Dolar

34,9466

Euro

36,7211

Altın

2.977,22

Bist

10.125,46

Paulo Henrique: Savaşçı ruhumu babama borçluyum

Trabzonspor'un bu sezon kadrosuna kattığı Brezilyalı oyuncu Paulo Henrique, sahip olduğu savaşçı gücü babasıyla kumsalda yaptığı üç yıllık çalışmaya borçlu olduğunu söyledi.
Henüz yolun başında olduğunu da belirten Paulo Henrique, kat etmesi ger

14 Yıl Önce Güncellendi

2011-09-19 08:25:35

Paulo Henrique: Savaşçı ruhumu babama borçluyum
Trabzonspor'un bu sezon kadrosuna kattığı Brezilyalı oyuncu Paulo Henrique, sahip olduğu savaşçı gücü babasıyla kumsalda yaptığı üç yıllık çalışmaya borçlu olduğunu söyledi.
Henüz yolun başında olduğunu da belirten Paulo Henrique, kat etmesi gereken daha çok mesafe olduğuna dikkat çekerken Trabzonspor dergisi'ne verdiği röportajda önemli açıklamalar yaptı.
Futbol hayatında şimdiye kadar yaşadığı en ilginç olayın ise Şampiyonlar Ligi'ne bu şekilde katılmaları olduğunu belirten Paulo Henrique, Türkiye'nin Somali için yaptığı yardım çalışmasını da desteklediğini söyledi. Paulo Henrique, 'Açlık, savaş ve sefalet nerede olursa olsun insanın içini acıtıyor. Bu durumda atılması gereken birinci adım duyarlılık göstermek, ikinci adım bu insanlara yardım edebilmek ve etrafımızdaki insanları da yardım için teşvik etmektir.' dedi.
Teknik Direktör Şenol Güneş hakkında da övücü sözler sarfeden Paulo Henrique, 'Hocamız uluslararası düzeyde çok büyük bir deneyime sahip ve bu deneyimini en iyi şekilde oyunculara yansıtabilen bir insan. O'ndan birçok şey öğreneceğim.' diye konuştu.
Trabzonspor Kulübü Aylık Resmi Dergisi'nin son sayısının kapak konusu olan Paulo Henrique, Trabzonspor'a katıldığı günden itibaren çabukluğu, sürati ve gol vuruşlarındaki başarısıyla da ön plana çıkıyor.
Brezilyalı oyuncu Paulo Henrique'nin en büyük özelliği bitmek bilmeyen gücü ve kazanma azmi. Maç içinde sonuç ne olursa olsun ayakta kalmayı kendisine ilke edindiğini söyleyen genç forvet, mevcut gücünü babasıyla birlikte 3 yıl boyunca sahilde yaptıkları ağır antrenmanlara borçlu olduğunu söylüyor.
Geçtiğimiz sezon Belçika'da Westerlo formasıyla 22 gol atan Henrique, Trabzonspor'da geçireceği 5 sezon boyunca büyük başarılara imza atmak istediğini söylüyor.
İşte Paulo Henrique'nin röportajının detayları;
    Öncelikle Trabzonspor'a transfer hikâyenle başlayalım. Bize Trabzonspor'a geliş sürecini anlatır mısın? Kulüp seni önceden de takip ediyor muydu yoksa bir anda mı gerçekleşti bu transfer?
    Açıkçası benim için Trabzonspor'a transferim sürpriz olmadı. Başka kulüplerden de teklifler vardı. Bunların arasında bir Türk takımı, Lazio ve Belçika'dan bazı takımlar mevcuttu. Menajerim beni arayarak Trabzonspor'un yaptığı teklifin çok ciddi olduğunu söyledi ve transferim bu doğrultuda gerçekleşti.
    Peki, neden Türkiye? Sence Belçika Ligi'ne göre Süper Lig'in artıları ve zorlukları neler?
    Türkiye Ligi'ni tercih etmemin iki sebebi var. Birincisi, Türkiye Ligi'nin Belçika Ligi'ne kıyasla kesinlikle daha üst seviyede olduğunu düşünüyorum. İkincisi, Trabzonspor'un bu sezonki hedefi Şampiyonlar Ligi'nde başarılı olmak. Böyle büyük bir hedefle yola çıkan bir takıma gelmek benim için müthiş bir motivasyon kaynağıydı. Türkiye'deki oyun yapısında daha çok gayret göstermem gerektiğini biliyorum. Süper Lig daha sert ve daha yoğun tempoda oynanan bir lig. Benim de buna uyum sağlamam gerekecek. Fakat şunu söylemeliyim ki, tercihimi yaparken bütün bunları değerlendirerek nihai kararımı verdim.
    Geçen sezon 18 golle Belçika Ligi'nde gol krallığı yarışında üçüncü oldun. Toplamda da 39 maçta 22 gol attın ve en iyi ikinci golcü sendin. Bu yükselişin sırrı neydi? Sence Belçika Ligi nasıl bir lig ve bu kadar gol atmanda bu ligin hangi özelliği sana yardım etti?
    Westerlo çok büyük hedeflere oynayan bir takım değil belki ama orada bana müthiş bir güven duyuluyordu. Orada kendimi gerek saha içinde gerekse saha dışında çok rahat hissediyordum. Takım arkadaşlarımın ve yöneticilerin bana karşı tavırları her zaman için son derece olumluydu. Bu da yükseliş yapmamda bana çok yardımcı oldu.
    Hiç dövmen olmaması dikkat çekici?
    Vücudumda hiç dövme yok. Hem sevmiyorum hem de annem babam küçüklüğümden beri bu tarz işleri yapmamam konusunda beni uyardılar.
    En büyük tutkun?
    Benim en büyük tutkum ailemdir. Onlar için güzel bir gelecek inşa etmek ve onlarla güzel zamanlar geçirmek en büyük hedefim. Kişisel olarak kendime koyduğumum en büyük hedef ise Dünya Kupası'nda forma giymek.
    Müziğe karşı bir yeteneğin var mı?
    Müziği çok seviyorum. Müziğe karşı yeteneğim de var. Ülkemin yerel müziklerini ve sambayı ilgiyle takip ediyorum.
    Yemek yapmayı sever misin?
    Ben bir kadın kadar asla yemek yapamam. Denesem de başarısız olurum.
    En çok canını sıkan rutin ev işi hangisi?
    Özellikle ben uyurken evde iş yapılmasını ve gürültü çıkarılmasını hiç sevmem.
    Mesela burada kuymak, hamsi, doğa denildiğinde hayat durur. Senin doğduğun şehre has özlemini çektiğin özellikler var mı?
    Brezilya'da özlemini çektiğim tek şey ailem.
    Hayal ettiğin, ulaşılabilir gördüğün en büyük başarı nedir ve formasını giymeyi hayal ettiğin kulüp var mı?
    Daha önce söylediğim gibi Dünya Kupası'nda forma giymek. Ayrıca günün birinde olursa İnter'de top koşturmak.
    Dünya gündemini takip eder misin, yoksa tek dünyan futbol mu?
    Futbol dışındaki gündemi takip eden birisiyim. Brezilya'da neler olup bittiğini hem televizyondan hem internetten hem de radyodan takip ediyorum. Fakat kastettiğiniz ülkenin siyasi gündemiyse onu takip etmem çünkü ülkemdeki siyasete ve siyaset yapanlara güvenim yok.
    Dünya'nın gündeminde Somali'deki açlık ve savaşlar var. Senin düşüncelerin nedir bu konular hakkında?
    Açlık, savaş ve sefalet nerede olursa olsun insanın içini acıtıyor. Oradan gelen haberler insanı çok huzursuz ediyor. Bana da büyük üzüntü veriyor. Somali'deki kadar olmasa da benim ülkemde de çok zor koşullar altında yaşamak zorunda kalan insanlar var. Bu durumda atılması gereken birinci adım duyarlılık göstermek, ikinci adım duyarlılık sonrası bu insanlara yardım edebilmek ve etrafımızdaki insanları da yardım için teşvik etmektir.
    Türkiye senin futbol oynadığın dördüncü farklı ülke. Farklı ülkelerde futbol oynamak gelişimine olumlu ya da olumsuz etkileri oldu mu?
    Şu ana kadar oynadığım tüm ülkelerin futbol kültüründen kendime olumlu özellikleri kazandırmayı başardım. Brezilya'da iyi bir altyapı eğitimi aldım. Hollanda'da Avrupa futbolunu tanıdım. Oradaki sistemi benimsedim. Belçika'da kıta futbolunu gördüm. Şimdi Türkiye'deyim. Buradaki futbolu yavaş yavaş tanımaya başladım. Sertliği itibariyle oyuncudan yüksek dayanıklılık talep eden lig olması itibariyle buradan da çok şey alacağımı düşünüyorum.
    Sahada savaşmayı seviyorsun. Herkesin rahatlıkla düşeceği müdahalelerde ayakta kalabiliyorsun. Bu güce erişmek için özel çalışmalar yaptın mı?
    Bu gücü ve dayanıklılığı elde edebilmek için babamla 3 sene boyunca sahilde dayanıklılık idmanları yaptık. Bu sayede savaşçı bir oyuncu haline geldim.
    Futbola başlangıcın ve gelişimin sırasında başından geçen ilginç bir olay yaşadın mı?
    Profesyonel futbol kariyerime başladığım günden bu yana çok ilginç olaylar yaşadım. Fakat şunu samimiyetle söylemeliyim ki şimdiye kadar yaşadığım en ilginç şey Şampiyonlar Ligi'ne bu şekilde katılmamız oldu. Tam bir duygu karmaşası yaşadım. Çok stresli ve önemli bir maça hazırlanırken hiç beklemediğimiz bir anda çok iyi bir haber aldık. Şampiyonlar Ligi'nde oynayacağımızı öğrenmek bir taraftan ilginç bir taraftan da sevindirici bir gelişmeydi.
    Birçok Brezilyalı genç için futbolcu olmak hayata tutunmanın bir yolu gibi görünüyor. Senin için de futbol bu anlama mı geliyordu?
    Benim için futbolcu olmak büyük bir ayrıcalık çünkü küçüklüğümden beri futbol dünyasının içerisinde yer almak ve hayatımı futbol topu etrafında kurmak istedim. Çok şükür ki bugün itibariyle bunu başardım. Profesyonel bir oyuncuyum ve topun etrafında dönen bir dünyam var. Bu dünyam da mutlu bir dünya.
    Futbola başladığında bir idolün var mıydı?
    Futbola başladığımda iki büyük idolüm vardı. Bunlardan biri Romario diğeri ise Ronaldo'ydu.
    Trabzon, futbol için yaşayan bir kent. Daha önce yaşadığın şehirlerin futbol kültürüyle kıyasladığında Trabzon'da bir farklılık görüyor musun?
    Trabzon'u daha önce yaşadığım diğer kentlerle kıyasladığımda gördüğüm en büyük fark kentin yaşamının her noktasında futbolu dolu dolu yaşaması oldu. İnsanların bize karşı gösterdikleri ilgiden bunu anlıyoruz. Burada büyük bir futbol kültürü olduğunu ve kulübün çok büyük bir gelenek üzerinde yükseldiğini de biliyorum.
    Ülkemize gelen yabancı oyuncuların, özellikle de forvetlerin en büyük şikâyeti sertlik oluyor. Bu eleştiriye katılıyor musun? Türk futbolunun sertlik dozajını nasıl buluyorsun?
    Ben bugünün dünya futbolunda liglerin sertlik dereceleri arasında çok büyük farklar olduğunu düşünmüyorum. Her ligde savunmacıların müdahaleleri sert. Türk futbolunu bu anlamda ayırmıyorum. Ama yine de ligin başlamasını beklemekte fayda var.
    Senin için özel bir motivasyon şekli var mı?
    Kendimi daima olumlu düşünerek motive etmeye çalışıyorum. Mesela güne başlarken kendi kendime, "Bugün senin için iyi bir gün olacak. Bugün şanssızlık yaşamayacaksın. Sen iyi oynayacaksın ve seninle birlikte takımın da kazanacak" diyorum.
    Uğurun var mıdır?
    Benim tek uğurum inancım ve inancımdan gelen güvenim.
    Teknik Direktör Şenol Güneş hakkında neler düşünüyorsun?
    Hocamız uluslararası düzeyde çok büyük bir deneyime sahip ve bu deneyimini en iyi şekilde oyunculara yansıtabilen bir insan. Oyuncunun yaşayabileceği zorlukları, mutluluklarını ve sıkıntılarını çok iyi analiz eden ve doğru kararları alabilme becerisine sahip bir teknik adam. Ben çok genç bir oyuncuyum ve Şenol Güneş gibi bir hocayla birçok şey öğrenebileceğimi ve önemli adımlar atabileceğimi düşünüyorum.
SON VİDEO HABER

Uçakta olay çıkarıp, 'Türkiye'yi satın alırım' diye tehdit etti

Haber Ara