Vali Öztürk: AB'den mali destek alabilmek için proje üretmek şart

Erzurum Valisi Sebahattin Öztürk, Türkiye'de kamu kurum ve kuruluşları ile sivil toplum örgütlerinin Avrupa Birliği (AB)'nin mali destek programlarından yeterince yararlanamadığını söyledi. Vali Öztürk, AB mali destek programlarından yararlanabilmek için rasyonel projeler üretmenin şart olduğunu belirtti.
    AB Uyum ve Danışma Kurulu Toplantısı, Atatürk Üniversitesi Kültür ve Sanat Merkezi'nde
Vali Sebahattin Öztürk başkanlığında yapıldı. Toplantıya AB Bakanlığı uzmanlarından Mustafa Ünüsoy'un yanı sıra kaymakamlar, kamu kurum ve kuruluşlarının amirleri ile sivil toplum örgütlerinin temsilcileri de katıldı.
    Kurulun açılış konuşmasını yapan Vali Sebahattin Öztürk, kaymakamlıkların, belediyelerin kamu kurum ve kuruluşları ile sivil toplum örgütlerinin AB mali yardımlarından yeteri kadar yararlanamadığını belirtti. Vali Öztürk, katılımcılardan AB mali destek programlarından yararlanmaları için rasyonel projeler üretmelerini istedi.
    AB'nin Türkiye'ye en önemli kazanımlarından birisinin proje yapmayı öğretmek olduğunu dile getiren Vali Öztürk, "Toplum yararına projeler geliştirmeyi artık öğrendik. Bu geliştirdiğimiz projelerin sürdürülebilir ve kapasitesinin yüksek olmasını önemsiyorum. Özellikle eğitim, meslek edindirme, çevre ve kırsal kalkınma gibi konularda hazırlanacak projeler ile AB mali desteklerinden yararlanmamız gerekiyor." dedi.
    Vali Öztürk, Erzurum'un bulunduğu coğrafya itibariyle AB hibe programlarından yararlanabileceği avantaja sahip olduğunu da sözlerine ekledi.

    "HEDEF AB'YE GİRMEK DEĞİL"
    AB Bakanlığı uzmanlarından Mustafa Ünüsoy ise 'AB Temel Kanunları' ile 'AB-Türkiye İlişkileri' konularında sunum yaptı.
    Kronolojik olarak AB-Türkiye ilişkilerini anlatan Ünüsoy, Türkiye'nin AB'ye girmeyi çok istemediğinin altını çizdi.
    Ünüsoy, "1959'de Yunanistan'a inat AB'ye giriş için müracaat yaptık. Aslında bunun amacı çağdaş ve modern bir ülke olduğumuzu ispat etmek anlamındaydı. Devlet olarak hedefimiz AB'ye girmek değil, AB ülkelerinin yakaladığı hayat standına ulaşmak." değerlendirmesini yaptı.