Dolar

34,9466

Euro

36,7211

Altın

2.977,22

Bist

10.125,46

Erdoğan'dan sonra Babacan da ders verdi

Diplomaside Ortadoğu ve Kuzey Afrika ile Batı'yı sallayan Türkiye şimdi de Dünya Bankası ve IMF gibi kurumlara global kriz dersi veriyor.

14 Yıl Önce Güncellendi

2011-09-19 17:50:57

Erdoğan'dan sonra Babacan da ders verdi
Barış Erkaya *

Bir zaman Türkiye, Dünya Bankası ve IMF gibi kurumların "sürekli tembihte bulunduğu" ülkeyken, dünya tersine döndü. Son günlerde Ali Babacan tarafından aynı kurumlara krizle ilgili verilen ders niteliğindeki uyarı mesajları aslında Türkiye'nin aktif dış politikasına ekonomi cephesinden verilen global bir destek...

Son birkaç haftayı Türkiye'nin ve Başbakan Erdoğan'ın Kuzey Afrika ziyaretleriyle geçirdik. Bütün dünyanın ve özellikle de Avrupa'da Fransa ve İtalya'nın çok yakından, endişeyle izlediği Erdoğan'ın Kuzey Afrika çıkarması global basının da bölgesel basının da en önemli gündem maddelerinden biri oldu.

Türkiye'nin özellikle yakın coğrafyası olan Ortadoğu ve Kuzey Afrika'daki "liderlik" operasyonu bugün için Arap Baharı ikliminde kendisine oldukça güçlü bir karşılık bulmuş görünüyor. Ayrıca Filistin sorunu ile ilgili Birleşmiş Milletler nezdindeki girişimler, bölgenin yalnız ülkesi İsrail'e karşı alınan tavır da Türkiye'nin liderlik operasyonuna kuvvetli bir taraftar kitlesi sağlayan gelişmeler olarak öne çıkıyor.

En son ise Akdeniz'de Türkiye'nin hem İsrail'e karşı seryüsefer hamlesi hem de Rum-İsrail ortaklığının denizin dibine vurduğu sondaja karşı "donanma destekli sismik karşılık" resti, "Doğu Akdeniz'deki en büyük güç Türkiye" vurgusunun da altını bir kez daha çiziyor.

Tüm bu dış politika gelişmeleri artık Türkiye'nin mesajlarının da global hale gelmesine ve uluslararası kuruluşlar içerisinde Türkiye'nin daha aktif bir rol oynamasına neden oluyor.

Türkiye'nin enerji koridoru ve önemli bir enerji merkezi olarak artık resmen kabul edilmesine yönelik uluslararası baskı da her geçen gün artıyor. Bu nedenle küresel gelişmelerde artık Türkiye'nin en önemli aktörlerden biri olduğunu düşünen dış politika uzmanlarının sayısı her geçen gün artıyor.

AKTİF DIŞ POLİTİKAYA AKTİF GLOBAL EKONOMİ POLİTİKASI DESTEĞİ

Fakat elbette dış politika ekonomik gelişmelerden ayrıştırılabilir bir alan değil. Türkiye'nin aktif dış politikasını destekleyen aktif bir global ekonomik dış politika hamlesi yapması da bu sürecin kaçınılmaz bir parçasıydı.

Son günlerde Başbakan Yardımcısı Ali Babacan'ın yaptığı açıklamalar ve gerçekleştirdiği manevralar aslında bu açıdan ilgi çekmesi gereken hamleler.

Dünya çok ciddi bir küresel kriz yaşıyor, 2008'den bu yana devam eden bir emlak krizinin uzantısı bugün dünya ekonomisinin kritik ülkelerini sallar duruma geldi. İtalya ve İspanya gibi ülkeler batağa saplanmamak için çırpınırken Yunanistan'ın Almanya'yı da aynı batağa çekmeden nasıl batırılacağı bugünün en önemli tartışma konularından biri.

En kötüsü de Avrupa'nın durum bu kadar kritikken halen krizin küresel ekonomiye vuracağı darbeyi hafiletecek şekilde yaklaşan ateş topunu yumuşatacak siyasi manevraları yapamamış olması.

ABD'de de siyasi birliğin olmadığı kadar dağıldığı ve kamu borcunun sürdürelemez seviyeye doğru hareket ettiği dönemde Türkiye ise hız kesmeyen büyümesi ve sallanan batı bankalarına karşılık kârlılığını koruyan bankacılık sektörüyle global ekonomide son dönemlerin en dikkat çekici aktörlerinden biri olmayı başardı.

Şimdi tekrar bir önceki meseleye dönersek; Türkiye'nin global diplomasideki aktif rolünün üzerine aktif ekonomik rolünü güçlendirmesi ve artık global bazı ciddi manevralar yapmasının vakti gelmiş de geçiyordu.

NEREDEN NEREYE... DERS VEREN IMF'DEN DERS ALAN IMF'YE

New York'a gitmeden önce Başbakan Yardımcısı Ali Babacan'ın Dünya Bankası ve bir dönemler en büyük müşterisi olduğu IMF'ye gönderdiği ders niteliğindeki mesajlar, hükümetin bu fırsatı çoktan gördüğünü ve çok hızlı bir şekilde harekete geçtiğini gösteriyor.

Türkiye bu krizden etkilenir mi, ne kadar etkilenir bunlar halen tartışılan noktalar. Başbakan'ın "teğet bile geçmeyecek" açıklamalarına karşılık ekonomi bürokrasisinin, "kuşkusuz etkileneceğiz, fakat en az hasarla atlatmak için tüm cephanelerimiz ve hazırlıklarımız tamam" itirafları, krizin Türkiye sınırlarından da girişi yapacağı beklentilerini artırıyor.

Bu nedenle Türkiye artık Babacan'ın dilinden, global büyümeyi ve en önemli pazarlarını bataklığa doğru hızla sürükleyen iradesizliğe karşı global açıklamalar yapmaya başladı. Daha öncelerde Türkiye'nin ve Türk halkının yaşanan krizi anlaması için benzer açıklamalar yapan Ali Babacan'ın son mesajları aynı tonda değil artık. Bu mesajlar bu defa bize değil, bataklıktan çıkmamak için direnen gelişmiş batı ekonomilerine. hem de ders verir nitelikte. Bu açıklamaların tonuna ve hedefine çok dikkat etmek gerekiyor.

TÜRKİYE IMF'NİN İCRASINDA DAHA FAZLA ROL İSTİYOR

Türkiye görünen o ki, artık bölgesel bir ekonomik aktör olmaktan çıkıp kapitalizmin kalbindeki coğrafyalarda, kendinde "ayağınızı denk alın" türü açıklamalar yapma hakkını görüyor.

Hakkı var mı peki?

Bence kesinlikle var. Hatta şu sıralar belki de Çin ile birlikte krizle ilgili konuşmaya en fazla hakkı olan ülke Türkiye. Bu konuda "ABD ve ABD süper güçler, bizi kim sallar" ezikliğine açıkçası hiç girmeyeceğim. Türkiye, krizin bundan sonraki fazında nasıl bir noktaya gelir bilinmez fakat artık gelinen noktada IMF masasında daha fazla söz söyleme ve icrada daha aktif bir role hakkı var.

Ki Babacan dün yaptığı açıklamada bu rolü bir an önce almak istediğini şu sözlerle açıkça da söyledi: kalıcı temsil sorununun çözümüne dikkatimizi vermeliyiz. Bu kritik bir konu, bu yüzden IMF'nin 14'üncü kota gözden geçirme çalışmasının zamanında tamamlanması ve IMF İcra Direktörleri Kurulu'nun yeniden yapılandırılmasının uygulanması çağrısında bulunuyoruz.

MESELE KARŞILIK BULUP BULMAMASI DEĞİL, MESELE DEĞİŞEN DENGELER

Babacan da bu rolü oldukça çarpıcı, bir o kadar da doğru bir zamanlamada oynuyor.

Türkiye'nin global krizdeki manevraları karşılık bulur veya bulmaz. Fakat global ekonomik eksende yaşanan gelişmeler, özellikle Türkiye'nin bölgesel hamleleriyle bağlantılı olarak eninde sonunda global ajanslar "Warning from Turkish Deputy Prime Minister about global crisis" (Türkiye'nin Başbakan Yardımcısı global kriz konusunda uyardı) cümlesini önemli haber olarak geçmek zorunda kalacak.

Uzun lafın kısası artık dünya ekonomisinde dengeler değişiyor. Bir zamanlar IMF ve Dünya Bankası'nın veya Almanya, Fransa, İngiltere, ABD gibi ülkelerin Türkiye için yaptığı türden uyarıları bugün Türkiye aynı ülkelere dönüp yapabiliyor.

Elbette kendimizi dev aynasında görmek düşebileceğimiz en büyük tuzak olacak. Fakat global ekonomideki cüce ülkelerin yiyebileceğinden fazla lokmalar yuttuğu ve boyunu aşan laflar ettiği global ekonomide artık Türkiye'nin de kendi sözlerini söyleme zamanı geldi de geçiyor bile.

IMF, Dünya Bankası ve krizdeki batı ülkelerinin yerinde ben olsam, tarihi boyunca Avrupa ve ABD'nin çok az yaşadığı son kriz gibi krizleri onlarca defa yaşamış olan Türkiye'yi dinlerim...


* haberturk

Haber Ara