Albay Göktaş: PKK'nın yaptığı kara propaganda değil
İnternet andıcı davasının tutuklu sanığı Kurmay Albay Ziya İlker Göktaş, internet siteleri ile kara propaganda yaptıklarına ilişkin iddiaları reddederek, "Bizim yaptığımız beyaz propagandadır. Kara propaganda, düşman unsurlarına karşı yapılan propaga
14 Yıl Önce Güncellendi
2011-09-16 12:58:13
İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen İnternet andıcı davasında sanıkların taleplerinin alınmasına devam ediliyor. Genelkurmay Bilgi Destek Dairesi'nde 18 Ağustos 2008'den Eylül 2009'a kadar görev yaptığını anlatan tutuklu sanık Kurmay Albay Ziya İlker Göktaş, "13 aylık görev süremin 3 ayında başka yerlerde görevliydim. 10 ayda terör örgütü ara yöneticisi yapıldım." diye konuştu.
İnternet andıcı iddianamesinde, 'Genelkurmay Karargahında askeri müdahaleye zemin hazırlamak amacıyla kara propaganda faaliyetleri yürütülen internet siteleri kurulduğu' suçlamalarına ilişkin ise Göktaş, "İnternet sitelerini ben kurmadım. Hatta bu sitelerin içeriklerinde rahatsız olduğum şeyler vardı. Elimden geldiği kadar bunların kaldırılması için Meryem Kurşun'a (sivil memur, tutuksuz sanık) ve diğer personele talimat verip sildirdim. Herhangi bir siyasi parti aleyhine ya da lehine bir haber konulmaması talimatı vermedim." dedi.
Kara propaganda yaptığı ileri sürülen internet sitelerinden 'www.irtica.org' adından kendisinin de rahatsız olduğunu söyleyen Göktaş, annesinin de başörtülü olduğunu ifade etti. Göktaş, asıl psikolojik harekatın TSK'ya karşı yapıldığını ileri sürdü.
Göktaş, iddianamede 'Islak imza belgesinin Taraf Gazetesi'nde 12 Haziran 2009'da yayınlanmasının ardından Genelkurmay Karargahı'nda yoğun bir evrak kırpma ve bilgisayarlarda silme işlemi yapıldığı, acil personel çağrıldığı' iddiasına ilişkin ise, "19 Haziran 2009'da eşimle bir düğüne gitmiştik. Aramışlar ancak gürültüden duymamışım. Sigara içmeye çıkan eşime refakat ederken Nuri Albay telefon ile beni aradı. Asker olduğumuz için bu tür şeylere alışığız. Derhal gittim. Bütün personel gelmişti. Yoğun bir faaliyet vardı. Bir tek Meryem Kurşun yoktu. Onun iki küçük çocuğu olduğu için telefon edip gelmesine gerek olmadığını ama ertesi gün gelmesini söyledim." ifadesini kullandı.
Arşive kaldırılmayan evrakın temizlenmesi için emir geldiğini söyleyen Göktaş, "Aralık ocak aylarında arşive kaldırılmayan evrak temizlenir. Ama benim memurlarım titiz oldukları için zaten arşive kaldırılmamış evrak yoktu. Biz de internet çıktılarını ve gazete kupürlerini temizledik. İnternet sitelerinin silinmesi diye bir şey zaten olamaz. Silinse dahi zaten serverlerden geri çağrılabilir." iddiasında bulundu.
Sanık Göktaş, internet sitelerinde 'Kara propaganda' yaptıklarına ilişkin suçlamaya ise, "Kara propaganda sözü yanlış kullanılıyor. Kara propaganda kaynağı belli olmayan, yalan haberdir. Yalan ve kaynağı belli olmayan haber yapanlara güven sarsılır. Bu nedenle TSK'da kara propaganda yapılmaz. Kara propaganda, düşman unsurlarına karşı yapılan propagandadır." diye konuştu.
PKK'NIN YAPTIĞI DA KARA PROPAGANDA DEĞİLDİR
İnternet sitelerine Hürriyet, Milliyet gibi açık kaynaklardan alınan haberler konulduğunu söyleyen Göktaş, "Bilgilendirme amaçlı yayın yapılır, yani beyaz propaganda yapılır. PKK bile kara propaganda yapmaz. Kendi yaptıklarıdır. Onların yaptığı gri propagandadır." dedi.
Teğmenliğinden beri devletin çeşitli birimlerinde Türkiye'de ve yurt dışında istihbarat görevlerinde çalıştığını belirten Göktaş, "Özel görevler aldım. Ergenekon terör örgütü diye bir şey duymadım, ismine rastlamadım. Örgütün ara yöneticisi olduğum iddialarını kabul etmiyorum." diye konuştu.
Duruşmada sanık Hasan Ataman Yıldırım da, suçlanmasına neden olan internet sitesiyle alakalı dökümanlar, 'Hayhay' adlı belge ve bilirkişi raporlarını Güney Deniz Saha Komutanı Koramiral Abdullah Can Erenoğlu'na gönderdiğini ifade etti. Yıldırım, "Sahte düzenlenen belgeleri incelemeleri için Genelkurmay'a, Deniz Kuvvetleri'ne birçok askeri komutanlığa Koramiral Can Erenoğlu'na da nasıl komplo kurulduğunu görmesi için araştırması için gönderdim.. Ergenekon'dan yargılanan birini gönderdiğini anlayınca geri gönderdi. Korkunun ecele faydası yok. Kendisi de Balyoz soruşturmasından tutuklandı. Eğer gönderdiğim dosyayı incelese komplo görse belki de başına bunlar gelmeyecekti. Yine de çok üzüldüm. Gerçek bir Türk subayıymış ki tutuklandı." ifadelerini kullandı.
SON VİDEO HABER
Haber Ara