar da, Almanya'da üniversite seviyesindeki ilk imam ve dini danışman destek eğitim programı hakkında bilgi verdi. Uçar, ilk mezunların önümüzdeki hafta diplomalarını alacağını söyledi.
Programın, öncelikle Türkiye'den gelen imamların kolaylıkla iletişim kurmaları ve dini konuları Almanca'ya aktarabilmeleri için yeterli Almanca bilgisine sahip olmalarını sağlamayı amaçladığını anlatan Uçar, diğer kursların tarih, siyaset ve toplum alanlarında olduğunu belirtti.
Uçar, ''İmamlar sahip oldukları anahtar pozisyon nedeniyle entegrasyonda itici güçlerdendirler ve dinler arası diyalogda önemli rolleri bulunmaktadır. Bu nedenle imamlara doğrudan destek eğitiminin Almanya'da verilmesi doğru bir yoldur'' dedi.